Atlas, alışık olmadığı güneş ışığıyla gözlerini açtı. Penceresi açıktı ve hafif esiyordu. Yaz sabahında bu esinti çok iyi gelmişti ona. Okulun ikinci haftasındaydı ve ilk hafta bazı sebeplerden dolayı okula gidememişti.
Siyah okul formasını giydikten sonra bir düğmesini açık bıraktı ve tüysüz göğsüne baktı. Pantolonunu da giydikten sonra kırmızı okul çantasını sırtına geçirdi ve son bir defa aynadan kendisine bakıp kırmızı saçlarını düzeltti ve odasından çıktı.
Çıkmadan teyzesinin odasının kapısından baktığında uyuduğunu gördü. Daha sonra kırmızı desenli beyaz ayakkabılarını giydikten sonra merdivenlerden aşağıya doğru yöneldi ve dış kapıyı açıp dışarıya çıktı.
Annesiyle yaşarken servisle okula giderdi ve ekstra bir durum olmadıkça otobüs kullanmazdı. Şimdiyse otobüs durağına doğru yürüyordu. Lisenin son yılıydı ve onun hazırlanıyor olduğu bir sınav vardı.
Durağa doğru ilerledi ve olduğu yerde otobüs beklemeye başladı. Durakta onun dışında sadece iki tane yaşlı amca vardı. Saat daha sabah 8.00 olmasına rağmen burada olmalarına anlam veremiyordu.
Sıkıntıyla oflayıp çantasından kulaklığını çıkartıp takacağı sırada, az ilerideki meslek lisesine ilerleyen öğrencilerin bağırışlarını duyuyordu. Mahallede bir tane meslek lisesi vardı ve neredeyse tüm liseliler o liseye giderdi. Dün gördüğü o çocuk da dahil. Kendisi ise üç yıllık bölümünden vazgeçmeyip Güzel Sanatlar Lisesine devam etmişti.
Kırmızı saçlı çocuk, amcaların bakışlarına maruz kalarak durakta bir o yana bir bu yana sıkıntıdan yürürken karşıdan geçen dörtlü arkadaş grubu dikkatini çektimişti. İki gün önce buraya ilk gelişinde onu sokakta sorguya çeken çocuk ve yine yanındaki o üçü. Dürüst olmak gerekirse onun yüzü diğer üçünden daha iyiydi.
Altında kot pantolon, üstündeyse siyah tişörtü vardı. Hafif kirli sakalları ve ifadesiz yüzüyle çok sert görünüyordu. Bir ona bir de kendisine baktı Atlas. Aralarında çok fark vardı. Eğer beni biraz daha tanıyor olsaydı kesinlikle benden uzak dururdu diye düşündü içinden. Arkadaşları arasından en uzun ve en kalıplı olan oydu.
Bir anda sanki hissetmiş gibi kafasını aniden Atlas'a döndüğünde hemen gözlerini başka bir tarafa çevirdi Atlas. Yine ilk gün olduğu gibi yanlışlıkla bakışmışlardı. Sabah sabah uykusuz olduğu için bu durum gencin sinirini daha da bozuyordu. Hayatı boyunca ona bakmasını beklemişti herhalde.
"Emir, sana diyorum aloo!"
Doğu aksanıyla konuşan çocuğun sesiyle yan gözle o tarafa baktığında arkadaşının o çocuğa seslendiğini anlamıştı. Demek iki gündür garip pozisyonlarda göz göze geldiği o gizemli çocuğun adı Emir'di.
Otobüsün gelmesiyle "Şükür." diyerek cebinden kırmızı kaplı otobüs kartını çıkardı. Her zamanki gibi kalabalık olan otobüse kendisini zar zor attığında son durağa kadar bu çileyi çekecek olmak canını sıktı.
-
"Biz neden haftada sekiz saat Toplu Oyunculuk dersi görüyoruz?"
Öykü sıkıntıyla oflayarak sorusunu sorduğu sırada yanındaki çocuk saçlarıyla aynı renk olan çantasına eşyalarını yerleştiriyordu. Arka sırada oturan Gülçin Öykü'nün uzun siyah kıvırcık saçlarını örmeye devam ederken sorusuna yanıt verdi. "Çünkü Tiyatro bölümündesin, salak."
"Mantıklı."
Her zaman yaptıkları gibi alakasız şeyler hakkında sohbet edip duruyorlardı. Koca okulda Atlas'ın tek arkadaşı onlardı. Yıllar önce 9. sınıfın ikinci haftasında yönelimini açıkladığında onu dışlamamışlardı. Cam kenarının en arka dörtlü sırasında oturuyorlardı. Sınıftan herkes çıkmıştı ve onlar çıkabilmek için Gülçin'in ağır bir şekilde çantasını toplamasını bekliyorlardı. Atlas sıkıntıyla ofladı ve Gülçin'e seslendi. "Hızlı olsana Gülçin, okulda tek biz kaldık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI
RomansaGüzel Sanatlar lisesine giden Atlas ve Meslek lisesine giden Emir. - BxB içerikli bir kurgudur. -