Yujin'le beraber verimli ve yorucu geçen bir hafta sonunun ardından Yujin'i kreşe başlaması için teşvik eden ikili, onun gerçek anlamda onayladığını görünce kreşe getirmişlerdi.
İçeri girmeye biraz çekindiği için ikisi de onu zorlamamış, bahçedeki bir bankta onu rahatlatmışlardı.
Ardından Chan ilk gün onunla kalmayı teklif etmiş, Yujin de kabul etmişti. Sadece alışması ve güvende hissetmesi için ilk gün onu bekleyecekti.
Bu yüzden Minho yanlarından ayrılmış, Chan onunla kalmıştı. Minho özellikle Chan'ın kalmasını istemişti çünkü Yujin'in ona kendisine kıyasla biraz daha uzak olduğunu hissedebiliyordu.
Savcı ise şu an Changbin'in kendisine attığı konuma gelmişti. Burada yine bir üstü örtülmüş ve yanmış ceset vardı ancak bu sefer şehrin merkezine yakın değil, bir ara sokaktaydı.
"Çok tuhaf," Kollarını göğsünde kavuşturup yanındaki Changbin'e baktı savcı. "Neden artık merkeze yakın yerlere koymuyor cesedi?"
"Belki de korkmuştur."
"Ne planladığını gerçekten merak ediyorum."
"Karşımızda kesinlikle normal bir insan yok."
"Otopsiye acil gitsin, sonucu bana haber edin. Cesedi kim bulmuş?"
Changbin derin bir nefes verdi. Önce etrafa bakındı, ardından savcıya baktı.
"Yaşlı bir kadın bulmuş sabah çöp atmaya çıktığında. Fenalaştı, hastaneye kaldırdık."
"Cho Hee nerede?"
"Emniyette kaldı, yapacak işleri varmış."
"Kaşınıyor ya."
Changbin güldü, savcı arabasına ilerlerken komiser orada kalan memurlardan birine talimatları verip savcının peşinden koştu ve arabaya bindi.
"Kıskanç birisiniz yani?"
"Sus Changbin."
Changbin gülüp ağzına fermuar çeker gibi yapınca savcı da susup emniyete sürmeye başladı. Bir komiser neden araştırdığı dosyayla bağlı bir olay yerine gelmezdi?
Belli ki emniyette Chan'ı bekliyordu. Bu düşünce savcının elinin altındaki direksiyonu sıkmasına sebep olurken derin bir nefes verdi.
En sonunda emniyete geldiklerinde ikisi de inmişti. Cho Hee tahmin edilenin aksine Changbin'in odasında çalışırken savcı ona hiç uylamayıp Chan'ın odasına geçti.
İlk işi ayrılalı birkaç saat olmuş olsa da Chan'ı aramaktı. Hemen rehberdeki adına tıklayıp aradı ve bir yandan dosyaya bakarken telefonu hoparlöre alıp masanın üstüne bıraktı.
"Çok bile dayandınız sayın savcım."
"Naptınız? Yujin nasıl?"
"Gayet iyi," Chan'ın sesi iyi geldiğinden içi rahatlamıştı Minho'nun. "İlk başta alışmakta zorlandı ancak öğretmeninin yardımıyla biraz alıştı. Arkadaşlarıyla oyun oynuyor şu an."
Savcı gülümsedi, küçük kızı için böyle büyük adımlar fazlasıyla heyecan uyandırıcıydı.
"Oh ya, keyfi yerinde değil mi?"
"Yerinde sevgilim, çok mutlu."
"İçim rahatladı gerçekten. Onu üzecek diye çok korkmuştum."
Chan, kocasının düşüncelerine gülümsedi. "Merak etme, sonuçta burası çocukların dünyası. Ayak uydurmak zor olmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leave, minchan ✓
Fanfictionne haklıyız ne pişman, biz seninle her şeyi bir gecede hiç ettik. [düzyazı]