Takmaktan asla vaz geçemediğim altın renkli kol saatime baktığımda saatin 18.30 civarında olduğunu gördüm. Sabah 8.00'de yine her hafta yaptığım gibi staja gelmiştim.
Bana kalsa babamın tanıdıklarının birinin yanına, sanayiye gider çalışırdım ama okuldaki bölüm hocaları bizi kendi seçtikleri işletmelere göndermeye zorluyorlardı. Onların istediği yerde staj görmekten başka bir seçeneğimiz yoktu.
Staj yaptığım sanayi bizim mahalleden çok uzaktı. Motorla bile yarım saat süren bir yolla geliyordum anasını satayım.
Normalde buraya Ahmet'le beraber gidip gelirdim. Kardeşim gibi gördüğüm arkadaşlarımdan biriydi ve zaten evlerimiz dip dibeydi. Bugünse hastalandığı için staja gelememişti.
Bu onun için kötü olmuştu. Stajın puanlarımıza çok etkisi vardı ve bir çoğumuz okuldaki derslerdense staja önem veriyorduk.
Aynı sınıftan iki kişinin aynı sanayide staj yapması ise çok nadir görülen bir durumdu ve bu Ahmet'le benim başıma gelmişti. Cahit ya da Muhsin gibi çok kafa şişiren bir eleman olmadığı için bu durumdan çok da şikayetçi sayılmazdım.
"Ali abi, çıkıyo'm ben var mı bir diyeceğin?"
Oturduğu sandalyede son model telefonundan Facebook'a giren adama sorduğumda kafasını kaldırıp bana baktı.
"Yok yeğenim. Eline koluna emeğine sağlık paşam." dediğinde elimle göğsümü pat patladım. "Eyvallah abim, Allah'a emanetsin."
Arkamı dönüp merdivenlerden indim. Sanayi sitesinde biraz yürüdükten sonra otoparka girdim. Kısa süreliğine etrafa bakındıktan sonra motorumu gördüm. Diğer arabaların yanında resmen parlıyordu.
Telefonum titrediğinde cebimden çıkardım avcumun içiyle tuttum. Gözlerimi kısarak ekrana baktım. Direkt telefonu açıp kulağıma götürdüm.
"Efendim bebeğim?"
Telefondan gelen kıkırdama sesleri benim de sırıtmama neden olurken motora yaslandım ve bir elimi de oturduğum yere koydum.
"Aşkıım." Duymaya alışık olduğum kelimeyi sonunu uzatarak söylemişti. Sesi bana on saat çalışmanın ardından ilaç gibi gelmişti.
"Söyle yavrum." Sesim sert çıksa da boş otoparkta şu an gülerek telefonu kulağımda tutuyordum.
"O gördüğümüz kafeye yarın gitmesek... ne olur? Bir şey olmaz bence, değil mi?"
Gülümsemem istemsizce solarken derin bir nefes aldım. Motora yasladığım elimi alıp sakallarımı kaşıdım.
"Aşkım?"
Biraz fazla düşünmüş olacağımki telefondan gelen sesle gözlerimi kırpıştırıp boğazımı temizlemek için hafifçe öksürdüm.
"Tamam, nasıl istiyorsan." Sakin bir şekilde konuşmuştum. Ne yaparsa yapsın bu kıza sinirlenemiyordum.
"Oh iyi bari... Kızacaksın diye korkuyordum."
Derin bir nefes alıp gülümsemeye çalıştım. "Yok bebeğim kızmam sana."
Bunu dediğim anda küçük bir kıkırdama sesi duydum. "Tamam aşkım kapatmam lazım. Kızlarlayım. Öpüyorum seni."
"Ben de seni."
Telefon anında kapanınca ekrana öylece bakıyordum. Cebime koyduktan sonra oturduğum yerde yere doğru bakmaya başladım. Aklım düşüncelerle doluydu.
Birine çok değer vermekte böyle boktan bir şeydi sanırım. Ortada bir şey yokken en ufak ters hareketinde moralin sikiliyordu.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI
RomanceGüzel Sanatlar lisesine giden Atlas ve Meslek lisesine giden Emir. - BxB içerikli bir kurgudur. -