yirmi dört: izin verirsen kafamı dinlemeye çalışıyorum.

937 140 264
                                    

+55 oy tskrler!!

*

Tek başına Changbin'in odasında oturan Minho, derin bir nefes aldı. Üstesinden gelmeye çalıştığı zorlukların bittiğini sanarken başa sarmış olması sinir bozucuydu.

Babasını o halde görür görmez direkt emniyete getirmiş ve sorgu odasına almıştı. Kimi öldürdüğünü itiraf etmesini beklerken sandığı gibi gitmemiş, aksine babası birini öldürmediğini söylemişti.

Çok fazla soru işareti vardı, yine.

Eğer babası birini öldürdüyse neden direkt savcının evine gelmişti? Eğer dediği gibi birini öldürmediyse yine neden savcının evine gelmişti? Ayrıca elleri neden kanlıydı?

Ellerindeki kandan örnek alınsa da yarın çıkacağını belirtmişti memurlar, bu yüzden savcı oraya nasıl geldiğini öğrenmek adına kameralara bakması için birkaç memur görevlendirmişti

Şimdi ise Chan'ın odasında oturmuş ne yapacağını düşünüyordu. Hiç kimseye haber vermemişti, Seungmin'e ise kimseye söylememesini belirtip babasıyla direkt buraya gelmişti. Ne yapacağını bilmiyordu.

Belki de babasından oğlu olarak konuşup bilgi almalı ve cinayetin üstünü örtmeliydi. Tabii onun oğlu ve bir avukat olsaydı... Ancak ne onun oğluydu ne de bir avukattı. Minho bir savcıydı ve ona göre davranmalıydı, suçluları adalete teslim etmekti görevi.

O sırada kapıyı tıklamadan odaya giren, yüzündeki endişe çok uzaktan bile okunabilecek memur savcının başını çevirip kendisine bakmasına sebep oldu.

"Savcım... Ha Eun birkaç saat önce hapishanede bıçaklanmış, hastanedeymiş şu an."

Duyduğu isim ve olay şok olmasına sebep olurken şaşkınca memura baktı, bunların üst üste gelmesi bir tesadüf müydü?

Kesinlikle değildi.

Hızlıca ayağa kalkıp ceketini giydi, memurdan hastaneyi öğrenip arabasına atladı ve yaklaşık on dakika içinde hastaneye geldi. Arabanın içindeyken derin bir nefes aldı, torpidosunun içinde bulunan silahı alıp beline taktı ve arabadan indi.

Gergin adımlarla danışmaya geldiğinde masanın ardında oturan ve gayet yorgun gözüken kadına baktı.

"İyi geceler, Kang Ha Eun hangi odada kalıyor? Bıçaklanıp gelmiş."

Karşısındaki kadın savcıya baktı, göz devirdi. "Kusura bakmayın hasta gizliliği açısından herkese bilgi veremiyoruz."

Bu sinir bozucu tavrı işe yarıyordu, sinirleri bozulan savcı kimliğini çıkartıp kadına gösterdiğinde kadın hemen oturuşunu düzeltti ve asık suratı yerine gülümseyen bir yüz sundu.

"Savcım... Oda numarası 206, 3. katta."

Kadının az önceki göz devirmesine karşılık göz devirdi ve koridorun sonundaki asansöre binip üçüncü katı tuşladı. Neden direkt buraya geldiğini bilmiyordu, belki de Chan'a veya Changbin'e haber vermeliydi ancak şu an tek derdi hesap sormaktı.

Asansör kata ulaştığını haber eden kısık sesli ve tiz bir ses çıkartınca Minho usulca asansörden indi, odaların olduğu tarafa ilerlerken sinirli olduğunu hissediyordu. Hâlâ kendisiyle uğraşan herifin amacını merak ediyordu.

Kapının önünde bekleyen iki polise kimliğini gösterip odaya girdi, kapıyı sessizce arkasından kilitledi. Belki de bir şeyleri yanlış yapıyordu ancak o an düşündüğü son şeydi bu.

Arkasını döndüğünde bıçaklanan birine nazaran kendisini sırıtarak izleyen Ha Eun'a baktı, uyanık olmasını beklemiyordu. Yine de bozmadan yanına adımladı, uzandığı yatağa fazla yaklaşmamıştı. Bu adam her an her şeyi yapabilirdi.

leave, minchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin