3.Bölüm Balkon

8.1K 474 121
                                    

Elektrik gittiği için geç kaldım. Kusura bakmayın.

İyi okumalar.

Dün dönerciden çıkıp eve geldiğimde Yağız'ın sesini ilk defa duymuştum.

"Görüşürüz." demişti. Sesi o kadar kalın ve sertti ki... Onlar da karşı apartmanda yaşıyorlarmış. Bir süre sokağı incelemiş sonra ise evime girmiştim.

Şu an ise boş zamanlarımda yaptığım, en sevdiğim aktivitelerden biri olan kitap okuyup kahve içecektim. Buradaki balkonu da evimizdeki balkon gibi dekore etmelerini istemiştim.

Yan dairemle balkonlarımızı ayıran duvara iki kişilik yumuşak açık kahve bir koltuk, önüne kısa bir orta masa ve masanın diğer tarafında koltukla aynı renk iki tane puf vardı. Balkonun kapısına ve demirlerine ise küçük lambalar asılmıştı.

Sade kahvemi de alıp geçenlerde okumaya başladığım ve çok güzel bir kitap olan 'Milena'ya Mektuplar' ı alıp balkona çıktım.

Ben balkona çıkınca karşı apartmanın balkonunda oturan iki bedeni gördüm. Yusuf ve Yağız... Onlar da beni görünce gülümseyip kafa salladım.

Kahvemi ortadaki kısa masaya bırakıp ikili koltuğa oturdum. Koltukta bağdaş kurup rahat bir pozisyon aldım. Bu sayede girdiğim şort biraz yukarı kaymıştı.

Kitabımı okurken yavaşça kahveden bir yudum aldım. Birkaç sayfa sonra kahveyi tekrar ağzıma götürürken elime çarpan bir şey sonucu sıcak kahve hem karnıma hem de açık bacaklarıma dökülmüştü. Bardak ise yere düşüp kırılmıştı.

O an elime çarpan şeyin ne olduğunu umursamayıp hemen banyoya koştum. Yanmıştım ulan.

Banyoya girer girmez üzerimdeki şortu ve tişörtü çıkarıp vücuduma soğuk su tuttum. Neyse ki çok fazla yakmamıştı.

Islanan iç çamaşırımı değiştirip bacağımı açık bırakan oldukça kısa, gece uyurken kullandığım, şortumu giyip karnımı açık bırakması için de bol ve crop tarzı bir tişört giymiştim. Karnımın hemen üstünde bitiyordu.

Babamın 'ne olur ne olmaz' deyip aldığı ve banyomun dolabına koydurduğu ilk yardım çantasını alıp salondaki koltuğa oturdum. Yanık kremini çıkarttığım sırada çalan kapı ile yerimden kalktım. O an üzerimde olan kıyafetleri unutup kapıyı açtım.

Kapıda bana endişeyle bakan üç adama baktım.

"Buyrun, ne istemiştiniz?" Sanki ben konuşmamışım gibi üçünün de gözleri kıyafetimin açık bıraktığı ve sıcak kahveden dolayı kızaran tenimi buldu.

Onları kapıda bekletmenin kabalık olduğunu düşünüp kenara çekildim. Üçü de bunu bekliyormuş gibi içeriye girdi. Emir soğuk eliyle elimi tutup beni salona çekiştirirken arkamdan dış kapının kapanma sesini duydum.

Salonu tek seferde bulmasına şaşırmama fırsat vermeden beni tekli koltuğa oturtup önüme çöktü.

"Ben, özür dilerim."

"Neden?" Elini mahcup olmuş bir şekilde ensesine götürüp orayı kaşıdı.

"Topu balkonuna ben attım yanlışlıkla." Elime çarpan şeyin futbol topu olduğunu öğrenmek kaşlarımı havalandırmıştı.

"Ayağının ayarını sikeyim senin." Yağız'ın mırıldanmasına kafa sallayarak onay verdi Yusuf.

Karnımın yanmaya başladığını hissedince sehpaya bıraktığım kreme uzandım. Emir ne yapacağımı anlayıp elimden aldı kremi.

"Ne oldu?"

"Ben sürerim."

"Hayır gerek yok." Ben itiraz ederken, o, beni umursamamış ve parmağına aldığı kremi yavaşça karnıma sürmüştü. Soğuk krem beni ferahlatırken kafamı kaldırıp karşımdaki iki adama baktım.

Zengin Mahalleli [BxBxBxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin