Uyandığımda revir odasındaydım. Hareketlenme seslerinden dolayı sağa tarafa baktığımda, koridorin köşesinde birine işkence eden adamı gördüm. Şaşırmıştım. Belki de beni buraya getiren o idi. O ise gayet normal gözlerle beni süzüyordu. "Nasılsın? Daha iyi misin Aslı?" dedi. Adımı nereden biliyordu? Ona hiçbir zaman ismimin Aslı olduğunu söylememiştim. Sorgular bir biçimde "adımı nereden biliyorsun?" diyince geriledi ve sert bir şekilde yutkundu. Onu, köşeye sıkıştırmış gibi hissediyordum. "Hiç, emm şey dosyadan gördüm""Ne dosyası?"
"Revire kayıt dosyası"
"Dosyamı görebilir miyim?". Sıkışmıştı. Bu her halinden belliydi. Fakat onu sıkıştırmak hoşuma gidiyordu. Adımı bilme sebebini niye saklıyordu? Ben bunları düşünürken "Dosyanın nerede olduğunu bilmiyorum" dedi. Daha fazla üzerine gitmedim. Kapı çalınıp içeri bir hemşire girdi ve istediğim zaman çıkabileceğimi söyledi. Ardından "Emir Bey şu kağıdı da imzalar mısınız?" Dedi. İsmi Emir'di, tarz. Kalmak için hareketlendiğimde, Emir " Nereye?" diye sordu.
"Odama çıkacağım"
" Dur yardım edeyim"
"Yürüyebiliyorum"
"Ne fark eder" dedikten sonra sinsice gülümsedi. Ardından sırtımdan ve bacaklarımdan kavrayarak beni kucağına aldı.
"Ne yapıyprsun!"
"Yardımcı oluyorum". Her ne kadar şiddetle söylensemde hoşuma gitmişti. Beni asansöre doğru götürüp düğmeye bastı. Asansör geldiğinde ise içeriye yürüdü.
Asansörde, aynaya çapraz biçimde konum aldı. Kendimi fazla kasmayıp, başımı göğsüne yatırdım. Kulağım kalbine denk geliyordu ve kalbi çok hızlı atıyordu.
"Kalbin niye bu kadar hızlı atıyor?"
"Bilmem. Ağırlık taşıyorum belki ondandır." Kendimi hayal kırıklığı yaşamış gibi hissettim. Böyle bir cevap beklemiyordum. En azından bir iltifat... Of ne saçmalıyordum. Kata geldiğimizde, asansörün önünde durup "Hangi oda?" diye sordu.
"291"
"Anahtar?" Cebimden, odamın anahtarını güçlüklede alsam bunu başarıp ona verdim. Anahtarı alıp kapıyı açtı, ardından beni yatağımın üzerine oturtturdu. O ise yanıma oturdu.
"Bana ne oldu? Niçin revirdeydim?"
"Zehirlenmişsin". Zehirlendim mi? Nasıl?
"Gıda zehirlenmesi mi?"
"Evet". Yediğim yoğurttan kaynaklı olabileceğini düşünürken Emir'e "beni sen mi oraya götürdün?" diye sordum. "Evet" yanıtını alınca şaşırmadım. Aksi düşünülemezdi.
Kısa bir sessizliğin ardından Emir'in ayağa kalkıp, kapıya doğru yöneldiğini görünce "Emir, teşekkür ederim. Her şey için" dedim. Duraksadı. Dudağının kenarı kıvrıldığında "bakıyorum da adımı öğrenmişsin"
"Senin gibi yalan söylemeyeceğim. Hemşireden duydum."
"Nerden biliyorsun diye sormadım bu bir. İkincisi sana yalan söylemedim."
"Peki öyle olsun. Odan kaç numara?"
"298". Bunu söyledikten sonra gitti. Bende ilacımı içip yatağıma uzandım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TIMARHANE KÖŞESİ
Misterio / SuspensoCinayeti gördüm ama kimse inanmadı o kadar çok acıdı ki içim, aynı ailemin bana inanmadığı gün gibi... Geçmişim o kadar çok canımı yakıyordu ki bu acıdan gelecekte yaşayamıyordum. Artık bir hiç uğruna yaşıyordum. Yani ben öyle düşünüyordum çünkü o g...