17.BÖLÜM "İLK BULUŞMA..."

249 57 39
                                    

    Destan gaza her yüklenişinde Asiye'nin yüreğine korku saldığının farkında değildi. Aklına ailesini kaybettiği kaza geldi. Boğazına yumru otururken, gözyaşları tane tane döküldü. Nefes alışları sıklaştı. "Destan..."  genç adama sesini duyurmaya çalıştı. "Bebeğim..." sesi cılız çıktı.

   Destan kendini dış dünyadan soyutlamış çoktan iç sesinin muhakemesine katılmıştı. Her gün ablamla konuştum, hiç bahsetmedi. Biriyle tanıştığını, birbirlerini tanımaya karar verdiklerini söylese bile yeterdi benim için. Neden söylemedi? Büyük tepki vereceğimden korktuğundan mı? Ben mi bir yerde yanlış yaptım, çok korumacı davrandığımdan ablam gizledi ve kimseye haber vermeden evlendi. Hatayı kendisinde arayan Destan fevriliğinin sonuçlarına katlanıyordu. Nazlı'yı dinleseydi hiçde düşündüğü gibi olmadığını anlardı. Yüz hafızası iyi olan Destan, adamı bir yerde gördüğünü biliyordu ama nereden çıkartamadı. Sonra düşünmeye karar verdi.

   Destan bir anda unuttuğu sevgilisinin varlığını hatırlayarak aracın hızını kademeli düşürdü. Sağa çekip durdurdu, emniyet kemerini açıp yan tarafa döndü. Hızlı nefes alıp veren kızla kendine lanatler etti. Yanağına elini koydu, okşayarak sakinleştirmeye çalıştı.

   "İyi misin?" genç adamın sorusuna sık nefeslerinin arasından cevap veremeyeceğinden başını sallayarak onayladı. Destan Asiye'nin nefes almakta zorlanmasıyla önce çantasına baktı, bulamayınca nöbetci eczane bakındı. Şanslarına hemen ileride açık eczane vardı. Arabayı çalıştırdı. Genç kıza, "Şimdi eczaneden spreyini alacağım, yavaş nefes al."  Arabayı eczanenin önünde durdurdu. Vakit kaybetmeden koşarak eczaneye girdi. İlacı aldığı gibi hızla çıkıp araca koştu. Asiye'nin kapısını açıp diz çökerek spreyi ağzına tutup sıktı. Asiye spreyi tutan eli iki eliyle kavrayıp sıvıyı içine çekerken hızla inen göğsü yavaşlamaya başladı.

   "İyi misin ufaklığım?" endişeli sesle gözlerini kısık açtı. Genç adam genç kızın gözlerinde ilk defa korkuya şahit oldu. Kendisi için değil, bebe... Bebek... Ya bebek ve Asiye'ye benim sorumsuzluğum yüzünden bir şey olsa... Kendine lanetler yağdırdı.

   "Hava almak ister misin?" sorusunu başıyla onayladı. Temiz hava alması için Asiye'yi sahildeki banklardan birine oturttu. Yanına oturmadan önce çeketini çıkartıp genç kızın omzuna yerleştirdi. Hafiften üşüdüğünü hisseden kız ses etmedi. Az önce yaşadıklarını aklına getirmemeye çalışarak karanlık bir kuyuyu andıran denize baktı. Teninin karıncalandığını hissetti, başını eğdiğinde narin elleri kocaman ellerde kaybolmuştu. Destan nefesini eline üfledi, üşüyen genç kızın bedeni değil ruhuydu, ısıtacak adamda elini tutuyordu. Affet beni bakışlarına tebessümle karşılık verdi, başını omzuna koydu. Sevdiği kızın kokusunu içine çekerken aklının bir köşesine altın harflerle kazıdı. Küçüğünün yanındayken öfkesini kontrol etmesi gerektiğini.  Sessizlik içinde az da olsa yakaladıkları huzurun keyfini çıkardılar.

   Destan gece yarısına yaklaştığını fark ettiğinde genç kızı evine bıraktı. Evinin önünde duran araçtan bir türlü inemedi Asiye. Bir süre sessizce oturduktan sonra ineceği sırada Destan bileğinden tuttu.

   "Özür   dilerim,  seni ve   bebeği tehlikeye attığım için tekrar özür dilerim. "Bir türlü aklından atamıyordu, nasıl böyle bir hata yapar, ikisini tehlikeye atar aklı almıyordu. Bileğindeki elini tuttu. "İkimizde iyiyiz,  Allah'ın  izniyle.  Bu  gece olanları düşünmemeye çalış ben her zaman yanında olacağım."

   "İyi ki varsın" adamın gözlerindeki acıyı kalbinin en derinlerinde hissetti.

   "Sende, iyi geceler."

İki Dünya Arasında "Aşk"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin