Etrafa baktığımda gittikçe daha çok tanıdık gelmeye başlayan yol nefes alış verişlerimi hızlandırmaya başlamıştı.
Mezarlığın girişine geldiğimizde Emir motorunu güvenlik kulübesinin önünde durdurdu. Bu sırada ona sardığım kollarımı da ondan çekmiştim.
İkimiz de aynı anda motordan indiğimizde kaskını çıkartıp derin bir nefes aldı. Ben de onun hareketlerini tekrarlayarak kaskımı çıkarmıştım.
Göz göze gelmiştik. "Nasıldı?" Gülümseyerek motoru göstermişti.
Zoraki bir şekilde gülümsedim ve yutkundum. "Güzel."
"Korkmadın değil mi?" Kaşlarını havalandırarak sormuştu. Cıkladım.
Kulübeye doğru adımlarını attı ve bu sırada kulübeden yaşlı bir güvenlik görevlisi çıktı.
"Selamün aleyküm dayı." Sert ve kaba bir şekilde konuştuğunda karşısındaki tipik göbekli yaşlı amca elini göğsüne götürüp pat patladı. "Aleyküm selam yeğenim."
Eliyle motoru işaret ederken göz göze gelmiştik. "Motor burda kalsa bir şey olmaz değil mi amca?"
Yaşlı adam gözlerini benimkilerle buluşturdu. Ardından Emir'e baktı. "Yok oğlum ben mukayyet olurum."
"Eyvallah." Emir adamla konuşması bitince yanıma geldi. Bir şey konuşmadan birlikte yürümeye başladık.
Mezarlık dağ başı gibi bir yerdeydi ve hava normalden daha çok esiyordu. Yolu bildiğim için girişteki yokuştan yukarı doğru yürümeye başlamıştım. Emir de beni takip ediyordu.
"Yolu biliyo'n dimi?" Başını eğip kısık sesle kulağıma söylediği şeye karşı kafamı salladım. "Hemen şurda sağda. Az kaldı."
Hafif bir şekilde öksürdü ve yürümeye devam etti.
"Teyzene haber verdin mi?"
"Hayır." diyerek kafamı salladım.
"Ara haber ver kadına." Bir kaç saniye düşündüm ve aramam gerektiğine karar verdim. Bu sırada Emir'in telefonu duyup duyabileceğim en iğrenç Almanca rap şarkısıyla birlikte çalmaya başlamıştı. Gözlerimi çevirdiğimde "Cahit" isminde birinin onu aradığını görmüştüm.
Adımlarımızı durdurmuştuk. "Bekle şunu bir açayım." demiş ve bir kaç adım uzaklaşmıştı benden.
Ben de fırsatım varken elime telefonumu elime aldım ve teyzemi aradım.
Ona kiminle nerede olduğumu açıkladığımda şaşırmıştı. Arkadan makine sesleri geliyorken konuştu. "Aa. Ne alaka be? Geçenlerde ben bunla anlaşamıyorum eve gideyim diyordun."
Derin bir nefes aldım. O gün aklımdan tekrar geçti. Emir hastayken teyzemin alakasız bir anda beni de oraya çağırmasıyla gitmek zorunda kalmıştım. Giderken yolda hep neden anne ve babası varken benim teyzem neden onunla ilgileniyor diye söylenmiştim.
Sahiden o gün annesi neredeydi? Babası annesinin çalışmasına izin vermiyor diye biliyordum.
Şu an bunları sorgulamanın sırası değildi tabii ki.
Teyzeme bir kaç şey daha söyleyip vedalaştım ve telefonumu kapattım. Arkamı döndüğümde Emir'in telefonunu kapatıp rastgele adımlarla etrafta dolaştığını gördüm. Yanına doğru bir kaç adım atarken bana döndü.
"Ne diyor?" Kafasını iki yana sallamıştı sorgularken.
"Hiç." Omzumu silktim. Bir kaç saniye bakıştık.
"Benle olduğunu söyledin mi?"
Kafamı salladığımda gülümsedi. "İyi yapmışsın."
Derin bir nefes aldım. "Geldik." dedim ilerideki mezarı işaret ederken. Emir gözlerini kısarak gösterdiğim tarafa baktı. Ardından yutkundu ve bana döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI
RomansaGüzel Sanatlar lisesine giden Atlas ve Meslek lisesine giden Emir. - BxB içerikli bir kurgudur. -