"Oğlum piçlik yapmayın len."
Telefonu sağ omzumla kafamın arasına koymuş Ahmet'le konuşuyordum. Maç izlemeye bana geleceklerdi. En azından öyle planlamıştık ama şimdi üçü de götlük yapıp gelmeyeceklerini söylemişlerdi.
"Oğlum ben n'apayım amına koyayım? Cahit bozdu planı. Muhsin de o yok diye gelmiyor." Bir kaç saniye sessiz kalırken ellerimdeki kola şişesiyle çerezi masaya yerleştirdim.
"Aga ben bu kadar şey aldım kim yicek bunları götüme mi sokcam ben amına koyayım?"
"Yersin sen bilader. Hadi bak maç başlıyo on beş dakkaya, kaçırma."
Sıkıntılı bir nefes verip kendimi kanepeye attım. "Siktirin gidin amına koyayım ya... Adam gibi plan yapamıyonuz daha."
"Hadi Allah'a emanet kardeşim."
"Sen de." Sert ve sinirli bir şekilde karşılık verip telefonu kapattım. Sesi kapalı olan televizyona baktım. Bir de önümdeki yiyeceklere.
O kadar maç var diye heyecanlanmış ve hazırlanmıştık. Son dakka planı iptal etmişti pezevenkler.
Ayağa kalkıp perdeyi çektim ve camdan kahveye baktım. Çocuktan yaşlıya bir sürü erkek tüm sandalyeleri doldurmuştu bile. Gitmek için çok geçti.
Zaten normalde Ahmet hep kıraathanede maç izlemeyi sevdiği için oraya giderdik. İlk defa evde izleyelim dedikleri için hazırlık yapmıştım ama satılmıştım amına koyayım.
Aslında şu an gitsem ne yapar eder kendimi adamların içine atardım da uğraşmaya değmezdi. Sanki çok paramız varmış gibi bir de marketten o kadar alış veriş yapmıştık.
Kahveyi izlerken yoldan geçen bir bedende takılı kaldı gözlerim. Sokak lambasının altına girdiğinde kırmızı saçları daha da parlamıştı. Ne işi vardı bunun yine bu saatte dışarda? Onu karanlık olduğunda dışarıda görünce istemsizce sinirleniyordum.
"Şşt."
Duymadı.
Tekrar "Şşt." diye seslendiğimde kafasını kaldırıp önce ters tarafa sonra benim olduğum tarafa baktı. Beni görünce bakışları değişti.
"Nereye len?" Duyması için hafif bağırmıştım. Gerçi ikinci kattaydım zaten.
Penceremin dibine doğru adımlar attı. "Ekmek aldım eve gidiyorum." Yukarı doğru gözlerini kısmış bakıyordu. Eliyle marketin olduğu tarafı göstermişti.
"He." Elindeki ekmeği yeni fark etmiştim. "Tamam sen götür onu..." Kaşlarımla elindeki poşeti işaret ettiğimde önce poşetine sonra da bana baktı. "Sonra çık gel bana." Başımla içeriyi göstermiştim.
Kaşları çatıldı. "Niye?"
Etrafa bakındım. Boş sokakta kimse yoktu. "Maç izleyelim beraber." Büyük bir umutla gözlerine bakıyordum. Pencerenin pervazına yasladım dirseklerimi.
Yüzü asılırken omuzları düştü. "Ben futbol sevmiyorum ki."
Hâlâ göz gözeydik. "Tamam olsun gel yine de. Maksat yanımda ol. Eşlik et bana."
Gülümserken ellerini göğsünde birleştirdi. "N'oldu Cahitler yok mu?"
Yüzüm asıldı. Cıkladım ve kaşlarımı kaldırdım olumsuz anlamda. "Yoklar. Annemle babam da yok korkma gel hadi."
Bakışlarını evine giden sokağa çevirdi ve derin bir nefes aldı. Sonra yine bana döndü.
"Ha istemiyorsan gelme tabi." Zorlamak istemiyordum gelmesi için. "Ben eğlenirsin diye..." Devamını getiremeyip susmuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI
RomantizmGüzel Sanatlar lisesine giden Atlas ve Meslek lisesine giden Emir. - BxB içerikli bir kurgudur. -