Kollarımı yanıma uzanan bedene dolamışken bir elim her zamanki gibi belindeydi. Alnını omzuma gömmüş derin derin nefesler alıyordu koynumda.
Az önce uzun süre onunla öpüştüğüm için dudaklarımın şiştiğini hissedebiliyordum. Bu his hoşuma gitmişti çünkü ne de olsa Atlas'ın dudaklarıyla öpüşmüştüm.
Kafamı pek hareket ettiremesem de hafif eğdiğimde gözlerini kapatmış olduğunu görmüştüm. Ona karşı yaptığım hamleden sonra daha ileriye gitmemek için kendimi durdurmuştum.
Ardından öpüşmek için o hamle yapmıştı. Kendini bana itip dudaklarını bana teslim ettiğinde onu tutkuyla karşılamıştım. Bir süre daha hırsla öpüştükten sonra ikimizde kanepede uzanmış ve birbirimize sarılmıştık.
Önceki günlerin acısını çıkara çıkara birbirimizin dudaklarını sömürmüştük. Odada sadece ağzımızdan çıkan öpüşme sesleri duyulmuştu. Birbirimize, birbirimizin olduğuna dâir izler bırakmıştık adeta.
Bakışlarım tekrar onun yüzünü bulduğunda gözlerinin kapalı olduğunu ve titrek bir şekilde nefesler aldığını gördüm.
"İyi misin?" Diye fısıldarken elimi sırtına atmıştım. Geniş avcumla neredeyse sırtının yarısını elimin altına almıştım.
"Hmhm..." Sesi yorgun geliyordu. Gözlerini bile açamamıştı bunu söylerken. Aslında yapabilirdi ama dinlenmek istiyor gibiydi.
"Sadece korkuyorum." Gözlerini aralayıp bana baktığında ellerimle çenesini kavramıştım. Baş parmağımla çenesini okşuyordum.
"Neyden?"
Cevap vermedi, gözlerini kaçırdı. Boynuma dikti gözlerini ve sonra tekrar bana bakmaya başladı. Söylemek istemiyor gibiydi.
"Neyden korkuyo'n?" Diye tekrar sorduğumda bana bakarken derin bir nefes aldı. Sonra kafasını kaldırıp çenesini karnıma yerleştirerek gözlerini yukarı dikti.
"Senin çevrenden..." Diye mırıldandı.
Gözlerimi bir kaç saniyeliğine kaçırıp çevremdeki insanları düşündüm. Çocuk korkmakta haklıydı. Kim olsa korkardı.
"Bana zarar vermelerinden değil..." Diyerek lafına devam etti. "Ben zaten yeteri kadar zarar gördüm. Benim yaşadıklarımı senin yaşamanı istemiyorum."
Dediği şeyler zar zor yutkunmama sebep olurken gülümsedim. Uzanıp saçlarından öptüm.
"Sen yanımda olursan ben her şeyi yaşamaya hazırım." Dedim hırslı bir biçimde. Hayat felsefem zaten zorlukların üzerindeydi benim.
"Olsun ama..." Dedi derin bir nefes alıp kafasını yan döndürüp karnıma yaslarken. "Senin canın yanmasın."
Karnıma sımsıkı sarılmışken saçlarına attım elimi. Okşamasam bile elim orda kalmalıydı.
"Kimse benim canımı yakamaz." Dedim kendimden emin bir şekilde. Ailesine yol vermiş bir insanın kaybedecek bir şeyi kalmıyordu.
"Senin canını da yakamaz." Dedim yanağını okşarken. "Senin canını yakan olursa ben onun canını yakarım."
Tekrar kafasını kaldırıp yüzüme baktığında gülümsüyordu. Alnına düşen saçlarını parmaklarımla geriye doğru taradıktan sonra kafasını tekrar karnıma gömdü. Resmen tişörtümü kokluyordu.
Bacağıma biraz baskı yaptığını hissettiğimde onu belinden tutup biraz yukarı kaldırarak kafasını boynuma gömmesini sağladım.
"Senin uykun mu var?" Diye sorduğumda iki elini omzuma koyarak destek aldı ve olduğu yerde doğruldu. Tam bacak aramdaki boşluğa oturmuşken kafasını iki yana salladı.
"Hayır." Dedi şişik dudaklarıyla bana bakarken. "Senin kucağında mayıştım."
Gülümsedim ve ben de olduğum yerde dikleştim. Kollarımı iki yana açarak esnedim.
"Şimdi biz n'apı'caz?" diye sorduğunda ona baktım tebessümle.
"Neyi?" Dedim kaşlarımı çatarak.
"Yani..." Dedi gözlerini kaçırıp kollarını boynuma dolarken. "Devam edecek miyiz?"
Neyden bahsettiğini anladığımda bir elimi tişörtünün içine atıp belini okşamaya başladım. "Etmeyelim mi?"
Dudağını büzdü. Gözlerim oraya kaydığında ağzımda değişik bir şey hissetmiştim. Yine öpmek istiyordum.
"Edelim." Dedi belindeki elimi daha rahat hareket ettirebilmem için kalçasını hafif dışarı çıkartarak. "Belki sen istemezsin diye..."
Sonunu getiremeden omzunu silkerek cümlesini bitirmişti.
"Yoo isterim." Dedim gözlerim dudaklarında takılı kalırken. Böyle güzel dudaklara sahip olmak için ne yapıyordu bu çocuk?
"Niye istemeyeyim ki?" Diye omzumu silktiğimde Atlas'ın hafif tebessüm ettiğini görmüştüm.
"Büyüdüğün ortama ters ya..." Dedi omzumu okşamaya başlarken. "Belki istemeyip duygularını bastırırsın, başka kızlarla birlikte olup bunları unutmak istersin diye düşündüm."
"Çüş." Dedim aniden. "Ne senaryo ürettin la birden?"
Ofladı. "Ne bileyim genelde böyle oluyor."
Omzumdaki elini alıp göğsünü kaşıdığında elini kaldıracakken bileğinden tuttum. Elini kaldırıp dudaklarımı bileğine bastırdım ve öptüm. "Seni seviyorum." Dedim ve uzanıp dudaklarına da kısa bir öpücük kondurdum. Kafamı biraz geriye çektiğimde gözlerimi gözlerine diktim ve "Tamam mı?" dedim baş parmağımla yanağını okşarken.
Kafasını aşağı yukarı salladığında gülümsedim ve kulağına doğru eğildim. "Aferin benim güzel sevgilime." Diye fısıldarken sıcak yanaklarımız birbirine temas ediyordu. Sakallarım onun pürüzsüz cildine batıyordu. Başımı çevirip yanağını öptüm. Ve sonra bir defa daha öptüm iyice.
"Peki arkadaşların?"
"N'olmuş onlara?"
Parmaklarıyla oynamaya başladı. "Söyleyecek misin?"
"Hee." Dedim kafamı sallarken. Zaten arkadaş diyebileceğim az insan vardı. Diğerleri hep takıldığım çevreden insanlardı.
"Hemen mi?" Dedi şaşırarak.
"Hemen."
Dudağını büzerek gözlerini kaçırdı. Sonra tekrar bana döndü.
"Peki ben söyleyebilir miyim?" diye sorusunu sordu. "Kendi arkadaşlarıma yani... Onlardan sır çıkmaz zaten."
Anlamsızca ona baktım. "Söyle." Dedim omzumu silkerek. "Benden izin almana gerek yok."
Dudaklarını birbirine bastırdı. Kafasını aşağı yukarı sallayarak "Tamam." dedi.
"Sır çıkarsa da çıksın sen dert etme bunları." Dedim elim boynundayken. "Yiyorsa kralı gelsin."
Derin bir nefes aldı gözleri yere dalmışken. Sonra bana baktı. Gözlerim yine dudaklarındaydı. Öpmeden duramıyordum resmen.
"Öpeyim mi?" Diye kısık sesle sorumu sordum. Duymamış olacak ki gözleri benim gözlerimle buluştuğunda "Ha?" dedi kaşlarını kaldırıp anlamadığını belirterek.
"Öpeyim di'mi?" Diye sordum bakışlarımla dudaklarını işaret ederken.
Gözlerini kırpıştırdı heyecanla. Yüzünü yavaşça bana yaklaştırdığında aldığım sinyalle onu ensesinden tuttuğum gibi kendime çektim. Bu sefer daha rahat ve daha hızlı öpüyordum onu.
Dudaklarıyla buluştuğumda gözlerim istemsizce kapanıyordu. Onun dudaklarının tadına doya doya bakıyordum.
Yaklaşık bir dakika kadar kucağımdaki yavruyu öpmüştüm. Çok aç kalmıştım onun dudaklarına ve şimdi gideriyordum.
Yavaş yavaş dudaklarımızın ucu ayrıldığında yine ses çıkmıştı. Alt dudağının ucunda kalan küçük salyayı gördüğümde alt dudağını ağzıma alıp emdim ve geri çekildim. Dudaklarımı birbirine bastırarak dudaklarımın üstünde kalan onun tadını tattım.
-
Emir'in ağzından küfürsüz bir bölüm yazmak benim için çok zor oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI
RomantizmGüzel Sanatlar lisesine giden Atlas ve Meslek lisesine giden Emir. - BxB içerikli bir kurgudur. -