11. Bölüm. Vakit Daraldı

16 3 5
                                    

Hayır. Ondan duygularımı saklamayacaktım. Gerçekleri itiraf edecektim. Ani dahi olsa bunu ondan gizlemeyecektim. Ellerimi yüzüne koyarak "Bende sana" dedim. "Bende sana aşığım Emir" bunu duyduğunda tekrar gülümsedi. "Hayatta en çok değer verdiğim insan,  her anımı birlikte yaşayacağım, sevgilim olur musun, Aslı?"

"Büyük bir zevkle"

Şarkının son bulmasıyla, ikimizde birbirimizden ayrıldık. Bilgisayarın başına giden Emir'e arkasından sarılarak "Benim uykum geldi ya senin?" dedim. Buna karşılık olarak  "senin uykun geldiyse uyuyabiliriz" dedi. Ardından dolaba ilerleyerek -tımarhanenin verdiği- çarşaf, yorgan ve yastık alarak koltuğa ilerledi. Koltuğu açıp çarşafı sermeye başladığında bende gidip ona yardım ettim. Serdikten sonra yatağıma ilerledim ve yorganın altına girdim. Emir, yanıma gelerek yatağa oturdu.  "İyi geceler, sevgilim" dedikten sonra yanağımı öptü. Kalkıp ışığı kapattı ve yerine yattığında "iyi geceler, sevgilim" dedim karşılık olarak. "Seni çok seviyorum"

"Bende seni"

Sabah kuş cıvıltıları eşliğinde kalktığım zaman Emir odada yoktu. Gelen su sesleri ile birlikte onun duşta olduğunu anladım. Kısa bir zaman sonra içeri geldiğinde üzerini giyinmiş, ıslak saçlarını havlu ile kuruluyordu. Onun yanına gidip boynundan sarıldım. "Günaydın erken kalmışsın rahat edemedin mi koltukta?"

"Yok sevgilim senin olduğun bir yerde ben rahatsız olur muyum?" Emir her haliyle benim gülümsememi sağlayabiliyordu ve bu durumun o da farkındaydı. İlerleyip baş ucumdaki ilacı içtikten sonra yatağımı toplamaya başladım. Ardındansa Emir'in çarşaflarını toplayıp, dolaba yerleştirdim. 

"Benim bugün doktor randevum var hazırlanıp çıkmam lazım"

"Tamam beraber ineriz. Bende yemekhanede kahvaltımı yaparım."

"Senin doktor randevun yok mu? Gitmiyor musun doktora?"

"Herkes buraya geldikten 6 ay sonra doktor randevuları son buluyor."

"Sen ne kadardır buradasın?"

"Bir buçuk yıl önce"

"Kim şikayet etti?"

"Ağabeyim"

"Neden?"

"İntikam"

"Ne intikamı?"

"Nişanlısının... Aman boşver unut gitsin" Benden yine bir şey saklıyormuş gibi hissediyordum

Doktor randevumdan çıktıktan sonra, karşıdaki sandalyede Emir oturuyordu. Benim işim bayağı uzun sürmüştü. Bu süre zarfında beni beklemiş miydi?

"Emir, sen hep beni mi bekledin burada?"

"Evet sevgilim kötü bir şey mi yaptım?"

"Hayır tabiikide" dedikten sonra yanağına bir öpücük kondurdum. Asansörün önüne geldiğimizde "Aslı, benim biraz bi' işim var ben buradayım istersen çık sen" dedi. Bu benim işime gelmişti. Bu şekilde zarfı okuyacaktım. "Tabii sevgilim ben şimdi çıkarım görüşürüz" o da bana görüşürüz dedikten sonra asansöre binip odama çıktım. Odamın kapısını açarken aklıma bir şey takıldı. Bugün Emir bu banyoya girmişti. Havluların olduğu dolabı da muhtemelen açmıştı. Ya zarfı gördüyse... Kafamda şüphe bırakmamak için hızlıca banyoya gittim. Dolabı açtığımda zarf karşında duruyordu. Muhtemelen görmemişti ki almamıştı. Hızlıca zarfı elime alıp okumaya başladım. Okurken mektubun başındaki tarih dikkatimi çekmişti. Bu tarih hayatımın mahvolduğu, 21 Mayıs'tı

     21 Mayıs 2022

 Hayallerimin gerçekleştireceğim günde zannediyordum kendimi. O kadar mutlu ve bir o kadar da sevinçliydim. İçimdeki heyecan kalbimi yerinden sökecek gibiydi. Ancak benim kalbim çoktan sökülmüştü Aslı için... O kadar çok aşıktım ki ona isteseler karşılığında her şeyimi verirdim. Ancak o benimle görüşmek dahi istemedi. Yüzüme bile bakmadı.

 Kağıdın devamı yırtıktı ve gerisini okuyamıyordum. Emir beni daha önce tanıyordu. Artık bundan hiçbir şekilde şüphe etmiyordum. İlk aklıma gelen sanat okulundan tanımasıydı. Bunu ona soracaktım. Bu sebepten gelmesini bekledim. Ayrıca zarfın üzerinde yazan Aslı'ya olan aşkımı kabusa döndüğü gün cümlesini aklımdan çıkaramıyordum. Hayatımı mahveden yangınla Emir'in bi' ilgisi var mıydı? Bunu onun yüzüne direkt soramazdım.

Yaklaşık yarım saat sonra koridordan sesler gelmesi ile kapı deliğine baktım. Asansörden inen Emir'i gördüğüm gibi direkt odamdan dışarı çıktım. Çıktığımda  karşımda gördüklerime inanamadım. Emir'in üstü başı kan içindeydi. Beni gördüğü zaman kendisini biraz gizlemeye çalıştı ancak bunu başaramadı.

"Emir bu halin ne? Ne yaptın sen?'' bana aynı gizli gizli çikolata yerken yakalanan çocuk gibi bakıyordu. Kafasını hafifçe sağa sola sallayarak "anlamadın mı?" demek istedi. Evet anlamıştım. Emir sadisti. Hiçbir şey bunu engelleyemezdi. Ben ona bunu bırakması gibi bir şeye teklif edemezdim zaten. Yapmadığı zaman da kriz geçirir ve bu kriz ölüme kadar sürüklenir çünkü. Tek kelime etmeden odasını ilerledi ve kapısını kapattı.

  Birkaç dakika sonra onun odasına gittim ve kapıyı çaldım. Kapıyı açtığımda içeri girdim ve oturdum. Bana dürüst davransın diye birkaç güzel söz kullanmaya Özen gösterdim.

"Sevgilim sen buraya gelmeden önce hangi mesleği yapıyordun?"

"Tıp okuyordum. Otopsi bölümü. Ancak babam okumamı engelledi. Birkaç ay sonra ise buraya geldim."

"Resim veya sanatla ilgileniyor musun peki?" 

"Hayır sanatım hiç iyi değildir" onun yanına gidip arkasından sarıldım.

"Peki ya sen sevgilinin ressam olduğunu biliyor muydun?"

"A ressam mıydın bilmiyordum? Ama eminim güzel resimler çiziyorsundur. Ancak şuna da eminim ki kendinden güzel asla."

"Şimdi beni övmüş mü oldun pek anlamadım?"

"Hangisinin olmasını istiyorsan onu söyledim." Emir sanatla ilgilenmediğine göre resim okuluna da gitmiyordu. Aklıma mahallemiz geldi. Ne kadar tenha bir yerde otursak ta ben genelde çevre sokakları gezerdim. Bunu öğrenmek için birkaç soru daha soracaktım.

"Sen nerede oturuyordun normalde?"

"Mimar sokakta ne oldu ki?"

"Hiç sevgilim evlerimiz yakın mı merak ettim?"

"Yakın mıymış?"

"Hayır hatta bayağı uzakmış." Emir'in oturduğu sokak bizim eve fazlasıyla uzaktı. Beni sokakta görerek tanıma ihtimali neredeyse hiç yoktu. Bu işte başka bir iş vardı.

TIMARHANE KÖŞESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin