18.Bölüm Şok

5.7K 362 41
                                    

Bence güzel bir bölüm oldu.

İyi okumalar.

YUSUF'TAN

"Niye böyle davrandığına aklım ermiyor. Hayır yani normalde sürekli temas halindeydik ama şu an bizden kaçıyor. Resmen bizi görmemek için evinden çıkmıyor." Emir'in isyan ve korku dolu sesiyle yutkundum. Bizden gidecek diye korkuyordu.

"Tamam Emir, yarın bizimle konuşmak istediğini söyledi. Eminim ki bu konu hakkında konuşacaktır." diye karşılık verdim ona. Yağız sıkıntılı bir nefes verip koltukta arkasına yaslandı.

Umut birkaç gündür bizden kaçıyordu ve dün Yakup abiyi yolcu ederken bugün akşam bizimle bir şey konuşacağını söyleyip koşarak apartmanına girmişti. Arkasını dönüp tekrar bakmadan kapısını kapatıp gözden kaybolmuştu.

"Bir anda ne oldu acaba?"

"Bir gün eve gidip geldikten sonra davranışları değişmeye başladı." Haklıydı Yağız. Babasının evinden geldiğinden beri yaklaşmıyordu bize.

"Evde bir şey mi oldu acaba?"

"Kahvaltıda neden erken geldiğini sorduğumuzda tedirgindi. Her gergin olduğunda yaptığı gibi kulağını kaşıyıp konuşmuştu."

"İyi de Umut eve erken dönme konusunda neden bize yalan söylesin ki?" Emir'in düşünceli sesini bölen evde yankılanan zil sesiydi. Umut gelmiş olmalıydı.

Üçümüz birden kapıyı açmaya gittik. Hepimizi karşısında gören Umut, zoraki bir şekilde gülümsedi ve eve girdi. Salondaki tekli koltuğa oturunca biz üçümüz de karşısına geçtik.

Yüzümüze bile bakmayıp gözlerini etrafta dolaştırması aklıma kötü şeyler getiriyordu. Neden bizimle konuşmak için Yakup abinin gitmesini beklemişti ki?

Belki bizden rahatsız olduğunu söyleyecekti, belki de annesinin her aradığında eve geri taşınması isteğini yerine getirecekti. Sebebini bilmiyordum ama çok sıkıntılı duruyordu.

Bunu sadece biz değil Serhat ve Yakup abi de fark etmişti şu son günlerde.

Yanımdakilerin dik bir şekilde oturmalarından benimle aynı fikirde olduklarını anlamak çok da zor değildi.

Bize her geldiğinde ya da biz ona her gittiğimizde rahat bir şekilde bağdaş kurup oturan, gözlerini bir saniye bile bizden ayırmayıp sürekli konuşan ve sırf temas halinde bulunmak için tekli koltuğa oturmayan oğlan gitmiş; onun yerine stersten terleyen avuçlarını pantolonuna silip gerginlikten dudağını dişleyen, bizimle göz teması kurmaktan kaçınan, suskun bir oğlan gelmişti.

Yaklaşık yarım saat boyunca o güzelim dudaklarına eziyet etmiş ve bizi güzel sesinden mahrum bırakmıştı. Artık konuşmaya karar vermiş olacak ki dudaklarını araladı.

"Ben, sizinle bir şey konuşmak istiyorum ama beni bölmeden dinlemenizi istiyorum." Kısık ve pürüzlü sesiyle konuşunca sakinleşmesi için kafamızla onayladık onu.

"Sizinle konuşacağım şeyden sonra her ne olursa olsun benden iğrenmenizi istemiyorum. Ya da en azından ben gidene kadar eskisi gibi davranmanızı istiyorum."

İğrenmek mi? Biz mi ondan iğrenecektik?

Onu tanıdığımız yaklaşık 7 aydan beri herhangi kötü bir huyunu görmemiş ve bizimle ters düşen hiç bir davranışı olmamıştı. Şimdi ne yapmış olabilirdi ki böyle konuşuyordu?

(İtirafını tekrar yazmayacağım, biliyorsunuz zaten.)

Dudaklarından çıkan sözleri gerçekten söylemiş miydi yoksa ben mi hayal görüyordum?

Zengin Mahalleli [BxBxBxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin