Elideki sigara sönmeye yüz tutmuşken dumanın havada dağılışını izledi Alex.Yaklaşık 3 ay olmuştu eve gitmeyeli.Özlemişti onları. En çok da kardeşi Martin'i.
Askerlik zor işti. Hele böyle genç yaşta savaş pilotu olmak daha da zordu.Fakat o bir askerdi.Zor hava şartlarına , açlığa , üzerinde kilolarca yük taşımaya alışkındı.
Çok küçük yaşta evinden, annesinden ayırmışlardı onu.Her çocuk buna mahkumdu.Ancak o yaşıtlarına oranla daha zekiydi.Girdiği testlerde hep birici sırada yer almıştı.Eğitimi çok özeldi.Çünkü KOVAN'da asker olabilmek için yetiştiriliyordu.Daha 14 yaşına gelmeden askeri eğitimini tamamlamıştı.KOVAN'a giren en genç askerdi.Böyle büyük bir başarıya ulaşırken ailesi yoktu yanında .Eğitimi bitene kadar onlarla görüşmesine izin verilmemişti. Mesleğinde duygusallığa yer yoktu.Bunu biliyordu. KOVAN'a gittiğinde her ay mektup yazmıştı.Onlara ulaşamayacağını biliyordu.Zaten bir kez bile cevap gelmemişti. Sonra bundan vazgeçti Alex.Onları düşünmekten de vazgeçti.Iyice kabuğuna çekildi.
16'sına geldiğinde artık tam donanımlı bir savaş pilotuydu.Zamanında meydana gelen savaşların hepsi-ki bunların çoğu su savaşlarıydı-havadan yapılıyordu. Kara ordusu sistemi öleli yüzyıllar olmuştu.
Gençti.Güçlü ve oldukça hırslıydı.Buna olağanüstü zekası da eklenince kısa sürede başarıya ulaşmıştı.17 yaşına girdiğinde KOVAN'da en yüksek rütbeli asker olmuştu.
Genç , yaşlı her asker ona saygı duyardı.Alex KOVAN'da pek sevilmediğini bilirdi.Başarılı , zeki olanlar hiçbir zaman sevilmezdi KOVAN'da.Hele ki bu başarı çok genç yaşta gelmişse eğer hiç sevilmezdi.
Bu durum Alex'in umrunda değildi elbette .En son arkadaş edinmeye çalışmaktan 6 yaşında vazgeçmişti.Zeki olması bir lanet gibi onu herkesten uzak tutmuştu.Oysa kardeşi Martin'e ne çok özenirdi.Martin ondan iki yaş küçüktü.Onunla her yönden zıtlardı.Martin abisi Alex'in aksine çok zayıf ve çelimsiz bir çocuktu.Kas hastalığı yüzünden yürüyemiyordu.Zeka olarak da onun tam tersi çok düşük bir zekaya sahipti.Ama hep onu kıskanırdı Alex.Çünkü bilirdi ki Martin kaç yaşına gelirse gelsin annesinin bakımına muhtaç küçük bir çocuk olarak kalacaktı.
Bu durum bulunduğu zamanın şartlarına göre bu bir kayıptı.Dünyaya bir çocuk getirmek oldukça zor bir hale gelmişti.Çoğu deneme düşükle sonuçlanıyordu.Gözlerini dünyaya yeni açmış bir bebek çok kıymetlidi.
En son ne zaman bir bebek gördüm?? diye düşündü Alex.Hafızasına takılan anı ile yüzünü buruşturdu.En son gördüğü bebek çöp yığınları arasında ölüme terkedilmişti.Bebek büyük bir ihtimalle hastaydı.Yaşama şansı bile verilmeden sokağa atılmıştı.Bebeğin acı bir şekilde ağladığını hatırladığında öfkeyle kasıldı çenesi , gözü seğirmeye başladı.Bu bebek ne zaman gelse aklına böyle üzülürdü Alex. Kardeşi gelirdi aklına.
H virüsü bir canavar gibi insanların canını alırken insanları bu korkunç hastalıktan kurtarma , tedavi etme adına ne bir hastane kalmıştı ne de bu yönde bir çaba . HES hastalığına tutulduysan çaresizce ölümü beklerdin.
İnsanlığın geldiği yüce noktaya bakın! Diye düşündü Alex.
Biri mi öldü üzülme çok sayıda klonlanmış insan var .Elimizdeki sınırlı imkanları bu korkunç hastalığı yenmek için yeterince tükettik başarılı olamadık.Onları kaderine terk etmek en mantıklı olanı. Yönetimin başındakilerinin politikası buydu işte. Insanın artık bir kıymeti kalmamıştı. Alex bu durumdan oldukça rahatsızlık duysa da kenarda durup izlemekten başka bir çözüm yolu bulamıyordu şimdilik. "Zaman , biraz daha zaman "diye mıldandı.Birgün herşey değişecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAPAY DÜNYA(TAMAMLANDI)
Ciencia FicciónSİYAH'lar ve AVCI'lar arasında süren amansız bir savaş... Bir Proje ürün olduğunun farkında olmayan KOVAN... Yeni Dünya ve acımasız insanları... Yapay Dünya ve ölümcül bir virüs... Bütün bu kargaşanın arasında geçmişini hatırlamaya çalışan cesur Ale...