44.Bölüm Su Tasarrufu

1.5K 186 39
                                    

Bu bölümde bir önceki bölümü Umut'un ağzından okuyacağız. Umarım beğenirsiniz.

Satır arası yorumlarınızı ve bölümü oylamayı unutmayın aşklarım.

İyi okumalar.

UMUT'TAN

"Hayır baba, gerçekten iyiyim. Hem benim olduğum katta bile değildi ki yangın. En üst kattaydı." Kafam Emir'in bacağında, koltukta rahat bir şekilde bacaklarımı uzatmış uzanıyordum.

Apartman sahibi babam olduğu için çıkan yangından hemen sonra ona haber verilmişti ve haberi alır almaz beni aramıştı. Buraya gelmek istiyordu ama zaten kutlama hazırlıkları ile meşgulken boşuna buraya kadar gelip yorulmasını istememiştim. Şimdi de onu iyi olduğuma ikna etmeye çalışıyordum.

"Tamam, anladım iyisin. Başka kimseye bir şey olmadı değil mi?"

"Olmadı baba, sadece yangın çıkan odada az bir maddi hasar oluşmuş. Onun dışında başka bir şey yok." Babamın görmediğinin bilincinde olarak muzipçe sırıttım. "Ama illa 'ben damatlarımı göreceğim, onların sesini duyup iyi olduklarından emin olacağım' dersen, telefonu onlara verebilirim."

Emir'in saçımı okşayan eli duraksayınca kafamı yukarıya kaldırmadan alttan alttan ona baktım. Kafasını iki yana sallayıp güldü ve bana göz kırpıp saçlarımı okşamaya devam etti. Belki de bilinçsizce yaptığı ufak hareket kalbimin hızını arttırırken, babamın sesine odaklanmaya çalıştım.

"Şunu hatırlatıp durmayın dedikçe annenle birlikte gözüme gözüme sokuyorsunuz. Hayır yani, 10 yıl sonra aşık olsan ne olurdu sanki?" Elim ağrıdığı için telefonu hoparlöre alarak karnımın üzerine koydum.

"Baba, sen benim yaşımdayken annemle nikah masasına oturmak için gün sayıyordun." Ağzının içinde birkaç şey homurdandı ama ne dediğini anlamadım.

"Her neyse," sesi biraz daha alçalmıştı "damat adayları nasıllar?" Söylediği şeyle gür bir kahkaha patlatınca salondaki üçlü de gülmeye başladı. Merak etmediğini söylüyordu ama sesi oldukça endişeliydi.

"Onlara sor babacım, nasıllarmış?"

"Tek oğlumu elimden aldıktan sonra tabii ki iyi olacaklar. Onlar iyi olmasın da ben mi iyi olayım, hıh." 3 yaşındaki çocuk gibi homurdanıp konuyu değiştirme çabaları içerisine girmişti.

"Ha sen halinden memnun değilsin yani, öyle mi beyefendi?" Annemin sesini duyunca dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Onu mu dedim Peri'm ben? Ben tabii ki halimden memnunum ama senin bana verdiğin değerlimi aldılar. Onlara hemen kollarımı mı açayım?" Babamın kedi gibi çıkan sesine hepimiz gülünce karşı tarafta kısa bir sessizlik oluştu.

"Telefonu kapatmadın mı?" Annem fısıldıyordu ama duyabiliyorduk.

"Yok, kapatmamışım." Babam da sessizce cevap verince olaya el attım.

"Baba sizi hâlâ duyabiliyoruz. Saat de geç oldu, sonra görüşürüz."

"Görüşürüz oğlum."

"Görüşürüz oğluşum." Telefonun kapandığına dair ses gelince gözlerimi kapattım.

Saçlarımda dolanan el, önce kaşlarıma, sonra kirpiklerime, daha sonra ise gözlerime temas etti. Yavaşça aşağılara doğru inerek burnumun ucuna hafifçe dokundu ve son durağı dudağım oldu.

Beklemediği bir hareket yapıp dudaklarımın üzerindeki parmağın ucunu acıtmadan ısırdım. Gözlerimi açıp yüzünü bana yakınlaştıran Emir'e bakarak parmağı ağzımdayken güldüm.

Zengin Mahalleli [BxBxBxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin