Okuma sayıları ve oy sayıları git gide düşüyor. Hikaye sıkıcılaşıyor mu? Eğer öyleyse fikirlerinizi belirtin lütfen.
Evet, yazmayı seviyorum ve birilerinin okuması için zaman ayırarak yazıyorum ancak herhangi bir değer göremeyince tüm hevesim kaçıyor. Eğer sevmiyorsanız belirtin, böylece ben de yazmayı bırakabilirim.
Yanlış anlamayın, hiçbir kitabımı bırakmayacağım gibi bunu da yarım bırakmam sadece finali biraz daha erkene alırım. Sizin de sıkılmayacağınız bir şeyler yazarım.
Bu aralar hayatımda her şey üst üste geldiği için duygusal bir boşluktayım zaten ama bir de zevk alarak yaptığım şeylerin sonucunun böyle olması ister istemez üzüyor beni.
Her neyse, yine de güzel bir bölüm yazmaya çalıştım.
İyi okumalar.
"Yavrum zaten miniciksin, ye biraz daha." Tüm itirazlarıma rağmen önümdeki tabak tekrar dolunca bana alttan alttan sırıtan sevgililerimi yok sayıp önüme tabağı bırakan kadına içten bir şekilde gülümsedim.
"Abla çocuğu çok zorlama, hem o kadar da küçük değil. Bizim danaların yanında ufak kalıyor sadece." Geldiğimiz andan beri az ve öz konuşan Sertap teyzenin yorumuna gülerek hak verdim.
Benimkilerle birlikte spor yapmaya başladığımdan beri hem kilo almış hem de vücudumu geliştirmiştim. Boyum hâlâ kısa olsa da -ki onun için yapabileceğim bir şey maalesef yoktu- kilom gayet yerindeydi. Dışarıdan bakılınca oldukça hoş ve boyuma göre minicik sayılmayacak bir vücuda sahiptim.
"Tamam bizimkilerin samanı biraz fazla gelmiş, orası doğru ama bu çocuk resmen seninle aynı boyda, senden zayıf." Muzip çıkan sesiyle Bahar teyzenin bu sözleri sırf kız kardeşini sinir etmek için söylediği o kadar açıktı ki.
Sertap teyze benden yaklaşık 5-6 santim kısaydı ve oldukça zayıftı. Eğer Emir, onun teyzesi olduğunu söylemese kesinlikle inanmazdım. Asla 39 yaşında gibi durmuyordu. Beline uzanan düz siyah saçları, Emir ile aynı renk gözleri ve dinç duran vücudu ile en fazla 30 yaşında duruyordu. Emir'in ablası gibiydi.
Onun siyah saçlarının aksine ablası Bahar teyzenin ise saçını görmesem dahi kirpik ve kaşlarından sarışın olduğu anlaşılıyordu. Aynı Emir gibi.
"Abla!" Sanırım bu konularda biraz alıngan bir teyzeye sahiptik.
"Haklısın Bahar teyze ama Umut minik görünse de boyuna göre ideal kiloda. Hem bugün normale göre çok fazla yedi, biraz daha yerse midesi kaldırmaz büyük ihtimalle." Konuyu dağıtarak birbirine bakan abla kardeşin dikkatini üzerine çeken Yağız onlar için yeni hedef olmuş gibi görünüyordu.
"Daha ne yedi ki doysun benim oğlum, siz evde bu çocuğa yemek yedirmiyor musunuz yoksa? Baksana nasıl da ufak." Boğazıma kadar dolu olmama rağmen Bahar teyzeyi kırmayıp bana uzattığı çataldaki eti zorla çiğnedim.
"Anne çocuk kızardı artık, valla yeter bu kadar yediği." Emir önümdeki tabağı biraz ileri itince dolu ağzımla derin bir nefes aldım.
Ağzımdaki lokma çiğnedikçe büyüyor, büyüdükçe midemi bulandırıyordu. Yutamayacağımın farkındaydım ama ağzımdan nasıl çıkaracağımı bilmiyordum.
"Sen sus besili dana," gözlerini oğlundan alıp bana çevirince mavi gözleri şokla büyüdü. "Oğlum noldu sana?" Sanırım kızardığımı fark etmişti.
"Tükür buna, bir şey olmaz." Sertap ablanın ağzıma tuttuğu peçeteye ağzımdaki lokmayı çıkarmak zorunda kaldım. Benim üçlü endişeyle bana bakıyordu. Sorun olmadığını belirtmek için gülümsedim.
"Sorun yok sadece çok fazla yedim." Diğerleri iyi olduğumu anlayıp rahatlarken az önce duyduğum hitap aklıma gelince sırıttım.
Yeni sevgi sözcüğü kilidi açılmıştı; Besili Danam.
Genel olarak benim hobilerim, üniversite hayatım ve bizimkiler ile olan ilişkimizin konuşulduğu yemek faslı sonunda bitmiş, sohbete salonda devam etmek için mutfaktan çıkmıştık.
"Emir, aşkım biraz yürüyüş mü yapsak?" Karnım o kadar ağrıyordu ki, su bile içemeyecek gibi hissediyordum kendimi. Emir anlayışla alnıma bir öpücük bırakıp mutfakta olan annesinin yanına adımladı. Ben de salonun girişinde beni bekleyen iki sevgilimin yanına gittim.
"Bi'tanem iyi misin sen?" Yusuf beni kolunun altına çekip yabaklarımı avuç içine aldı. Yağız da elinin tersi ile boynuma dokunup tahminimce ateşimin olup olmadığını kontrol etti.
"Ateşin falan yok ama istersen miden için ilaç verebilirim." Şaşkınca Yusuf'a baktım.
"Yanında mide ilacı mı var?" Yağız ile birlikte gülüp birbirlerine kısa bir bakış attılar.
"Arabada küçğk bir ilk yardım çantası var, tabii içine biz de birkaç şey ekledik." Yağız'ın söyledikleri ile gözlerimi kıstım. Onların küçük anlayışı biraz farklıydı.
"Küçük?" dedim emin olmak için. İkis, de gülüp gözlerini kaçırınca ben de tebessüm ettim. Arkamdan belime sarılan bir kol ve kafamın üzerinde bir çene hissedince sırtımı Emir'e daha çok yasladım.
"Hadi bebeğim, yarım saatlik bir yürüyüş hepimize iyi gelir."
*****
Yusuf'un boynuma sardığı atkıyı biraz bollaştırıp aşağı çektim. Hasta olmamı istemediklerini söyleyip bir atkı takmışlardı boynuma dışarı çıkarken.
Mart ayına giriş yaptığımız için artık eskisi kadar soğuk değildi ama yine de hasta olacağımı düşünüyorlardı. Bir nevi haklılardı.
"Bak küçükken sürekli şu parkta oyun oynardım. Kaydırakları, salıncakları az eskitmedik. Hemen yanında da boş bir alan vardı futbol oynadığımız ama artık yok, yerine bina yapmışlar." Emir'in işaret ettiği, bize yaklaşık 15 metre uzak parka baktım.
Saat ve soğukluk nedeniyle boş olan park sabah yağan yağmur sebebiyle nemli görünüyordu.
"Hadi beni sallayın." Havanın soğukluğuna ve oturduğum salıncağın ıslaklığına bakmadan oturdum oraya. Küçük çocuklar için tasarlanmış salıncağa sığdığım için sevinçle karşımdan gelen üçlüye bakıp güldüm.
"Hadi ama, çabuk olun. Bahar annemleri daha fazla bekletmeyelim." Evden çıkarken anne demem konusunda ısrar etmiş, ben de seve seve kabul etmiştim.
"Bebeksin işte." Arkama geçen Yusuf beni yavaş yavaş sallamaya başlarken kollarımı iki yana açıp gülerek beni çeken ikiliye poz verdim.
Salıncak git gide hızlanırken fazla yukarı çıkması ile tam tur atacağım düşüncesi aklıma düşerek beni korkutsa da böyle bir şeyin olmayacağını bilmek içimi rahatlatıyordu.
Ne zaman salıncağa binsem salıncağı tam tur döneceğini düşünen tek kişi ben olamazdım.
15 dakika boyunca ara ara sallanmış, biraz kaymış, sırayla diğerleri ile tahtrevalliye binmiştik. Tabii benim ağırlığım onları kaldırmaya yetmediği için hep yukarıda olan bendim ama yine de eğlenceliydi.
Geceyi eve dönüp bol bol sohbet ederek kapatmış, annesinden Emir'in küçüklük anılarını dinleyerek eskiyi anmıştık.
Sertap teyzenin 'hayatımı yiyip bitiren bir erkek olmadığı için bu kadar genç ve mutluyum' öğütlerini gülerek dinlemiş, Bahar anneden birkaç gizli yemek tarifi almıştım.
Oldukça eğlenceli ve güzel geçen bir günün ardından her akşam olduğu gibi mutlu bir şekilde girmiştim sevgililerimle yatağa.
Bugünün kazandırdıkları aklımda bir bir dönerken gülümseyerek daldım uykuya.
Artık şeker bir kaynanaya, baldan tatlı bir teyzeye ve yeni sevgi sözcüklerine sahiptim. Besili danalarım...
Bölümü yazmam sebepsizce uzun sürdü. Sürekli girdim çıktım sayfaya.
Bölüm nasıldı? Kitap hakkında ne düşünüyorsunuz?
Düşüncelerinizi belirtip 🌟 a basmayı unutmayın bebeklerim.
Sonra görüşürüz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zengin Mahalleli [BxBxBxb]
RomansaÜniversitesi için mahalleye yeni taşınan zengin bir genç ve mahallede hatrı sayılır saygınlığı olan 3 arkadaş... ~Hikaye grup ilişkisi içerecektir. ~+18 sahneler olacaktır. ~Eşcinsel ilişkileri konu almaktadır. 20/04/2024 -> bxbxb 1.sırada 29/04/202...