Hadi Aslı yaparsın hadi Aslı. O öldü kabullen artık Aslı o öldü şimdi git ve bunu kabullen
Etrafımdaki adamlar çoğaldıkça aklım yerinden çıkacak gibi oluyordu. Derken bir el ağzımı kapatıp elektrik direğinin yanına götürdü. Gözümü açtığımda kahverengi gözleri gördüm. Bu adama elektroşok verendi. Belki de bir katil. Kahverengi gözlerin arkasından yavaş yavaş çoğalan kan kırmızısı tüm gözün sarmaya başlarken "kimseye söyleme yoksa sonun bundan daha kötü olur" dedi. Beni resmen tehdit ediyordu.
Hızlı bir hamleyle karnına bir tekme attım ve oradan koşarak uzaklaştım. Arkam bakmıyordu zaten önümde gördüğüm yığılmış cesetler korkmama ve hızlanmama yetiyordu. Çok koştum. Ne kadar koştum diye bilmiyorum ama belki 10 dakikadır kesintisiz koşuyorum. En son durup arkam baktım ne ardımdan kovalayan vardı ne de herhangi bir insan. Hızlı adımlarla eve doğru yürüdüm. Eve geldiğimde etrafımda artan Çığlık sesleri ve insanlar beni rahat bırakmıyordu. Koşa koşa odama gittim. Üstümü değiştirmeden yatağa uzandım ve yattım.Sabah kalktığında ilk işim televizyonu açmak oldu. Tahmin ettiğim gibi adam haberlere düşmüştü. Bir haber bülteninde şunlar yazıyordu "elektrik direğinin önünde ölen adamın otopsi sonucu aşırı miktar elektrikten öldüğü belirlendi. Araştırma yapan polisler ölen S.M isimli adamın elektrik direğinin çarpmasıyla öldüğünü düşünüyor". Hayır o adam elektrik çarpmasıyla ölmedi. Evet elektrik çarpmasından öldü ama elektrik direğinden çarpmadı. Ona birisi elektrik verdi ve öldürdü. İfade vermem gerekiyordu çünkü tanık oldum bu olaya. Hızlıca hazırlanıp karakolun yolunu tuttum.
Karakoldan içeri girdiğimde karşımda ağlayan bir insan gördüm. Bu adam o akşam S.M' yi öldüren adamdı. Ve şimdi burada ağlıyordu. Avazım çıktığı kadar " S.M isimli adamın katili bu! Gördüm dün akşam o elektrik direğinin önünde elektroşokla öldürüyordu." Bütün insanlara bana bakarken o da bana baktı. Karakol iyice karışmıştı her yerden bir ses çıkıyordu. Derken bir ses yükseldi " ne diyorsun be o benim babam niye öldüreyim?" Sesin geldiği yöne baktığımda bunu söyleyen o katildi. Nasıl olurdu. Bir insan babası nasıl öldürebilirdi tabii gerçekten babasıysa. "Olmaz yalan söylüyor ben gördüm hatta beni tehdit etti ama kaçtım" dedim. Polis memurları yanıma gelip "hanımefendi bu önemli bir durum lütfen ifade verir misiniz? Buyurun gelin." Polisi takip ettim. Beni bir odaya getirdi. Her şeyi anlattım o gece ne olduğunu gördüğümü kimin yaptığını yani onun yaptığını. İfadem alındıktan sonra çıktım. Çıkışa doğru ilerlerken katille göz göze geldim. Bağıra bağıra "bu kız akli dengesi yerinde değil tedavi olsun" dedi. Yanında olan adam - muhtemelen avukatı- - içeride sadece bir saat ifade verdim ne çabuk avukat tuttu bu- "evet bu kız şizofreni hastası akli dengesi değil ifadesinin kabul edilmemesi lazım". Evet ben şizofreni hastasıydım. 14 yaşımda şizofren teşhisi konmuştu bana. Bu kadar hızlı nasıl öğrendiler ki bunu?
Arkamı döndüğümde ifademi alan polise tam bir şey söyleyecekken arkasından gelen başka bir polis " amirim Egemen Bey haklı bu kız şizofreni hastası ve hastalığı ileri seviyede. Kızın akli dengesi yerinde değil. İfadesi kanıt değeri görmüyor." dedi. Buna karşılık ben de "ne demek ya görmüyor! Evet şizofreni hastası olabilirim ancak aklımı o kadar yitirmedim. Birine asla iftira atmam." dedim. Arkadan yükselen katilin yani Egemen'in - az önce ismini Egemen olarak söylemişti- sesini işittim. "Bu kız deli bunu tımarhaneye kapattırın" diyordu.
"Ne diyorsun ya sen! Asıl sensin deli babasını öldüren bir deli"
"Ben babamı falan öldürmedim ne saçmalıyorsun"
"Ne yani durduk yere yalan mı söyleyeceğim sana niye iftira atayım tanımıyorum bile seni"
"Unutma küçük kız sen şizofreni hastasısın her an her şeyi görebilirsin". Tam ağzımı açacakken ifademi alan polis "hey gençler! Burası tartışmak için uygun bir yer değil ayrıca Egemen Bey isteğinize göz önünde bulunduracağız". Ne demek oluyordu bu benim ciddi ciddi tımarhaneye mi kapattıracaklardı? Saçmalık. Onca insan gitmiyorken bir ben mi gidecektim? "Yani ciddi ciddi beni akıl hastanesine kapattırmayı düşünüyorsunuz" dedim. Sonradan gelen polis "onu sağlık raporun belirleyecek" dedi. Bir saniye bir şeye dikkatimi çekti. Katile yani egemen'e "sizli" konuşurken bana "senli" konuşuyorlardı. Belli ki saygınlığı vardı.
Hiçbir şey demeden karakoldan çıktım. Evime doğru yürüdüm. Yarım saat sonra evime vardığımda televizyonu açıp ölen adam S.M hakkındaki haberleri izlemeye başladım. Ben bu adamı tanıyordum. Yani tanıyor gibiydim.
Korkma fazla vermeyeceğim güzel kız. Hadi ama kırma beni. Bak geri geri gidiyorsun şimdi Bir yere çarpacaksın.
Haberin yanında adamın fotoğrafına yer verilmişti. Yani tanıdık geliyordu bana ama... Neyse insanlar çift yaratılmıştır derler.
Kısık gözlerimi büyütmeme sebep olan şey çalınan kapımdı. Kapıya doğru ilerleyip açtığımda karşımda bir erkek bir de kadın vardı. Bunlar özel bir kurumdan geliyorlardı. Üzerlerine giydikleri formadan belliydi. "Merhabalar, Aslı Köse mi?" dedi kadın olan. "Evet buyurun benim"
"Siz şizofren hastasısınız öyle değil mi?"
"Evet öyleyim"
"Şizofreni hastalığınız ileri seviyede olduğundan akıl hastanesine yatırılacaksınız." Boğazım düğümlendi. Ne yapacağımı bilemedim cevap bile veremedim. Başarmıştı. O yani Egemen başarmıştı. Benden kurtulmak için talepte bulundu ve kabul edildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE KÖŞESİ
Mistero / ThrillerCinayeti gördüm ama kimse inanmadı o kadar çok acıdı ki içim, aynı ailemin bana inanmadığı gün gibi... Geçmişim o kadar çok canımı yakıyordu ki bu acıdan gelecekte yaşayamıyordum. Artık bir hiç uğruna yaşıyordum. Yani ben öyle düşünüyordum çünkü o g...