19.BÖLÜM "MENESA'M YAŞIYOR..."

269 55 40
                                    

    Kan verme odasının kapısı açıldı, içeriye beyazlar içinde Asiye girdi. Genç kız sedyede uyuyakalan adamın yanına gidip bir ucuna oturdu. Aşkla seyretti, yanağını okşarken billur sesiyle seslendi. Huylanan genç adam kaşlarını çattı, tekrar duyduğu billur sesle gözlerini açtı.

   "Ufaklığım!" Yerinde doğruldu. Gülümseyen kızın yüzündeki elini tutup avuç içini öptü. "Çok korkuttun beni." Genç kızın yüzünü inceledi. Renk gelmişti hastaneye getirdiğinin aksine.

   "Destan..."

   "Efendim ufaklığım."

   "Menesa yaşıyor, kurtar onu." Destan kaşlarını çattı. Asiye genç adamın elini tutup karnına koydu. Hissettiği tekmeyle gözünden bir damla yaş akan Destan, genç kızın karnına baskı uyguladı. "Ufaklığım bu duyguyu yaşattığın için teşekkür ederim." Minnetle gözlerinin içine baktı.

   "Destan Menesa'yı kurtar."

   "Ufaklığım Menesa iyi olacak." Kendinden emin konuştu.

   "Anlamıyorsun  Destan, kızımız tehlike altında onu kurtarmalısın." Asiye arkasını dönüp yürüdü. "Dur gitme ufaklık!" Asiye kapıyı açıp çıkmadan önce son sözünü söyleyip arkasından kapattı. "Kızımızı kurtar."

   "Ufaklıkkkk!" bağırarak uyandı. Sedyede bir anda doğrulunca kolundaki iğne yerinden çıktı. Adamın sesiyle bilgisayardan başını kaldırdı hemşire. Kolundan kan akıyordu. Yerinden kalktı. Genç adamı omuzlarından iterek yatırmaya çalıştı. "Ufaklık... Ufaklık buradaydı." Kendi kendine sayıkladı.

   "Beyefendi sakin olun, kimse yok. İğne çıkmış, sakin olun birazdan kan verme işleminiz bitecek." Destan kan verdiğini hatırladı. Hemşirenin işini yapmasına izin verdi. Rüyanın etkisindeydi hala, kokusunu alabiliyordu. Asiye'yi kanlar içinde bulduğunda donup kalmıştı. Defne'nin çığlığı kendine getirdi. Sahibi olduğu hastaneyi arayıp çiftliğe helikopter ambulans istedi. Hastaneye geleli bir saatten fazla oldu. Helikopterde Asiye'nin doktoruna haber vermişti. Piste indiğinde genç kızı bekliyordu. Kanamayı durdurmak için acile aldılar, kan takviyesi yapıldı. Resepsiyondaki kadından olumsuz cevap alan hemşire acilde bekleyen aileye koştu. "İçinizde hastayla kan grubu uyumlu ya da uyan tanıdığınız var mı?" Destan, "Benim kanım uyuyor."

   Hemşire kolundan iğneyi çıkarttı. "Hemen ayağa kalkmayın biraz dinlenin ve..." Hemşireyi duymazlıktan geldi, ayağa kalktı. "Yanında olmalıyım..."

   Destan'ı   kontrol   etmeye   gelen Sinan sendelediğini  görünce kolundan tuttu. Hemşire Sinan'a  yakındı.  "Ayağa kalkmamalı,  dinlenmeli,  kan  yapıcı yiyecekler yemeli ve içmeli." Destan gece karası irislerini önce kollarına sonra sahibine baktı. Bir anlığına başı dönmüş olabilir ama yardım alacak kadar değil.

   Murat yakasını kavrayan acılı babanın kollarını tuttu. Murat Asiye müdahaleye alındığında hiç istemesede kardeşinin yanından bir süreliğine ayrıldı. İçinde tarif edemediği bir his vardı. Göğsü sıkışıyordu. Emanete yordu. Çiftliğe giderken Ömer Bey kızını Murat'a emanet etti. "Kızım sana emanet."

   Murat sevgilisini arayıp yumuşak bir dille Asiye'nin durumunu anlattı.

   "Kızımı birkaç saat önce sana emanet ettim. Kızımı hastane köşelerinde canıyla mücadele ederken mi bana teslim edec..." Göz pınarından akan koca yaşla sustu.

   "Herşey yolundaydı Ömer Bey!" Genç adamın yakasını ittirerek bıraktı. Yüzünde inanmadığını belirten bir ifade vardı. Murat bir adım geriledi. Yutkunarak anlatmaya devam etti. "Dinleniyordu. Ne olduğunu bilmiyorum? Çığlığını duyduğumuzda odaya koştuk. Girdiğimizde kanlar içindeydi. Hemen hastaneye getirdik zaten" diye açıklamasını bitirdi. Kısa gibi dursada tam olarak yaşananlardı.

İki Dünya Arasında "Aşk"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin