"Bekliyorlar odamda."
Savcı derin bir nefes aldı, hızlı adımlarla Chan'ın odasına girip oturan adamlara baktı. Siyah takım elbiseli, boynuna kadar uzanan dövmeleri ve bıraktığı kirli sakallarıyla belalı biri olduğunu bağırıyordu resmen.
Yanında bekleyen üç avukatına baygın bir bakış attı, fazla oyalanmadan Chan'ın masasına oturdu, ellerini masanın üstünde birleştirip karşısındakilere baktı. Basit bir sorgu için üç avukat fazla değil miydi?
"Müvekkilim hangi sebeple burada?"
Minho usulca dosyanın içindeki fotoğrafı çıkarttı, dün gece adının Ha-Eun olduğunu öğrendiği adamın önüne uzattı. Önce tepkisine baktı, ardından soruyu sordu.
"Bu adamı tanıyor musun?"
Ha-Eun önce fotoğrafa baktı, ardından sırıttı. Başını iki yana sallayıp gayet rahat bir ifadeyle geriye yaslandı ve bacak bacak üstüne attı. Bu tavrı savcının sinirini bozmuştu bile.
"Oturuşunu düzelt sen bi' önce."
Ha-Eun bu tepkiyi beklemediğinden savcıya baktı ancak karşı gelemediğinden oturuşunu düzeltti. O sırada savcı dosyadan Min Jee'nin fotoğrafını çıkarttı ve önüne uzattı.
"Bu kızı tanıyor musun?"
"Hayır."
Gür ve kalın sesi 'ben erkeğim' diye bağırırken gözlerini kapatıp derin bir nefes verdi savcı. Yine birileri onu salak yerine koyuyordu ve bu onun en nefret ettiği şeydi. Yine de bir şey demeden Felix ve Jeongin'in fotoğraflarını çıkartıp önüne uzattı.
"Bu ikisini?"
"Tanımıyorum."
"Ne zamandır telefonda günde sekiz ve üç kez konuştuğun insanları tanımıyorsun sen?"
Avukatlardan tıfıl ve küçük gözüken tekrar lafa girecekken savcı onu eliyle durdurdu. Psikolojik üstünlüğü eline almaya çalışıyordu, bölünürse başaramayabilirdi.
"Telefonumla sekreterim ilgileniyor."
Savcı geriye yaslandı, ortamı germek amaçları arasında yoktu ama söz konusu on yedi yaşında genç bir kız olduğu için ister istemez kendisi geriliyordu.
"Kendine ait telefonunla?"
"Zenginler böyledir savcım," Dedi karşısındaki adam olabildiği en itici şekilde. "Hiçbir şeyi kendileri yapmaz."
"Güzel," Dedi savcı olumlu anlamda başını sallayarak. Başını çevirdi ve Chan'a baktı. "Sekreteri alıp gelelim. O gelene kadar bu arkadaşlara da birer kahve ikram edelim."
"Pardon," Dedi uzun boylu ve yapılı avukat. "Hangi hakla?"
"Doğrulamak amacıyla avukat bey, bir sorun mu var?"
"Buraya çağırılma amacımız neydi peki?"
"Katillerle bağlantınız olduğunu düşünüyorum," Diyerek fotoğrafları topladı ve dosyadaki şeffaf poşet dosyanın içine ekledi, gözlerini tek tek karşısındaki adamların üstünde gezdirdi savcı. "Başka soru?"
Dördü de hiçbir şey demezken savcı ve başkomiser odadan çıktı, başkomiser diğer memurlara sekreterin adresini ve ismini verirken savcı Changbin'in odasına geçti.
"Ooo, bugün keyfimiz yerinde?"
Gülümseyerek telefonla konuşan Changbin telefonu kapattı ve hızlıca Minho'ya dönüp gülümsedi. "Ooo, günaydın savcım. Kimmiş içeridekiler?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leave, minchan ✓
Fanficne haklıyız ne pişman, biz seninle her şeyi bir gecede hiç ettik. [düzyazı]