"Ama ben ona dedim, git başka bir yerde restoran aç diye."
Uzun süre sonra annemin sesini duymak garibime gitse de önümdeki pilavı kaşıklamaya devam etmiştim. Teyzem de ayranını içerken annemi dinliyordu.
Annem dün bizde kalmıştı. Bugünse bir yere gidecekti galiba ama nereye olduğunu tam anlayamamıştım.
Şu an garip hissediyordum. Yanımda Emir'i istiyordum ama o uzun süredir mesajlarıma cevap vermiyordu. Mahallede de görememiştim.
"Bakma bana öyle İlknur."
Annem teyzeme söylenmişti. Teyzem ona garip bir şekilde bakıyordu.
"Sen biliyorsun. Gitme demiyorum ama yine de bir düşün bence."
Annem elini savurarak "Aman, salla." demiş ve patatesinden bir çatal almıştı.
"Arada Türkiye'ye de gelirsiniz canım."
Teyzemin dediğine şaşırmış bir şekilde baktım ağzım doluyken. Ne demek arada Türkiye'ye gel? Annem nereye gidiyordu ki?
"Zaten o da aynısını dedi. Kışı orda geçiririz, yazın da burda yazlığa geliriz."
Galiba annem gerçekten yurt dışına gidiyordu. Kışı orda geçireceğine göre temelli gidiyordu.
"Hazır yaz başlamışken keşke şu yazın sonunu bekleseydin."
"Aman ne bekleyeceğim be..." Derken bir anlığına bana baktığını bilsem de gözümü tabağımdan ayırmadım. "Zaten mahalleliden görmediğim kötülük, yemediğim kazık kalmadı."
Etrafındakilerden kötülük görmüştü demek, bu hoşuma gitmişti. Eminim o da benim başkalarından kötülük görmemden zevk alıyordur.
Kısa bir süre daha yemeği yemiştik ve en sonunda onlar masayı toplamaya başlamışlardı. Ben de odama geçip telefonu elime almıştım.
Emir iyi bir tribi hak ediyordu. Üç gündür ilk ben günaydın yazıyordum. Şu an odamda annem olmadan oturabiliyor olmak beni huzurlu hissettiriyordu.
Emir : ahmetlerdeydim
oyun falan oynadık
o yüzden yazamadım sana
Atlas : tamam
Bana Ahmet'e gideceğini bile söylememişti. Neden böyle yapıyordu anlam veremiyordum. İki gün önce aynı eve çıkma hayalimiz varken ne kadar iyiydik oysa ki.
Aynı ev meselesi aklıma gelince üniversite sınavı aklıma geldi. Masamda dağınık bir şekilde duran kitaplarıma baktım.
Sanırım ders çalışmam gerekiyordu. Aslında İzmir'de bölümümün olduğu bir üniversite vardı ve puanı düşüktü. Oraya gideceğimi bilsem de yine de belki daha iyi bir yeri tuttururum umuduyla ders çalışmıştım.
Biraz ders çalışayım umuduyla sandalyeme otursam da içerden gelen seslerden dolayı odaklanamamıştım. Sanki birisi ağlıyor gibiydi.
Kapı hafif açıktı. Biraz daha araladım ve annem ve teyzemin sarıldığını gördüm.
Konuşmalarını çok duyamasam da vedalaşıyor gibilerdi. Teyzem son defa ona sarıldıktan sonra ayrıldı ve annemin yüzüne baktı.
"Atlas bana emanet."
O an annemin yüzüne baktım. En ufak bir mimik değişimi bile olmadan gözlerini kırpıştırdı sadece. Onca yaşadığımız şeye rağmen yine de bir şeyler görmek istemiştim suratında.
Ben yere bakarken dalmışken bir anda evin dış kapısı açıldı. Annem ayakkabılarını giyiyordu.
Titrek bir nefes aldım. Sanırım gerçekten gidiyordu.
Teyzemle son kez vedalaştılar. Birbirlerine el salladılar ve annem kapıyı çekip gitti.
Gitti.
Sanırım annemle olan tüm dramalarım burda son bulmuştu.
Sanki olanları duymamışım da tuvalete gidiyormuşum gibi kapıyı açıp salona girdiğimde teyzem arkasını dönmüştü ve göz göze gelmiştik.
Kendimi tutamadım ve sordum. "Annem niye gitti?"
Hemen göz yaşlarını sildi. Benle göz teması kurmadan her zamanki köşesine, kanepesine doğru ilerlerken cevap verdi. "Almanya'ya gitti annen."
Şaşırmıştım. Kaşlarım havalandı teyzemin cevabını duyunca. Gözüm bir anlığına duvarda asılı olan teyzemin gençlik resmine kaydı.
Demek annem Almanya'ya gidiyordu, be kadar ilginç. Hastalığı olmasına rağmen... Büyük ihtimalle buradaki son günleri olduğu için bir kaç gündür bizimle kalıyordu.
Garip hissediyordum. Aslında mutlu olmalıydım çünkü onun gibi takıntılı bir engeli kolay atlatmıştım.
—
Ertesi Gün
Okulun bahçesindeyken geriye dönüp bir baktım. Eminim şu an dışarıdan ağlıyor gibi gözüküyorumdur. Az önce neler yapmıştım ben öyle?
Aslında tam da beklediğim gibi geçen bir sınavdı. Yine de içimdeki gerginliği ve stresi asla atamıyordum. Her ne kadar beklediğim kadar korkutucu olmayan ve sene boyu neredeyse her hafta girdiğimiz deneme sınavları gibi geçen bir sınav olsa da şu an korkmuş hissediyordum çünkü bu sınavın sonucu hayatımla oynayacaktı.
Ee bu muydu yani o kadar korktuğum üniversite sınavı?
Emir sınavdan sonra beni arayacağını söylemişti. Arkadaşlarımla ayak üstü sınav hakkında konuştuktan sonra okul bahçesinin dışına doğru adımlamıştım.
Elime telefonumu aldığımda bir çağrı almadığımı gördüm. Emin olmak için aramalar kısmına girsem de en son bu sabah aynı otobüse yetişebilmek için Gülçin'i aradığımı gördüm. Ondan sonra beni arayan biri olmamıştı.
Gerginlikten banka bile oturacak durumda değildim. Son kez Instagram'a girsem de yine Emir'den bir mesaj görememiştim. Üstelik aktifti.
Derin bir nefes alıp telefonumu kapattım ve avcumun içine yerleştirip eve doğru yürümeye başladım. Bu kadar sınav stresi varken onun beni aramayı unutmasına şaşırmamalıydım.
—
geçiş bölümü
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI
RomanceGüzel Sanatlar lisesine giden Atlas ve Meslek lisesine giden Emir. - BxB içerikli bir kurgudur. -