11.BÖLÜM "RÜYA..."

362 98 22
                                    

Destan kollarında sarışın, mavi gözlü kadınla döndü. Kadının mavi gözleri; kaybolduğu, köpürdüğünde mavinin tonlarına bulanan nadir gözleri canlandırdı zihninde. Şimdi okyanus vadisi gözlerde başka biri kayboluyor, lanet olsun. İçimde çağlayan duyguda nedir? O adam karşısında olsa kemiklerini kırıp eline vermişti. Silkelenip yanındaki kadınla rahatlamalıydı.

"İçki var mı?" diye sordu cilveli sesiyle.

"Alt dolapta."

Viskiyi iki kadehe koydu. "Al bakalım tatlım biraz içelim sonrada eğleniriz." Bardağı bir dikişte içen Destan ikincisini doldurdu ne kadar içerse içsin okyanus gözleri unutamıyordu. Birgül kadehi alıp komidinin üzerine koydu. Genç adamın boynuna kollarını dolayıp cilveli cilveli konuşmaya başladı. "Çok yakışıklısın, seni gördüğüm andan beri istiyorum." Susmasını isteyen Destan öpmek için yaklaştığında hiç beklemediği bir durumla karşılaştı. Göz bebekleri yanıltmıyorsa kadının yüzü Asiye'nin yüzüne dönüşmüştü. Sanki karşısında kendisine diklenen asi gözler vardı. Gözlerini ovuşturarak tekrar baktı. "Ne o yakışıklım çok mu güzelim" kadının kendini beğenmiş sözleri bir kulağından girip diğerinden çıktı. Öpmek için yaklaşan kadını kollarından kavrayıp durdurdu. Karşısındaki kadın ufaklık değildi biliyordu ama yinede dokunamadı, yapamadı.

"Yakışıklım neden durdun?" çok istekliydi ama istediğini bugün alamayacaktı. Çünkü ona dokunma isteğini yitirmişti. Kollarından kurtulup geriye birkaç adım atıp arkasını döndü, odadan çıktı. Arkasında şaşkınlık yaşayan ve söylenen kadını bırakarak. Makbuşun, "Oğlum iyi misin?" sorusunu duymazlıktan geldi. "İçerdeki kadını gönder sonrada zemin kata sert kahve." Makbuşun cevabını beklemeden aşağıya indi. "Ne çabuk bitirdin işini" söylenmesine, "Dokunmadım" karşılığını verdi. Doğduğu andan beri elinde büyüyen oğlu gibi gördüğü Destan'ın hareketine anlam veremedi. Kadınla birlikte olmak için eve getirdi şimdiyse gönder demesi şaşırttı. İçten içede seviniyor dokunmadı, günaha girmedi diye. Tek gecelik ilişki yaşamasındansa sevdiği kadınla olmasını istiyordu. Kader kısmet meselesi. Kadını gönderip oğlunun kahvesini yapmaya mutfağa gitti. Gömleğini çıkartıp eldivenlerini giydi. Kum torbasını yumruklamaya başladı ve her yumruğunda gözünün önüne az önce yaşadıkları geldi. "Düşünme artık" sert yumruk attı. Kum torbası duvara çarptı, elleriyle tutarak durdurdu. "Lanet olsun neden kadının yüzü onun yüzüne dönüştü? Neden? Bir türlü aklımdan çıkaramıyorum, düşüncelerimi esir aldı. Düşünme, sevgilisi var. Daha bugün aşkı beklediğini söyledi. Sen onu... Sakin ol" kendini sakinleştirmeye çalıştı. Murat elini omzuna koyduğunda boş bulundu. Kaşlarını kaldıran Murat onu kendisinden geçiren nedeni merak etti. "Seni korkutmak istememiştim kardeşim" sesi endişeliydi.

"Önemli değil, dalmışım."

"Hayırdır nereye daldın, doğrusu kimi düşünürken daldın" omuz silkmekle yetindi. Kum torbasını yumruklamaya devam etti. "Makbuşa kadını gönder demişsin dokunmadan, hayırdır kardeşim yoksa erkeklik..." öfkeyle bakan adamla sustu. İleriye gitmişti.

"Sen ne saçmalıyorsun, onunla ilgili bir sorun yok. Bu konuyu kapat yoksa..." sesinin öfkeli çıkmasını umursamadı.

"Tamam kardeşim, sert kahve içmek ister misin?" diye sordu.

"Hayır uyuyacağım" derken eldivenleri çıkartıp yürümeye başladı. Arkasından, "İyi uykular" dediğini duydusada tepki vermedi. Bacak kadar boyuyla yaptığını başka kadınlar yapamadı. Sırtı ter içindeydi, duş alacak gücü kendinde bulamadı, yüzüstü yatağa bıraktı kendini.

"Destan nerede kahvesini getirdim" dedi Makbuş. Bu oğlana neler oldu böyle; önce kahve istiyor sonrada ortalarda yok.

"Ben içerim yeterki sen üzülme Makbuş Sultan" göz kırptı. Makbuş kıkırdayarak işinin başına döndü. Murat'da keyifle kahvesini içti.

İki Dünya Arasında "Aşk"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin