"Okul dışında buluşsaydık bari." Dedim hem yürüyüp hem Necmi'ye söylenirken.
"Ne kadar abarttın ya. Sanki sevgilinle buluşacağız ne bu telaş." Diyerek bana terslenen Necmi'ye ters bir şekilde baktım.
"Ne alakası var be. Salak salak konuşup daha çok germe beni. Sadece o gece rezil olmuştum ,işte bu yüzden rahatsız hissediyorum." Dedim okulun içinde ki küçük kafetaryaya otururken.
"Hastalık ne zaman rezillik oldu. Asıl Sen mal mal konuşmayı bırak. Hem Çocuk ne kadar kibar ,başkası olsa asla umursamazdı. Kaç defa mesaj attı seni sordu. Bir de bir incelik yapıp buluşmak istedi. Tabi sen alıştın Ozan'ın hayvanlığına böyle şeyler sana anormal geliyor." Deyip elini telefonuna attı.
Elimle yüzümü ovuşturup
"Of belki de haklısın bilmiyorum işte. Bu aralar her şey çok üst üste geldi. Kafamı toparlayamıyorum bir türlü, sanki her şey bir anda üstüme çökmüş gibi hissediyorum. Ozan'ın anlamsız tavırları da işimi zorlaştırıyor. Hayır anlamıyorum da benimle niye bu Kdar arkadaş olmak istiyor. Tamam güzel vakit geçirdik birlikte ama benim için anlamı başkaydı. Onun etrafında benim gibi bir sürü arkadaşı var . Of vallahi çıldıracağım." Dedim.
Necmi elime bir tane patlatarak.
"Yine saçma sapan çok düşünmeye başladın. Salla artık bunları neyse şimdi bir şey alırsak ayıp olur değil mi çocuğu mu bekleyelim?" Dedi.
Ben de başımı sallayıp onu onayladım. O sırada içeriye Ozan'ın arkadaşlarından bazılarının girmesiyle ,istemsizce dikkatim oraya çevrildi. Ozan yanlarında yoktu , hem rahatlamış hem de üzülmüştüm. Bu kadar duygu karmaşası vücuduma hiç gelmiyordu ama kendimi de durduramıyordum. Onlar da bahçe tarafında çaprazımıza doğru oturduklarında tam olmasa da yine de masalarını görebiliyordum.
Dalmış bir şekilde onları izlerken
"Tolga beş dakikaya buradaymış ." Diyen Necmi'nin sesiyle kendime geldim.
"Tamamdır." Deyip gergin bir şekilde çocuğun gelmesini bekledim.
Kafetaryanın kapısından , biri girdiğin de kişinin tanıdık gelmesiyle gözlerimi kısıp bakmaya başladım.
Uzağı görmemle ilgili sıkıntım sanırım gitgide büyüyordu. Oraya doğru bakmaya devam ederken
"Bu gelen çocuk olabilir mi?" Diye Necmi'ye sordum.
Necmi ise hafifçe kafasını çevirdiğin de
"He evet ." Diyerek çocuğa el kol işareti yapmaya başladı.
Çocuk da bizi fark etmesiyle gülümseyerek yanımıza geldi.
"Merhaba." Dediğinde Necmi'de ben de ayağa kalkıp çocukla selamlaştık.
O da bizim gibi sandalyeyi çekip oturduğunda oluşan gerginlik hissiyle huzursuz hissettim.
Çocuğu görür görmez ,o gecenin izleri zihnime doluşmaya başlamıştı bile. Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştım.
Necmi ile kısa nasılsınlaşma faslından sonra hafifçe kendini bana doğru çevirip.
"Tekrar merhaba ben Tolga. Sen de Tuna'sın tabi ben seni biliyorum ama sen beni hatırlamayabilirisn." Dedi gülümseyerek.
Bende mahçup olmuş bir ifadeyle
"Kussura bakma pek hatırlamıyorum o gece malum." Dedim.
Yine kelimeler boğazıma dolanıyor gibiydi sanki.
Necmi olayı anlamış gibi çocuğa sorular sorarken , ben de dikkatli bir şekilde çocuğu izliyordum.
Kahverengi dağınık saçları ve kahverengi gözleri vardı. Ozan'ın yanında sönük kalsa da oldukça iyi bir tipi olduğu gerçeğini göz ardı edemezdim.
Birden kendimi Kafamdan böyle düşünceler geçirirken bulduğum da ne düşündüğümü fark edip, saçmalağıma kızdım. Herkesi Ozan'la kıyaslamayı acil olarak bırakmalıydım.