43 - Cevap

1.3K 169 17
                                    

Sınav stresini atlatmış biri olarak sınavdan sonraki ilk Pazartesi gününü evde kalarak değerlendirecektim. Hazır teyzem de işteyken eve Emir'i çağırmalıydım.

Ona ıslak kek yapmak için dolapta yeterli malzeme olup olmadığına baktım. Her şey yeterliydi.

Aslında dün hem beni sınav çıkışı aramadığı için hem de iki saat sonra mesajıma yanıt verdiği için ona trip atmam gerekiyordu ama insan kıyamıyordu.

Kendimi rahat bir şekilde yatağıma atarken elimdeki telefondan rehberime girdim. Onu aradım ve telefonun hoparlörünü açtım.

Üçüncü çalıştan sonra telefonu açtı ve direkt "Efendim?" dedi. Sesi rahat geliyordu, büyük ihtimalle evdeydi yine.

"N'aber?" dedim umursamaz bir şekilde.

"İyi valla uzanmışım telefona bakıyo'dum." Dedi hızlıca. "Sen?"

"İyi ben de. Hadi çık gel."

"Ha?" Diye şaşkınlığını belli etti borazan sesiyle.

"Gel biraz vakit geçirelim yaa." Derken telefonu yastığa koyup kulağımı telefona denk gelecek şekilde hizalandırarak kafamı yastığa gömdüm. Şu an bu enerjimi yükseltecek tek şey Emir'di.

"Ne zaman?" Derken arkadan yataktan kalktığını belli eden gıcırdama sesleri geldi.

"Şimdi."

"Tamam çıkarım beş dak'kaya, bir şey istiyo'n mu?"

"Yok. Çabuk gel."

"Tamam."

Görüşürüz demeden direkt telefonu kapattım. Yanı başımda olursa daha rahat trip atabilirdim ona.

O gelmeden evi bir düzenlesem iyi olurdu. Gerçi çok dağınık değildi. Sadece yastıkları yerine koymam yetmişti. Ki zaten yakın zamanda onunla beraber yaşamaya başlayacaktım, dağınıklığıma alışması gerekiyordu.

Yaklaşık on dakika boyunca Emir yoldayken ben de telefondan videolar izlemiştim zamanın geçmesi için. Hayvan herif binanın kapısını o kadar sert kapatıyordu ki kapının çarpma sesinden onun geldiğini anlayabiliyordum.

Kapı deliğinden o gelene kadar baktım ve onun merdivenleri çıkıp kapıya ulaşmasını izledim. Zile bastığında delikten onu izlediğimi anlamaması için biraz bekledim ve kapıyı açtım.

"Hoş geldin." Diyip boynuna atıldım içeri geçmesini beklemeyerek. Özlemiştim piçi.

"Hoş bulduk." Dedi ve elini belime atıp bana sarılı bir şekilde adımlarını içeri attı.

Kapıyı kapatırken yanağımdan öpüp sonra içeri geçti. Altında bir şort üstünde de beyaz bir tişört vardı. Benim altımda da onunkinden kısa bir şort ve üstümde kolsuz tişört vardı.

"N'apıyon bakalım Atlas Bey?"

Yanına doğru ilerledim ve koltukta hemen yanına yerleştirdim. "İyiyim, sen?"

Avcuyla çenesini kavrayıp başını yana eğdi ve bana uykulu gözlerle baktı. "Şimdi iyiyim ben de."

O gün onunla aramızda geçen şeyden sonra aynı şeyi bir daha yapmamıştık. Ama şu an tekrar yapmak istesem de bu konularda utangaçtım.

"Bir şey içer misin?" Diyerek dünyanın en klişe sorusunu sormuştum.

"Bir çay koyarsan içerim gülüm."

Ben ayağa kalkarken ardımdan o da ayağa kalkmıştı. Kısık sesle "Bir tuvalete gireyim." Dediğini duymuştum.

Sarı saplı kırmızı çaydanlığı ocağa yerleştirip altını açtım. Bir kaç dakika boyunca ellerim tezgahta çaydanlıkla bakıştım.

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin