Çocuklar geldiğinden beri Dusan onların evde sıkılmaması için her şeyi yapıyordu. Bu seneki yaz tatili diğerlerinden farklı geçiyordu. Doğuma günler kaldığından İstanbul'dan hareket edememiştik. Dusan ise yaz tatillerini biraz daha güzelleştirmek için onlara her gün yapacak bir aktivite buluyordu. Ben ise bu aktivitelerin çoğuna katılamıyordum. Çünkü bir kez katılmayı denemiştim ve sonraki iki günü bel ağrısıyla geçirmiştim.
Benim bu uzaklaşmamı fark etmezler sanıyordum ama fark etmişlerdi. Bazen benim de gelmem için inat ediyorlar, gelmezsem de küsüyorlardı. Karnımda dört kiloluk bir yükle yürümenin ne kadar yorucu olduğunu anlatamıyordum bir türlü. Bu yüzden bu gece Tara ve Sofija ile kızlar gecesi yapmayı kabul etmiştim.
Şu an ben Tara'nın yatağında uzanıyordum, o da hemen yanımda saçlarımla uğraşırken bir yandan bugün yaptıklarını anlatıyordu. Sofija da yanağını baskı uygulamadan karnımın üstüne koymuş bir yandan da karnımı okşuyordu.
Tara ve Sofija'yı gerçekten çok seviyordum. Onlarla vakit geçirmek bana duygusal açıdan gerçekten iyi geliyordu. Hayatımda oldukları için çok şanslıydım. Dusan'a ve onlara neler borçlu olduğumu hiçbiri bilmiyordu.
"Aa! Tekme attı." dedi Sofija heyecanla. Tara da hemen doğrulup elini karnıma koymuştu. İkisi de hayretle suratıma bakarken güldüm.
"Gerçekten hareket mi ediyor?"
"Evet. Karnımın içinde de hareket ediyor."
"Canın acımıyor mu?"
"Hayır. Sadece gıdıklanıyorum biraz." Tara tekrardan bakışlarını karnıma çevirdi.
"Artık gel küçük bebek. Sana aldığımız şeyleri görmelisin." Tara'ya gülerken gelen sancıyla yüzümü buruşturdum. Doğum yaklaşırken sancıların artması normaldi. Ama Tara daha önce buna şahit olmadığından endişeyle yüzüme baktı.
"Ne oldu?"
"Sorun değil. Sancı geldi sadece."
"Bebek mi geliyor?"
"O kadar da değil Tara." Kolumdan destek alarak doğruldum. "Lavaboya gideyim ben, sonra hemen gelirim." Yataktan kalkıp tuvalete doğru yürürken birdenbire hiç beklemediğim bir şey oldu.
Bacaklarımın arasından akan sıvıyla olduğum yerde kaldım.
"Ay." dedi Sofija. "Sevil altına kaçırdı." Dudaklarımı ısırdım. Tara'nın dualarının bu kadar hızlı sonuç aldığına inanamıyordum.
"Altıma kaçırmadım ama az önce istediğiniz şey oluyor sanırım." Derin bir nefes aldım. Kalbim hızlı hızlı atarken aşağı indim.
Doğumla ilgili olabilecek tüm hazırlıkları yapmıştık. Doktorum bana her türlü bilgiyi vermişti. Ama yine de gergindim işte. Hayatımda ilk kez olacak bir şeydi ve bunu yaşamadan öğrenmenin hiçbir yolu yoktu. Farklı bir durumda olmanın paniği vardı üzerimde.
Mutfaktan çıkan Dusan'ı bileğinden tutarak durdurdum. Ellerimin titremesini fark etmiş olmalıydı ki elimi tuttu.
"Dusan, sana bir şey söyleyeceğim ama hiç panik olmaman gerekiyor çünkü ben şu an çok panik oldum." Dusan endişeli gözlerle baktı bana. Panik olma demem pek etkili olmamış gibiydi.
"İyi misin hayatım? Ne oldu? Ellerin titriyor."
"Az önce suyum geldi." Dusan rahatlamış bir nefes verdi ve alnımı öptü.
"Emin misin?" Kafamı salladım.
"Az önce oldu." dedim bacağımı gösterirken. Giydiğim açık gri eşofman da fazlasıyla belli ediyordu her şeyi.