6.BÖLÜM "ACI KAYIP..."

461 137 127
                                    

Toprak kimi zaman hobi,kimi zaman kötü enerjiyi, elektriyi emmesi için kullanılır. Asiye stresi atmak için beş yıldır uğrak mekanı haline getirdiği sera çiçekde toprakla haşır neşirdi. Menekşeyi toprak doldurduğu saksıya yerleştirip kökünü toprakla doldurdu. Can suyunu verirken hastane dönüşü annesiyle yaptığı konuşmayı unutması imkansızdı. Odasına girer girmez kendini yatağına bıraktı. Elini karnına koyarak bebeğiyle konuştu. "Korkma bebeğim annen yanında. Ne pahasına olursa olsun seni koruyacağım. Masumların koruyucusu Allah'tır. İkimizin korucusu o." Tabi birde rahim ağzı kanseri geçirme ihtimalide vardı. Eğer kanserse tedavi doğumdan sonra başlayacak, bebeğini aldırmayacaktı. Muhtemelen her ay kontrole gidecekti. Hiçkimse neden gittiğini sorgulamayacaktı. Kanser kontrolüne gittiğini düşünürlerken o bebeği için de gidecekti. Allah'ım biyopsi sonuçları iyi huylu çıksın emanetini dünyaya getirmek istiyorum. Kapının çalınmasıyla kendine çeki düzen verdi; ne ara aktığını bilmediği gözyaşlarını sildi.

"Kızım" diye seslenen Ayşe Hanıma baktı. Gözünden akan yaşı görünce elindeki sütü komidinin üzerine koyup yanına oturarak sıkıca sarıldı.

"Geçti annem geçti" teselli etti.

"Anneeeee" sıkıca sarıldı gözyaşları daha da hızlı aktı.

"Affet kızım anneni affet, sana danışmadan karar verdim."

"Önemli değil anne sağlığımı düşündüğünü biliyorum."

"Üzülme istedim."

"Biliyorum, kapatalım bu konuyu" konuşmanın anlamı yoktu. Açıp
durmakda yaraları kan atmaktan başka bir işe yaramayacaktı.

"Tamam kızım kapatalım yeter ki sen iyi ol" şevkatle alnından öpüp yatırarak üstünü örttü. Odadan çıkarken iyice dinlenmesini söyledi.

"Çiçek abla kolay gelsin! "İkinci baharında, neşeli, sarışın bir kadındı. Müşterisi için saksıya çiçek ekiyordu. Sesini duyar duymaz başını işinden kaldırıp baktı.

"Kolaysa başına gelsin" gülerek doğruldu, eldivenlerini çıkartarak genç kıza sarıldı. Onun şen kahkahası Asiye'ninde içten gülmesine neden oldu. Sanki aylardır gülmeyi unutmuştu. Oysa ki birkaç gündür yaşadıkları yıpratmıştı. Bedeni, ruhu, aklı yorulmuştu. Hayatının baharında bir kızın yorulması mümkün mü? Kendinde adım atacak gücü bulamıyordu. Karnında filizin yeşerdiğini bilmek küçük anneye güç veriyordu. Ayakta kalmasını sağlıyordu. Daha şimdiden annesinin gücü olmuştu.

"Git tulumunu giy ve bana yardım et" genç kızın yaşadıklarını duymuştu ama ses etmedi. Konuyu açıpda yarasını deşmek istemedi. Asiye başını sallayıp giyinme odasına giderken Çiçek Hanım arkasından bakıyordu. Beş yıl önce karşılaştıklarında tohum birleşmesinin nasıl olduğunu öğrenmek istiyordu. Zamanı yoktu, reddetti. Okul çıkışlarında seranın önünü mesken tuttu. Genç kadın ilk zamanlarda pes edeceğini düşündü. Yanıldığını çok geçmeden anladı. Her gün kararlılıkla gelip durdu. Kızın kararlığına hayran kalıp öğretmeye karar verdi. Asiye'yi hep kendine benzetirdi, bir farkla. Kendisi onun yaşlarında aklı havalardaydı olgunlukla yakından alakası yoktu. Yaşadıkları olgunlaştırdı. Asiye'yse bazen çocuksu bazen kendinden yaşça büyük olgunluğa sahipti. Yaşadıklarınıda bu yüzden olgun karşılayabiliyordu. Hala aklındadır öğreteceğini söylediğindeki sevinci. O günkü Asiye'yle şimdiki Asiye arasında dağlar kadar fark var. Allahım sen Asiye'ye dayanma gücü ver diye dua etti tüm kalbiyle. Kadının sesiyle başını kaldırdı.

"Efendim."

"Çay keyfi yapalım" diyen kadına parmaklarını oynatarak kirliliğini gösterdi. Lavaboya gidip yıkarken Çiçek Hanımda çayları doldurdu. Ellerini kuruyarak geldi, masaya geçip oturdu. "Az kaldı yorulduk ama değdi" dedi çayını yudumlarken.

İki Dünya Arasında "Aşk"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin