23. Bölüm. Hak

9 2 0
                                    

İndirdiği perdenin oraya ilerlediğimde, önüme geçerek "Nereye?" diye sordu. Emir, şuan gerçekten bambaşka bir insandı. Eski halinden eser yoktu. "Yetmedi mi?" diye bağırdığımda, onu ittim. "Ailemi öldürdün, şimdi de bana resmen işkence ediyorsun. Senin iğrenç bir insan olduğunu; Ağabeyinden bir farkın olmayıp, en az onun kadar pislik olduğunu benim en başta seni burada gördüğümde anlamam lazımdı. Neyse dedim kendi kendime. Aslı boşver o hasta, yapar durur diye geçiştirdim. Ama şimdi gelip aynısını bana yapıyorsun" dediğimde gözyaşlarım bardaktan boşanırcasına akıyordu.

Bana birkaç adım yaklaştığında "Gelme!" dedim. "Bana yaklaşma" bu lafım onu durdurduğunda "Sen, benim hayatımda ki son insanı öldürdün" dedi. Peşinden "Babam öldü. Cinayet tanığı sensin. Annem bir buçuk yıldır kayıp. Ağabeyim de öldü, onu da sen öldürdün" diye de ekledi. Sinirle dudaklarımı ısırırken "Sen ne yaptın? Annemi, babamı yakarak öldürdün. Ablamın ölmesine vesile oldun. Belki de sen öldürdün bilemiyorum" dedim. "Ayrıca ağabeyini ben öldürmüş olabilirim ama amacım seni öldürmekti. Ağabeyin ölmeden önce sana ne dedi? Hatırlıyor musun?" Sessiz kaldı. "Ben söyleyeyim, Aslı'ya beni öldürdüğü için kızma ben istedim dedi. Bunu şuan kendimi kurtarmak için söylemiyorum. Ağabeyinden sana kalan son şeyi yerine getirmen için söylüyorum. Ancak bakıyorumda onu bile yapamıyorsun"

Sessizlik.

Bu sessizliği kısa süre sonra Emir'in ağlayış hıçkırıkları bastırdı. Benimde ondan bir farkım yoktu. İstemedeğim birini öldürmüş, bunun üzerine sevgilim dediğim insandan işkence görüyorum.

Mide bulantım hala devam ediyordu. Üstelik başım dönüyor etrafımda gördüklerim çoğalıyordu. Gözlerimi kapatıp geri geri yürümeye başladım. Şuan normal düzeyde kriz geçiriyordum. Etrafımdaki uzuvsuz insanların fısıltıları odayı dolduruyordu. Kulaklarımı da kapattım. Susmuyorlar. Gözlerim kapalı olduğu halde görüyordum. Korkuyordum o insanlardan

Duvarın dibinden yere oturduğumda, tırnaklarımı boynuma ve yüzüme geçiriyor, saçlarımı yoluyordum. Midemin içi resmen kaynıyordu. Güçlükle ayağa kalktığımda, Emir yanıma geldi ve "Aslı, iyi misin?" diye sordu. Vücudumda kalan son güç zerresini ona vurup "Pislik. İğrenç insan" demekle harcadığımda; yere yığılmamam için bir sebep yoktu. Düşeceğim zaman Emir beni tuttu. Onun kolları arasında havaya kalkarken bilincim kapandı.

Gözlerim aralandığında, odamda yatağımın üzerindeydim. Yanımda ise Emir vardı. Kolunun altında yatıyordum pisliğin. Doğrulmaya çalıştım. Ancak beni enegelledi. "Bırak beni" dediğimde daha çok yaklaştı. Derin bir nefes verdikten sonra "bırak beni. İğrenç bir insanla temas etmek istemiyorum" dedim. Laftan anlamaz daha çok yaklaştı. Boynumun altında olan elini, belime indirerek beni, bir kaç santim yataktan kaldırdı. "Ama temas ettin" kendini bana daha çok yaklaştırdı. "O zamanlar iğrenç bir insan değil miydim?" Elimi boynuna götürüp sıkacağım zaman, boynundaki dudak izlerini görmemle durdum. Silmemişti.

Hayır Aslı, yumuşamak yok. "Fark etmemişim" dediğimde, hafifçe sırıttı. Gerçekten psikopat! 

"Kaderde aynı yatakta yatmakta varmış, Aslı. Sen istemiyordun ama."

"Ne demek aynı yatakta yatmak? Şuandan bahsediyorsan..." Lafımı kesti.

"Sen, kaç saattir baygın olduğunu biliyor musun?" Bilmiyordum. Ne oraya gittiğimdeki saati, ne de şuanki saati biliyordum.

"Bilmiyorum"

"4 saat 48 dakika 32 saniye 56 salise" Deli! Salisesine kadar saymış.

"Sen bu süre zarfında ne yaptın?"

"Neden sordun?"

"Merak ettim"

"Düşündüm, Aslı. Düşündüm. Hemde tahmin edemeyeceğin kadar derin düşüncelerle. Ve bir sonuca vardım."

"Sonuç?"

"Haklısın, Aslı. Bundan sonra yapacağın herşey için haklısın, hakkında var." Derin bir nefes verdim. Ağlıyordu. Hemde çok içten.

"Ben kararımı verdim, Emir." Yutkundum. Dilim, söylemek istemediklerimi söylüyordu. Meraklı gözlerle bana bakıyordu.

"Söyle. Acıma"

"Bir daha seninle görüşmemek hatta karşılaşmamak" 

Yine sessizlik. Gözlerini, gözlerimden ayırmadan bakıyordu bana. Kendinden emin ama pişman, güçlü ama yenik düşmüş. Dudaklarını araladığında "Lütfen" dedi. Eliyle yüzümü tutarak "Lütfen, ilk ve son kez beni öper misin?" Gözleri adete "beni öp" diyordu. Onu artık öpmek hatta yüzünü dahi görmek istemiyordum. Ona karşı hissettiğim duyguların hepsi daha bitmemişti, fakat bir çoğu artık yoktu. Ama gözleri... 

Ben onun gözlerine teslim oldum.

"Tamam. Seni ilk ve son kez öpeceğim. Ama bir daha, yüzünü dahi görmeyeceğim" son cümleyi tükürür gibi söyledim.

 Daha fazla üzerime eğildi, belimi kavradığı elini sıktı. Benden ayrılmak istemiyor gibiydi. Elimi, boynundaki dudak izinin üzerine koyarak okşadım ve son kez onun yüzüne gülümsedim. Boynunda olan elimi, ensesine götürdüm. Kafamı daha çok yaklaştırıp dudaklarımı, dudaklarının üzerine kapattım. Öpücüğü, dudağımdan başlayıp tüm vücudumu ateşler içinde bırakmıştı. Dudağımı öperek, uzaklaşacağı sırada ensesinden tuttuğum elimle iterek, beni tekrar öpmesini sağladım.

Ondan ayrılmak istemiyordum. Dudakları, dudaklarımın üzerindeyken kendimi bulmuş; özümü yaşıyormuşum gibi hissediyordum.

Dudaklarında hissettiğim o istek ve yanındaki şehvet, Emir'in nefesine muhtaçmışım gibi hissetmeme neden olmuştu.

TIMARHANE KÖŞESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin