13.BÖLÜM "AŞK OYUNLARI..."

345 87 25
                                    

    Asiye şirkete girerken Destan'la karşılaştı. Dün akşam birkaç defa aramış ama açmamıştı. Aradığı fırsat ayaklarına kadar geldi. Destan gerekli çalışmaları yaptıktan sonra şirketten ayrılacağı zaman Asiye'yle karşılaştı.

    "Destan Bey..."

    "Sonra Asiye" duymaya hazır değildi, kızı arkasında bırakıp arabasına gitti. İlk defa adıyla seslenmesine şaşırdı. Adama yetişmek için önüne bakmadan yürüdü. Ayağı taşa takıldı. "Aaaay" nidası dudaklarından döküldü. Destan arkasını döndüğünde yere kapaklanacak kızla, bebeğe zarar gelmesinden korktu. Elinden tutup kendine çekti.

    "Sen ne yaptığını sanıyorsun dikkat etsene, hamilesin" diye sertçe konuştu. Nasıl bu kadar dikkatsiz olabilir? Hiç mi düşünmüyor bebeğini? "Size kendimi açıklamak için geldim. Lütfen Destan Bey beni dinleyin" az daha kendisi yüzünden masum bebek zarar görecekti. Bunu düşünmek bile genç adamı rahatsız etti.

    "Şimdi değil ufaklık" hala öfkeliydi.

    "Lütfen!"

    "İşim var" dediğinde buğulanan gözlerle baktı. Genç kızı ağlattığı için kendinden nefret etti. Güvenlik görevlisini el hareketiyle yanlarına çağırdı. Asiye'yi içeriye götürmesini isteyip arabasına yöneldi. Şükrü'nün arkasına bakması binmesine engel olmadı.

    Asiye kendini anlatana kadar peşini bırakmayacaktı. Bütün gün şirkete dönmesini bekledi. Gelmedi... Neden dinlemedi beş dakikasını ayıramaz mıydı ki. Ona herşeyi anlatsa... Hamile kalışını, ölümlerden dönüşünü o zaman rahatlayacaktı.

    Asiye devamlı Nazlıgül'ü arayıp ne zaman geleceklerini sordu. Toplantıdan toplantıya girdiklerini ve şirkete ne zaman geleceklerini bilmediğini öğrendi. Kendini işe verip beklemeye devam etti. Akşam oldu yine ortalarda yoktu. Eşyalarını toplayıp odadan çıktı. Beklemenin anlamı yoktu. Gelmeyecekti, tanımasa kaçtığını düşünecekti. İmkansız. Asansöre giderken odasından çıkan Murat'ı gördü. Belki yerini biliyordur diye sormaya karar verdi.

    "Murat Bey..."

    "Efendim Asiye, bir sorun mu var?" diye sordu.

    "Evet, hayır aslında..." lafı geveledi. Kıvranan kıza, "Asiye ne oldu?" diye sordu endişelenerek.

    "Destan Beyin yerini biliyor musunuz?"

    "Hayır ama yerini öğrenirim, ne yapacaksın?"

    "Konuşmam gerekiyor, lütfen yerini öğrenir misiniz?" soru sormadan telefonunu çıkarttı. Her kimi aradıysa yüzü gülüyordu. Telefonu kapattı. "Öğrendim, seni ben götürürüm."

    "Destan Bey..."

    "Ufaklık" dedi şaşkınlıkla. Asiye'yi görmeyi beklemiyordu.

    Karşısındaki sandalyeye otururken yaşlı adam Asiye'ye bakıp Destan'a döndü. İmalı bakışlarla kızı gösterince başını hafifçe eğerek onu onayladı. Gülümseyerek yanlarından ayrıldı. İkilinin aralarındaki muhabbeti kavrayamadı.

    "Yerimi kimden öğrendin ve seni kim getirdi?" sorularına karşılık başıyla Murat'ın olduğu tarafı işaret etti. Ağzında geveledi. Destan'a el işaretiyle, "Hoşçakal" dedi ve gitti.

    "Neden geldin?"

    "Beni dinlemediniz, gerçekleri duymadan gittiniz."

    "Senin için neden önemli?"

    "Beni yanlış tanımanızı istemiyorum?" Asiye olan biteni gözyaşları içinde anlattı. Bebeğinden güç aldı. Destan'ın gözleri karnında dolandı. Her duyduğuyla genç kıza hayranlığı arttı. "Evet hamileyim ama bebeğime günah işleyerek sahip olmadım. Ben istemedim hamile kalmayı, Allah kaderime yazdı. İsyan etmeden kabul ettim. Masum ve rabbimin emanetidir" derken karnını okşadı. Destan'a baktı, gözleri karnındaydı. "Aşkım" başını kaldırdı, siyah irisleri öfkeyle harmanlanmıştı. "Dışında doktorum ve ablam biliyor. Başka kimse bilmiyor bebeğimi..."

İki Dünya Arasında "Aşk"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin