Sabah beni uyandıran karnımda hissettiğim ufak dokunuşlardı. Elimi karnıma attığımda Dusan'ın elini hissettim. Elini tişörtümün içine sokmuş karnımın üzerinde parmaklarını dolaştırıyordu.
Gülümsedim bu yaptığına. Dusan gerçekten de heyecanlıydı yeniden baba olacağı için.
"Günaydın sevgilim." Elini tuttuğum için uyandığımı anlamış olmalıydı. Boynumu öperken konuştu. "Uykunu aldın mı?"
"Hıhım." Mırıldandım ve ona döndüm. "Çok iyi uyudum." Uzun süre sonra Dusan'la birlikte uyumak ve birlikte uyanmak çok iyi gelmişti. Elimi çenesinde gezdirdim. "Seni özlemişim." Gülümseyerek daha da sarıldı bana.
"Bir de bana sor." Dudağımı öptü. "Bu ev sen içinde olmayınca çok anlamsızlaşıyor."
"Kamplarda nasıl hissettiğimi anladın mı?" Kafasını salladı.
"Neyse ki futbolu bırakıyorum, uzun ve sıkıcı kamplardan kurtulacaksın artık." Dusan, Edin'in jübilesinden beri bu sene futbolu bırakacağını söylüyordu. Çocuk konusunu konuştuğumuz andan beri bu cümleyi daha çok zikreder olmuştu. Ama sonrasında ne yapacağı tam anlamıyla muammaydı.
"Sonra ne yapacaksın?"
"Bilmem. Şu an sadece bebeğimize iyi babalık yapmak istiyorum." Yanaklarını kavradım.
"O konuda hiç şüphem yok biliyor musun?" Öptüm yanağından uzunca. "Acıktım ben, hadi kahvaltı yapalım."
"Acıktın mı?" dedi heyecan ve şaşkınlık karışımı bir sesle. İki haftadır sabah bulantısından hiçbir şey yiyemiyorken bugün açlıktan midemin kazınması beni de şaşırtmıştı doğrusu.
Ne büyüsü yaptın bana ya? Yanıma gelir gelmez iştahımı açmıştı hemen.
"Evet."
"Canının istediği bir şey var mı?"
"Bilmiyorum. Açım işte." Bu dediğimden sonra Dusan hızlıca hazırlanıp serpme kahvaltıya götürmüştü beni. Sorun şuydu ki önümüzdeki şeyler en az beş kişilikti ve Dusan beni zorla yedirmeye devam ediyordu.
"Aşkım kusacağım ama." dedim sızlanarak. Kafasını sağa sola salladı.
"Daha hiçbir şey yemedin." Bebeğin iki yıllık rızkını yemiştim, hâlâ yemedin diyordu.
"Doydum."
"Doymuş olamazsın. Bu peynirden de ye biraz." Çatalını peynire batırdı ve ağzıma uzattı.
"Çok şiştim." dedim geri çekilirken. Gözlerime baktı.
"Bebeğimiz için ye bari." Dusan beni hangi durumda nasıl ikna edeceğini çok iyi biliyordu.
"Çok kötüsün." Peyniri yine uzattığında bu sefer yemiştim. "Daha çok yiyemem. Gerçekten şiştim, kusarım bak buraya." Bu maalesef ki bir tehdit değildi, çünkü yediklerim ağzıma doğru geliyor gibi hissetmeye başlamıştım.
"Zayıflamışsın gittiğinden beri, yanakların incelmiş. O yüzden diyorum."
"Normal bir kilodayım. İnternetten baktım, zayıf sayılmam. Sadece midem çok bulandığından yemek yiyemiyordum artık daha iyiyim."
"Peki öyle olsun." Şakağımı öptü ve kolunu omzuma atıp beni kendine çekti. "En kısa sürede yeniden doktora gidelim."
"Daha yeni gittim Sırbistan'da."
"Olsun. Düzenli ve güvenilir bir doktora gidelim bundan sonra. İkinizin de hiçbir sorun yaşamasını istemiyorum. İyi bir doktor da bulmamız gerekiyor."