Emniyetin kapısından içeri giren savcı, gelen 'günaydın' cümlelerine başını sallayarak karşılık veriyor, bir yandan da ilerliyordu.
Soo-Min ve Soo-Yun'un babaları olan Bay Dong-Sung davasına ilişkin bazı delillerden çıkan sonuçları görmek için gelmişti buraya.
Usulca Changbin'in odasına girip kapıyı kapattı ve komiserin karşısına oturdu. Onu gören Changbin hızlıca dosyaları toparlayıp art arda sıraladı ve savcıya uzattı.
"Günaydın Changbin, naber?"
Kendisine uzatılan dosyaları alıp en üstteki hariç önündeki küçük masaya koydu ve elinde kalan dosyayı açıp okumaya başladı.
"İyilik reis ya, senden?"
Onun cevabına gülüp geriye yaslandı savcı. "Ben de iyiyim."
Ardından konuyu değiştirmiş olsa da başını dosyadan kaldırıp komisere baktı.
"Kim Seungmin'i çağırdın mı?"
"Evet, gelmek üzeredir."
"Süper."
Tekrar elindeki dosyayı okumaya döndü savcı, Seungmin'e ihtiyaç duyduğu bir konu vardı, bu yüzden çağırmıştı onu ancak kendisi çağırmak yerine Changbin'e çağırtmıştı. Sebebi yoktu, gerilsin istemişti sadece.
Birkaç komşunun ifadesine baktı ancak ifadeler hiç iç açıcı değildi. Babanın kızlarına şiddet uyguladığını, büyük kızını zorla çalıştırdığını, anneleri öldükten sonra bütün sorumluluğu küçük kardeşinde bulduğu için asla iyi davranmadığını söylüyorlardı. Birçoğu.
Savcı derin bir nefes verdi, Soo-Yun'un katil olma fikri gitgide daha fazla yatıyordu aklına. O olmamasını dileyerek otopsi raporunu açtı.
Maktülün vücudunda darp izine rastlanmamıştır, yüzünde tırnakla oluşmuş çizikler vardır. Ölüm sebebi şah damarına atılan kesik sonucu fazla kan kaybıdır. Kesik, 12 cmden uzun olduğu tahmin edilen bir doğrama bıçağıyla atılmıştır. Maktül öldükten sonra gömülmüştür. Tırnaklarında bulunan doku, incelenmesi için laboratuvara gönderilmiştir.
"Tırnaklarında doku mu bulunmuş? Sonuç çıktı mı?"
"Sonuç çıkmadı savcım, bekliyoruz."
"Çıkar çıkmaz sonuca bakmadan bana getir, kimseye söyleme. Tamam mı?"
Changbin bu uyarı karşısında şaşırdı, savcıya baktı. İlk kez böyle bir şey duyuyordu savcı tarafından, neden böyle bir şey istiyordu ki?
"Neden ki?"
"Sorgulama ve yap, sakın Chan'a da söyleme."
Changbin bir şey demeden başını olumlu anlamda salladı ancak cidden şaşırmıştı. Chan'a söyleme bile dediyse onun için gerçekten gizli kalması gereken bir şey olmalıydı.
Bir süre sonra kapıyı tıklayıp içeri giren Seungmin, içinden endişeli hissetse de dışından gayet rahat gözüküyordu. O, odaya girince Minho başını çevirip Changbin'e baktı. Changbin mesajı almış gibi hızlıca ayağa kalkıp odadan çıktı.
"Seungmin, günaydın. Otur lütfen."
Seungmin, savcının ricasını kırmayıp karşısındaki sandalyeye oturdu. Ses çıkarmadan sorgulayıcı gözlerle ona baktı. Buraya çağrılmasında aklına gelen tek sebep abisiydi ancak ne alakaydı ki?
"Senden bir şey rica edecektim."
"Dinliyorum savcım."
"Bunun aramızda kalacağına emin olmam gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
leave, minchan ✓
أدب الهواةne haklıyız ne pişman, biz seninle her şeyi bir gecede hiç ettik. [düzyazı]