Altı

735 54 126
                                    

Son zamanlarda yaşadığım saçma ve tatsız olayların ardından Saraçoğlu sezonunu açabilmiştim. Sadece sezonun ilk maçına gelebilmiştim bu sene ve sürekli bir şeyler engel olmuştu. Bugünse ne olursa olsun geleceğim diyip tüm işlerimi ertelemiştim burada olmak için.

Yıllardır bozulmayan geleneğimiz maça Amra ile gelmekti, yine yanımdaydı. Bize eşlik eden diğer kişi ise Dani'ydi. Her ne kadar babası artık oynamadığı için biraz tripli olsa da yine de çubuklusunu giyip gelmişti. Ama bu sefer arkasında Dzeko değil Tadic yazıyordu. Dusan sırf inadına Dani'ye yeni forma getirmişti. Edin antrenmanlarda Dusan'ı sinir etmesine karşı bir hamleydi. Dani'yi "Zaten baban artık oynamıyor." diye ikna etmişti bir de. Dani zaten Dusan'ı çok seviyorken ona da bahane olmuştu bir anlamda.

Amra ve ben ikisi arasındaki tartışmalara dahil olmayı çok uzun süre önce bırakmıştık. Ben sadece Dusan'a boş vermesini söylüyordum, Amra ise onu bile yapmıyordu. Onlar her atışmaya başladığında göz devirip uzaklaşıyordu yanlarından. Bu kavgaları için çok yaşlı olduğunu söylemişti bir kez.

"Forma yakışmış Dani." dedim.

"Babam onun formasını giymediğim için küstü galiba."

"Babana bir şey olmaz ama Dusan çok mutlu oldu giydiğin için."

"Umarım bugün gol atar."

"Ben geldim, atar." Dusan bu sezona pek iyi bir başlangıç yapamamıştı skor katkısı olarak. Yeni alınan sol kanat da beklentileri karşılayamayınca Dusan yine yüzde yüzüyle oynamak durumunda kalmıştı. Oynamaktan hiçbir zaman şikayetçi olmamıştı Dusan ama eskisi gibi olamamanın sinirini bozduğunu fark ediyordum.

Her maç sonrası onu motive etmem gerekiyordu ve bu bizim için beklenmedikti biraz. Genelde motivasyona ihtiyacı olan ben olurdum çünkü. Bu sıralar ise her maçtan geldiğinde göğsüme yatıp söyleniyordu. Bana da saçlarını okşayıp sezona daha yeni yeni başladığımızı, iniş ve çıkışların olabileceğini, onun yeteneğininse bunların üstesinden geleceğini söylüyordum.

Onu etkileyen son zamanlarda yaşadığımız tatsız hadiseler de olabilirdi pek tabii. Hırsızlık muhabbetinden beri biraz diken üstündeydik. Dusan bana karşı ekstra korumacı bir hâle bürünmüştü. Ama onu takip eden garip bir olayın olmaması beni de onu da rahatlatmıştı. Artık mentalinin daha iyi bir durumda olduğunu düşünüyordum. Ben de maça geldiğime göre... Gol atardı belki.

"Babam da annemin geldiği maçlarda gol atardı."

"O zaman Dusan da kesin atar."

"Kesin." Kolumu Dani'nin omzuna attığımda sarıldı bana.

Maç için sahaya çıkıp İstiklal Marşı için sıraya geçtiler. Bu sırada biz de ayaklandık. İstiklal Marşı başladığında bir şey fark ettim.

Dusan İstiklal Marşı'na eşlik ediyordu.

Dusan'ın milliyetçi bir insan olduğu herkesçe bilinen bir gerçekti. İnsanların anlamadığı şey ise milliyetçilik ve ırkçılığın aynı şey olmadığıydı. Dusan ırkçı biri olsa Türkiye'de oynamaz, dilimizi öğrenmez, ayrıca bana aşık olup benimle evlenmezdi. Dusan yaşadığı ülke olan Türkiye'ye ve Türklere sonsuz saygı duyuyordu. Aynı benim onun ülkesine saygı duyduğum gibi.

Dusan'la tanıştığımdan berı Sırp milli takım maçlarının hepsini izlemiştim. Müsait olduğum zaman olan maçlara da gidiyordum. Petar ve Tara'nın da yardımıyla Sırp milli marşını kötü telaffuzla söyleyebilir hâle gelmiştim. Dusan da buna karşı jest olarak İstiklal Marşı'nı ezberlemeye çalışıyordu son zamanlarda. Demek ki tamamen ezberlemişti artık.

Enchanted / Dusan TadicHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin