Elimden, ahenkle düşen kağıdın yere çarptığı zaman çıkardığı sesi; ağlayış hıçkırıklarım bastırıyordu. Etrafımda duyduğum, fısıltılar ve gölgeler arttıkça arttı. Zamanın durduğu o saatten sonra, artık yaşamıyordum. Nefesim; ciğerlerime gitmeden, yumru şeklinde boğazımda kalıyordu ve her nefes alışımda üst üste diziliyordu. Dizilen yumrular, taşacağı sırada yutkunmamla yok oldu. beni, taşıyamayan bacaklarım titreyerek dizlerimi kırdı. Dizlerimin üzerine düştükten sonra, yeri yumruklamaya başladım. Emir, hayatımın en değerli insanıydı. Bunun sebebi hayatımdaki değerli insanları öldürmesiydi. Yanılıyordu. Onun yüzünü, bu mektubu okuduktan sonra da görecektim. Hem de kendi isteğimle. Ayağa kalkıp, zar zor lavaboya ilerledim. Yüzümü yıkadıktan sonra, kağıdı yerden alarak kapıya ilerledim. Kapıyı açmamla kapamam bir oldu. Çünkü Egemen, Emir'in odasına ilerliyordu. Birkaç dakika sonra odadan çıktım. Emir'in kapısına yalnızca iki kez tıklayarak çaldım. Kısa bir sürenün ardından kapıyı açtı. Düz bir ifade ile suratıma bakmaya devam ettiği sırada; elinde tuttuğum kağıdı, göğsünün üzerine doğru ittim ve bırakmamla içeri girdim. koltuktan bir hışımla kalkan Egemen "ne oluyor Küçük kız? Bu halin ne?" Dedi. Kafamı yan tarafta bulunan aynaya çevirdiğimde, gözlerim şişmiş, makyajımın bir kısmı akarak yüzümü allak bullak etmişti. Arkama baktığımda, Emir hala kapının önünde sabit bir şekilde duruyordu. Yürüyerek Emir'in yanına giden Egemen, Emir'in omuzuna hafifçe dokunup eline baktı ve yüz ifadesi tamamen değişti. Yüzünden okunan korkusu belli ediyordu ki bu olay artık onun için zevk kaynağı değildi. Belki de ablamın bu olay yüzünden ölmesiydi. Yüzümü kırıştırarak "Hani bana aşıktın" dedim. Yüzlerini, bana döndükleri zaman konuşmama devam ettim. "Yazdığın yazıda da söylüyorsun bana aşıkmışsın". Emir, kendinden emin bir şekilde "evet, hala" dediğinde, komidinin üzerinde duran cam şişeyi yere fırlatarak ''aşık bir insan sevdiğine bunu yaşatır mı?'' dedim. Sıçrayan camlardan bir iki adım geri giden Emir, sessizce duruyordu. Yerdeki cam kırıklarına bakan Egemen, ayaklarıyla onları bir köşeye topladı. "Nasıl bakabildin yüzüme?" Dedim dudaklarımı birbirine bastırarak. "Hayır yani hiç çekinmedin mi? Ben bu kızın hayatının içine etmişim, bir daha onunla görüşemem demedin mi? Bir de onu geçtim bana aşık olduğunu nasıl söyleyebildin?" Emir, gözlerini bir süre kapatıp açtıktan sonra "sende bana aşık olduğunu söylemiştin" dedi. Alayla gülerek ona baktığım sırada "gerçekten onca lafımın arasında buna mı takıldın? Ne aşkından bahsediyorsun? Ben sana aşık falan olmadım." dedim. Hayır, Ben Emir'e gerçekten aşıktım. Ancak gerçekler, bunun üzerini kapatıyordu. Gözünden akan yaşlar eşliğinde Emir "bana yalan mı söyledin? dedi. "Söylemedin. Sen de bana aşıksın Aslı. Şu an bunu kabul etmek istemesen de öyle. Hayatını mahveden adama aşıksın." Derin bir nefes verdikten sonra "aşıksamda artık değilim." dedim. Ağlamaya başladığım sırada, kafamı yukarı kaldırarak sayıklamaya başladım. "Pislik. Pisliksin sen. Utanmaz, arlanmaz, çekinmez... Ne biçim insansın sen! Ne zaman verecektin bu kağıdı bana? Daha fazla parmağında kukla gibi oynatıp, kandırdıktan sonra mı?" dediğimde Emir "eğer seni daha fazla kandırmak isteseydim, o kağıdı okuyamazdın. Çünkü aldığını biliyordum. Ancak sustum. Bilmeni istedim" dedi. Alay ile gözlerimi devirerek "biliyormuşmuş. Bir de engelleseydin" dedim. ''hiç vicdan azabı çektin mi?" Diye sorduğum soruya kendimde cevap verdim "niye çekesin ki? Çekseydin yapmazdın, öyle değil mi?" Emir, derin bir iç çektikten sonra "çektim Aslı" dedi. "Çektim ki buraya geldim" dediğinde "bir yalan daha" dedim. "Hani Egemen seni şikayet etmişti". Sonrasında Egemen'e dönerek "sen bana ne zaman söylemeyi düşünüyordun ablamla evleneceğini?" diye sorduğumda sessiz kaldı. Ağlamam dindiği sırada aklımdan şeytani planlar geçtiğinden gülümseyerek "sen benim ailemi öldürdüğüne göre karşılık vererek ödeşebiliriz" dedim. Duvarda asılı olan işkence eşyalarına baktığımda, silahı gördüm ve hiç düşünmeden elime aldığımda namlusunu Emir'e doğrulttum. "intikam soğuk yenen bir yemektir derler ancak senin kanın sıcak akacak, Emir" dediğimde tetiğe bastım. Patlayan silahın ardından, Egemen'in Emir'in önüne atladığını gördüm. Dudaklarımın arasından firar eden "Hayır!" isyanı bir işe yaramadan vurulan, Egemen olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE KÖŞESİ
Misteri / ThrillerCinayeti gördüm ama kimse inanmadı o kadar çok acıdı ki içim, aynı ailemin bana inanmadığı gün gibi... Geçmişim o kadar çok canımı yakıyordu ki bu acıdan gelecekte yaşayamıyordum. Artık bir hiç uğruna yaşıyordum. Yani ben öyle düşünüyordum çünkü o g...