24|Gerçek

240 11 0
                                    

Bu Aral'dı. Yanında ise sarı saçlı bir kız vardı. Yemek yiyorlardı. İkisi de gülerek birbirleriyle konuşuyordu.

Bir mesaj daha geldiğinde okudum.

"Bu fotoğraflara dikkatli bak. Bunların hepsi bugün çekildi. Sevgilin başka bir kızla daha mutlu ve huzurlu. Sen orada üzülürken o başka kızla yemek yemekle meşgul. Fotoğraflara bak ve bana teşekkür et."

Başka bir kızla yemek yemişti.

Ve bana yalan söylemişti.

-
"Hadi kalk, yemek ye." dedi. "Sen yemeyecek misin?" diye sordum. "Yedim ben." dediğinde başımı salladım.
-

Gözümden düşen yaşı sildim ve Aral'ın yanına ilerledim. "Aral bu ne?" dedim. Ağladığımı görünce yanıma geldi. "Ne oluyor?" dedi.

Elimdeki telefonu ona çevirdim. Elim titriyordu. "Bunlar ne Aral? Beni bırakıp o kızın yanına mı gittin?" diye sordum. Gözleri benim haricimde her yerde dolandı.

"Ben-" dedi fakat duraksadı. Devamını söylemedi. "Bunu yaptın mı Aral?" dedim. "Konuşsana!" dediğimde ise bana döndü.

"Ben yapamıyorum." dedi. Gözlerimden akan yaşlara bir yenisi daha eklendi. "Neyi yapamıyorsun Aral?" diye sordum korkarak.

"Olmayacak Alara. Özür dilerim ama bizden olmayacak." dedi, kapıyı çarpıp çıkmadan hemen önce.

Sonrasında ise odayı büyük bir sessizlik kapladı. Bu gerçek olamazdı. Onu seviyordum, bana bunu yapamazdı.

Yapamazdı.

Koltuğa geçtim ve içim dışıma çıkana kadar ağladım. İyi değildim.

O sırada telefonum çaldı. Arayan babamdı. Gözlerimdeki yaşları sildim ve yutkundum.

"Efendim baba?" dedim. Sesimden anlamamasını umdum. "Kızım nasılsın?" diye sordu. "İyiyim baba. Siz?" dedim.

"Kızım sesin neden öyle geliyor? Ağladın mı sen?" diye sordu. Gözümden düşen yaşı sildim. "Hayır baba, hastayım biraz. Üşüttüm sanırım." dedim.

Biraz daha konuştuktan sonra telefonu kapattı. İdare etmiştim. Akşam olmuş ve Aral hala gelmemişti.

Beni bırakmazdı.

Telefonum çaldığında hızla baktım. Arayan Aral'dı. Telefonu açtım.

"Alara, sana atacağım konuma gel. Son kez konuşalım." dedi. Görmese de başımı iki yana salladım. "Gelmeyeceğim Aral." dedim, net bir sesle.

Gidemezdim. Bir daha aynı şeyleri duymaya dayanamazdım. Telefonu yüzüne kapattım.

Sonrasında ise düşündüm. İçimde kalan her şeyi yüzüne söylemek için son fırsattı. Üzüleceğimi bile bile geri aradım.

"Konum at, geleceğim." dedim. "Dışarı çık, arabada bekliyorlar." dedi. Tekrar kapattım ve üzerime hırka alıp otelden çıktım.

Dediği gibi bir araba gelmişti. Bindim ve yaklaşık yarım saat sonra geldik.

Bir ormandı. Etrafıma baktığımda oldukça korkutucu olduğunu farkettim. "Orada." dedi, arabadaki adamlardan biri.

Eliyle işaret ettiği yere baktım. Oradaydı fakat çok karanlıktı. Yavaş adımlarla yanına gittim. Az önce arkası dönüktü fakat şimdi bana yüzünü dönmüştü.

Yanıma geldi. Ve son adımında bir anda havai fişek ve konfetiler patlatıldı. Tam o sırada Aral bana sarıldı.

Ne oluyordu?

"Özür dilerim bebeğim. Onların hepsi bunun içindi. Sana o fotoğrafı kim attı bilmiyorum ama." dedi. Ne yani, oyun muydu?

Üstümden şaşkınlığımı atamadan benden ayrıldı ve önümde diz çöktü.

"Her şeye ve herkese rağmen, aramızdaki tüm engelleri yıkmaya var mısın güzelim? Benimle evlenir misin?"

Elimle yüzümü kapattım. "Ağlama güzel bebeğim. Özür dilerim. Ben seni bırakıp gider miyim hiç?" dedi. Ellerimi boynuna sardım.

"Evet Aral." dedim sadece. Benden ayrıldı ve elindeki yüzüğü parmağıma geçirdi. Gülümsedim. Büyük bir alkışla birlikte sıkıca sarıldık.

Bugün fotoğrafta gördüğüm kızda buradaydı. Bir süre sonra benden ayrıldı. "Fotoğrafta gördüğün Seda. Burası için onunla anlaşmıştık. Bugünde onu konuşmak için buluşmuştuk bebeğim." dedi.

Başımı salladım. "Sen neden bu kadar ağladın güzelim? Kıyamam bebeğime." dedi. "Senin yüzünden hepsi." dediğimde gülümsedi.

"Özür dilerim bebeğim." dedi, bir kez daha.

"Seni çok seviyorum." dediğimde sıkıca sarıldı. Herkes bir bir dağıldığında ikimiz baş başa kalabilmiştik. Benden ayrıldı ve dudağıma yaklaştı.

Nefesimi tuttum.

İşte o an zaman, zaman durmuştu.

Koruma +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin