32 - İki Dudak

3.5K 378 111
                                    

Emir'den

Her yerim ağrılı bir şekilde uyanmıştım. Saat neredeyse öğlene geldiği için evde ne babam ne de annem vardı.

Kalkıp adımlarımı mutfağa yönlendirdiğimde buzdolabında kahvaltılık hiçbir şey olmadığını görmüştüm. Annem zaten iş yerinde kahvaltı yapıyordu. Babam... O ne yerse yesin umrumda değildi.

Yarıyıl tatili de bitmişti zaten. Tabi kime tatilse artık. Ben tüm tatil stajda çalışmıştım. Ahmet'de aynı şekilde.

Gri eşofmanımı belime çektim. Üstümde siyah atletim vardı sadece. Gece üstümdekileri çıkarıp fırlatmış ve direkt kendimi yatağa atmıştım.

Tek bir kişiyi dövmekle yıkılacak herif değildim tabi, alkolün de etkisi vardı.

Telefonuma baktığımda şarjımın altı olduğunu gördüm. Hemen şarja takmam gerekiyordu ama gözüm gelen bir bildirimde kalmıştı.

Instagram'dan bir mesaj bildirimi gelmişti. Zaten bir tek Atlas'ın mesajlarının bildirimi açık olduğu için onun mesaj attığını anlamıştım.

Hemen şifreyi açıp uygulamaya girdiğimde dün gece bana attığı mesajları görmüştüm. Onun uyuduğundan emin olduğum vakitten sonra atılmış mesajlardı. Demek ki yalan söylemişti bana.

Telefonu cebime koydum. Üstüme dolaptan çıkardığım rastgele siyah bir tişörtü geçirdim. Cüzdanla anahtarı alıp terlikleri ayaklarımla geçirip evden çıktım. O kadar hızlı bir şekilde gitmek istiyordum ki kapıyı sertçe çarpmıştım.

Evden çıktığımda sokakta oyun oynayan çocukları görmüştüm. Sabah sinirim az da olsa hafiflemişti. Bir tanesi topu yanlışlıkla bana atınca hemen yakalayıp ayağımla bir iki defa sektirip geri yolladım.

"Düzgün oyna len." Diye şakalaşıp gülüştükten sonra Atlas'ın evine doğru yürümeye başladım.

Hep böyle başkalarına gülüp kendimize ağlardık zaten amına koyayım. Hayatımız bundan ibaretti.

Atlas'ın evine geldiğimde dış kapı açıktı. Binaya girer girmez dış kapıyı kapattım sert bir şekilde. Hadi Atlas bilmiyordu, İlknur Teyze niye yıllardır bu mahallede olmasına rağmen hâlâ kapısını kapatmıyordu anlayamıyordum.

Yukarı çıkıp zile bastım. İçeriden adım sesleri geliyordu. Sabahın köründe gelmiştim ama İlknur teyzem zaten alışıktı böyle şeylere. Küçüklüğümden beri severdi beni.

İki elim kapı pervazının iki yanındayken kapının açılmasını bekliyordum. O sırada kapı açıldığında karşımda tüm güzelliğiyle duran Atlas'ı gördüm. Ulan ben bu çocukla nasıl dalga geçmiştim amına koyayım?

Üstünde siyah bir sweat, altındaysa dizlerinin üstünde biten kısa bir şort vardı. Sanki benim geleceğimi bilerek kocasına hazırlanmıştı zilli.

"Günaydın?" Dedi kaşlarını çatarak. Beni görmeyi beklemediği belliydi. Masum yüzüne baktım. Sadece bana parlayan gözlerine. Çok güzel şeyler olacaktı bugün.

"Günaydın gülüm." Dedim ve çenesini elimle kavrayıp baş parmağımla yanağını okşadım içeri geçerken. Baş parmağımı teninde hissettiği anda gözleri kapanmıştı çocuğun.

Bu aırada teyzesi siyah parıldayan çantasıyla mutfaktan çıkmıştı. Gülümseyen yüzü beni görünce solmuştu. Teyze bir sen eksiktin zaten...

"Günaydın İlknur teyzem." Dedim gülümseyerek. O ise bakışlarını çantasına çevirip güneş gözlüğünü çıkardı.

"Günaydın." Dedi soğuk bir şekilde. İlknur teyzem de normalde yapmazdı böyle şeyler. Tüm dünya bana karşıydı zaten amına koyayım.

KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin