32|Söz

335 17 4
                                    

"Seni seviyorum bebeğim." dedi. "Bende sen-" diyeceğim sırada kapı açıldı. Korkuyla gelen kişiye baktım.

Babamdı.

Bizi birlikte gördüğünde gerildi. "Hemen aşağı gelin, hemen!" dedi. Ve odanın kapısını sertçe kapatarak çıktı.

"Aral." dedim. Korkuyordum. "Bebeğim biz hiçbir zaman bitmeyeceğiz. Söz veriyorum." dedi. Verdiği söze tutundum.

Elimi tuttu ve aşağı indik. Salona girmeden önce elimi bıraktı. Bize dönmeden önündeki koltuğu işaret etti. "Geç." dedi, sertçe.

İkimizde geçtik ve oturduk. Babam ayağa kalktı. Aral'a zarar vermesinden korkuyordum. "Sen değil." dedi. Aral sonrasında koltuktan kalktı.

Aral kimseden asla korkmazdı.

Babam Aral'ın yüzüne sert bir yumruk geçirdi. Aral sarsılmadı, sadece yüzü yana çevrildi. "DEFOL GİT!" diye bağırdı.

Aral bana baktı. Sanki son kez bakıyormuş gibiydi. Başımı iki yana salladım. Son olmamalıydı.

Gözünden bir damla yaş düştü ve hemen arkasını dönüp evden çıktı. Hissediyordum. Son'du.

Fakat bildiğim bir şey daha vardı. Aral verdiği her sözü tutardı.

"Sana gelince," dedi, babam. Ben sadece sessizce ağlıyordum. Elimden gelen hiçbir şey yoktu. "Sana diyecek bir şeyim yok. Çık odana, hemen." dedi. Elini bana doğru sallıyordu.

Bunun için korkmadım. Bu zamana kadar bana elini bile kaldırmamıştı. Fakat şimdi gördüğüm babam, asla eskisi gibi değildi.

Kalktım ve bir daha dönmeden odama geçtim.

Kazanan onlardı, kaybeden ise biz.

[3 sene sonra.]
Alara.

Evet. Ondan haber alamadan, sesini bir kez bile olsun duyamadan, kokusunu alamadan, onu görmeden 3 sene geçmişti.

Tam anlamıyla kafayı yemek üzereydim.

O gün çekip gittikten sonra bir daha asla yüzünü bile görememiştim. Ne durumda olduğunu bile bilmiyordum.

Bu ikimiz içinde ağır olmuştu.

Üç sene boyunca evden önemli bir işim dışında çıkmıyordum. Psikoloğa gidip eve geliyordum.

Onun gidişinden sonra ölü gibi yaşıyordum. Onu bir kez olsun görmek, sesini duymak dışında bir şey asla istemiyordum.

Fakat yoktu.

"Hadi annecim, yemek hazır." dedi, annem. Odadan çıktım ve aşağı indim. Göz altlarım ağlamaktan şişmiş olmalıydı. Bugün tam 3. sene dolmuştu.

Dile kolay 3 sene.

"Kızım artık iyi olmak için çaba mı göstersen?"

Babamın sesiyle ona döndüm. Sanki benimle dalga geçiyorlardı. Fakat ne dalga geçilecek bir durum, ne de şaka yapacak bir halim vardı.

"İyi olmamın tek sebebini elimden aldınız siz! Hala daha iyi olmak için çaba mı göstersen diyorsun? O olmadan ben iyi olamam, bunu artık anla baba!" dedim, sertçe.

"Artık o yok. Bunu kabullensen iyi olur Alara. Kalbini kırmak istemiyorum." dediğinde ise gülümsedim. Gözlerimden akan yaşlarda buna eşlik etti.

Ayağa kalktım. Sandalye yere düştü fakat umursamadım. "Benimle dalga mı geçiyorsunuz siz!" dedim.

"ARAL OLMADIĞI SÜRECE İYİ OLMAYACAĞIM. HEPSİ SİZİN YÜZÜNÜZDEN, DÖNÜN BİR KENDİNİZE BAKIN ÖNCE. BENİ NE HALE GETİRDİĞİNİZE BAKIN. SİZDEN NEFRET EDİYORUM, ANLIYOR MUSUNUZ? İKİNİZDEN DE NEFRET EDİYORUM." diye bağırdım.

Sonrasında nefes alışverişim sıklaştı. Vücudumun terlediğini hissediyordum. "Sizden nefret ediyorum." dedim, son kez. Onlardan tam anlamıyla nefret ediyordum.

Sonrasında ise ne olduğunu anlayamadım. Gözlerim kapandı ve vücudum titredi. Artık onu istiyordum. Sadece o'nu.

Uyandığımda ise bir hastanedeydim. "Sakin olun." dedi, hemşire. Fakat şuan sakin olacak durumda değildim.

"Bırak." dedim ve kolumdaki serumu sertçe çıkarttım. Oldukça can yakıcıydı. "Sakin olun hanımefendi!" dedi, bir kez daha. Güldüm.

Delirmiş olmalıydım.

Doktor içeri girdiğinde ise yataktan kalkmaya çalıştım. Başımın dönmesiyle geri oturdum. "Lütfen zorluk çıkartmayın Alara Hanım." dediğinde ise ona döndüm. "Bırak." dedim, geri yatırıyordu.

"Ailesini çağır."

Hemşire aldığı emirle birlikte odadan çıktı. Bir süre sonra kapı açıldı. Hareketsizdim. Sanırım tam anlamıyla bitmiştim.

Gözlerim tavandaydı. Ağlıyordum. Şuan yanımda olacak kişilerden birinin Aral olması için canımı verebilirdim.

"Kızım yapma böyle." dedi, annem. Gözlerimi ona çevirmedim. Şayet onların yüzüne bir daha bakmayacaktım.

"Sakinleştirici yapacağız." dedi. Tepki vermedim. İstediği şeyleri yapmalarına izin verdim. Yorulmuştum. Hepsine laf anlatmaktan, umursanmamaktan yorulmuştum.

Canım acıyordu fakat hissettiğim acının yanında bu bir şey değildi.

"Ağlama güzelim." dedi, annem. Gözlerimden akan yaşları sildi. Elimi kaldırdım ve silen elini geri çektim. "Çık odadan." dedim.

Vücudum gittikçe halsizleşiyordu. Gözlerim yavaştan kapanıyordu. "Sizden nefret ediyorum." oldu son sözüm. Sonrasında ise gözlerim kapandı.

-

Eve geçeli iki gün olmuştu. İyi değildim, hiç iyi değildim. İlaçlarımı kullanmıyordum. Ki zaten kullanınca da bir şey olmuyordu.

Aşağı indim. "Ne oldu kızım?" dedi, annem. Kapıyı açtım ve dışarı çıktım. Aral'ın yerine getirdikleri koruma evin içinde değildi, istememiştim. Asla kimse bu evde Aral kadar yer edinemeyecekti.

Korumanın arkası dönüktü ve etrafı inceliyordu. Yanına yaklaştığımı farketmedi.

Elimi beline yavaşça attım. Her şey artık son bulacaktı. Belindeki silahı tek hamlede aldım ve arkamı dönerek ondan uzaklaştım. Sonrasında ise ona döndüm.

Adım atacağı sırada elimle durdurdum. "Yaklaşma sakın!" dedim. Silahı şakağıma yasladım. O sırada babamlar bağırdığımı duyunca dışarı çıktı. Hiç beklemiyorlardı.

Annem ağlamaya ve yalvarmaya başladı. Bana yaklaşmaya yeltendiğinde onu durdurdum. "Yaklaştığın an kafama sıkarım." dedim. Bu onun bağırarak ağlamasına sebep oldu. Umursamadım.

Onlarda beni umursamıyordu. Bu bir gerçekti.

"3 senedir hiçbir zaman umursanmadım. Ağladım, geçecek dediniz. Psikoloğa gönderdiniz. Dediklerimi dinlemediniz." dedim. O sırada sağımdan birinin yaklaştığını hissettim. O tarafa döndüm. "Yaklaşma!" dedim.

Bir adım daha uzaklaştım.

"Aral'sız nefes alamayacağımı size söyledim. Hiçbiriniz umursamadınız. Sizden nefret ediyorum, tam anlamıyla nefret ediyorum." dedim.

Ağlıyordum. "Şimdi her şey bitecek." diye devam ettim. Bitecekti. Bundan emindim.

3'e kadar saydım ve tetiği çektim.

3.

2.

Ve 1.

Koruma +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin