21. Bölüm. Bıçak

6 1 0
                                    

Kan sıçrayan her yere leke bırakmıştı. Asla çıkmayacaktı. Duvarlardan ve yerden silinse bile zihinden asla.

 Dehşetle bakan gözlerim, Egemen'i görüyordu. Üzerindeki beyaz gömlek artık kırmızı renkteydi. Yüz üstü yere düşen Egemen'in yanına ilk giden Emir oldu. Onun vücudunu, yavaşça çekerek yüzünün bize dönmesini sağladı. Gözleri hala açıktı dudaklarının arasından fıslıdayarak "Ecrin'imi çok özledim ve şimdi de onun yanına gideceğim" dedi. Kafasını olumsuz anlamda iki yana sallayan Emir'e döndürdüğünde zorlukla "Emir" dedi. "Beni vurduğu için Aslı'ya kızma, ona gücenme. Bunu ben istedim. Sana bu zamana kadar yaşattığım herşey için özür dilerim" dediğinde Emir bana baktı. Ardından kafasını tekrar Egemen'e çevirerek "affettim ağabey" dedi. Kapının sertçe yumruklanmasıyla irkildiğim sırada Egemen'in şuuru kapandı ve gözlerini kapadı. "Ağabey! Aç gözünü" diye haykıran Emir'in gözünden yaşlar hızlıca akarken, kapı tekrar yumruklandı. Ardından kapının arkasında ki bir ses "Açın kapıyı biz görevliyiz. Açın diyorum size! Birini vurdunuz" dediğinde kapıya ilerleyerek açtım. Karşımda iri yarı üç bekçi duruyordu. İçlerinden biri "neler oluyor burada" dediğinde ağlayarak kenara çekildim. Karşılarında gördükleri manzara karşısında korkuyla gözlerini açan adamlardan bir tanesi "çabuk ambulansı arayın" dedi. Telefonu eline alarak dışarı çıkan diğer adam, 112 hattı ile konuşurken bir diğer adam Emir'in arkasından Egemen'in yanına giderek eğildi ve yatağın üzerinde bulduğu kumaş parçasıyla vurulduğu yerin üzerine pansuman yaptı. Asansörle gelen sedyeye Egemen'i yatırdıktan sonra onu götürdüler. Peşinden giderken bekçilerden biri kolumu tuttu. Ona baktığım sırada "Nasıl oldu? Kim vurdu?" diye sordu. Tam cevap vereceğim sırada arkamdan birisi "Kendini vurdu" dedi. Kafamı çevirip baktığımda, karşımda Emir'i gördüm.

Beni korumasına şaşırmıştım. Ağabeyini ölüm döşeğine yatırmıştım. Kaşlarımı çatarak, Emir'den kafamı tekrar bekçiye çevirdim. "Hayır ben vurdum" dediğimde, Emir benim kolumdan tutarak geriye çekti ve "şizofreni haftası o. Anlarsın işte uyduruyor" dedi. Ardından devam etti "kendisi odada bile bulunmuyordu". Bekçi kafasını olumlu anlamda aşağı yukarı salladığı sırada yürüyerek yanımızdan uzaklaştı. Ben, tekrardan Emir'e dönerek "Benden intikam almak için mi yalan söyledin?" diye sorduğumda alt dudağını dişleyerek kafasını iki yana salladı. "Senden niçin intikam alayım? Bence ödeştik" dediğinde yüzünde hiç bir mimik oynamıyordu. Boş ve ifadesiz gözlerle bana bakıyordu. Tekrardan asansöre yöneldiğim sırada, bekçilerden diğeri "odalarınıza gidin ve yarına kadar çıkmayın" diyerek emrini dile getirdi. Emir "durumunu merak ediyorum" dediğinde bekçi "hastanede bir ton iş içinde bir de deli ile mi uğraşacağız?" dedi. Fazlasıyla kaba konuşan bekçi eliyle bize gidin işareti yaparak resmen bizi, koridordan kovdu. Odama geçtiğimde yatağıma uzandım. Üzülüyordum. Üzülmem, birini vurmam değil yanlış kişiyi vurmamdı. 

  Sabah olduğunda, resepsiyona indim. Emir de oradaydı. Resepsiyonist kadın Emir'e bakarak ''maalesef civardaki hastanelerin hiçbirinde Egemen Yıldız adında hasta girişi yapılmamış" dediğinde "Nasıl yani?" Dedim. "Öldü mü?" Sorduğum soruya kadın "bilemiyorum. Ama sanırım. Ölülerin hasta girişi yapılmıyor" dediğinde hızlıca oradan uzaklaşıp asansöre bindim. Kata geldiğimde, ağlamaktan yürüyemiyordum. Asansörün yan tarafındaki duvara tutunarak orada durdum. Burnumdan nefes alıp ağzımdan verirken, asansörün kapısı tekrar açıldı. Kafamı çevirdiğimde Emir'i gördüm. Hızlıca kolumdan tutup, beni koridorundaki boşluğa çekti. Sertçe duvarı ittiği sırada, yüzüme yaklaştı. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Yüzüme götürdüğü elini, yanağımdan yavaş yavaş boynuma doğru getirdi. Boynumdan daha da aşağı indiği sırada Egemen'i vurduğum yerde durdurdu. Yavaşça bastırdığı sırada, diğer elini cebine götürerek bir bıçak çıkardı.

TIMARHANE KÖŞESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin