2-

4.3K 199 43
                                        

Uzun bir yazar açıklanması yapmayacağım. İmla hatalarım ve yazım yanlışlarım varsa lütfen kusura bakmayın. Gözden kaçırdığım yerler olabilir. Hikaye ile ilgili her türlü görüş, öneri ve fikirlerinizi bekliyorum. Bu arada unutmadan bölüm Kumral Ada Mavi Tuna kitabıyla ilgili küçük bir spoiler içeriyor. keyifli okumalar. ^^


Safir irkildiğini belli etmemeye çalışarak arkasına döndü. Bakışları, dikkatlice kendisini süzen mavi gözlere ulaştığında daha önce hayatında bu kadar güzel göz görmediğini fark etti. Mavi gözler her daim favorisi olmuştu. Ama bu başkaydı. Çocuğun laciverte dönük koyu mavi gözleri kızın ela gözlerini delip geçiyordu.

"Kimsin?"

"Kim olduğumu çok iyi biliyorsun Safir."

Kız soruyu yinelemedi. Bunun yerine önüne döndü. Rüyasında duyduğu ses kulaklarında dolaşmaya başladı. Aras. Safir buna inanmıyordu, inanmak da istemiyordu. Çocuk, Safirin sessizliği karşısında yanındaki üzerinde beyaz ince çizgiler olan nil yeşili sandalyeye yerleşti. Kızın şaşkın bakışlarına aldırmadan garsondan aldığı menüyü incelemeye başladı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun ve adımı nerden biliyorsun ? Kalk hemen masamdan ve beni yalnızlığımla baş başa bırak. Bak, eğer pis bir şaka yapıp benimle eğlenmeye çalışıyorsanız başınıza gelecekleri kabullenmişsiniz demektir."

Çocuk yine kıza aldırış etmemişti ve garsona siparişini vermişti. Çocuğun boyu baya uzundu ve yüzüne düşen sarı saçları vardı. Üzerindeki lacivert pantolonu ve mavi gömleği ile cafedeki bütün kızların bakışlarını üzerine çekmişti. Safir güzel bir kız sayılmazdı daha doğrusu ilk bakışta fark edilen ve insanı çekici kılan yüz hatları yoktu. Hayliyle cafedeki kızların bir kısmı kıza imrenen bir kısmı da kıskanan gözlerle bakıyordu.

"Aras?" dedi kız boğuk bir sesle.

"Hele şükür tanıdın. Ya da idrak ettin mi demeliydim? Sinirin geçtiğine göre konuşabili-"

"Hayır. Bana yaptığınız pislik bir şakadan başka bir şey değil. Ne konuşmasından bahsediyorsun sen ?"

Aras sinirlenmişti. Kız aptal değildi aksine çok zekiydi ve anladığı kadarıyla bir şeyi kabullenmeden önce onu iyice sorgulayan bir yapısı vardı. Aynı zamanda kimseye de güvenemiyor gibiydi. Ama Aras'a güvenmesi gerekiyordu. Aras sesindeki öfkeyi gizlemek için derin bir nefes aldı.

"Sesini kes ve beni dinle. Aklındaki soruları cevaplayacak kadar vaktimiz yok. Kabullen, bir kitabın içine düştün ve bu dünyayı kurtarmadan geri dönemezsin. Daha doğrusu dönme imkanın var tabi ölmezsen."

"Peki sana nasıl inanacağım ? Kusura bakma ama bana bir kitabın içinde olduğumuzu kanıtlaman lazım."

Aras hiçbir şey demedi. Sadece bıkkınlıkla kendilerine doğru gelen garsona baktı. Çocuğun bu umursamaz hali kızın tepesini arttırsa da kız sessiz kalmayı tercih etti. Eğer bu bir kitapsa, içindeki ses ona inanmasını söylese de beyni içindeki sese isyan ettiği için inanamıyordu, şu esas kızların neler çektiğini anlıyordu. Böyle erkekler kesinlikle sinir bozucuydu.

Garson siparişleri getirip uzaklaştığında Aras konuşmaya başladı.

"Yemeğini ye. Sonra kitabın içinde olduğunu ispatlayacağım."

Aras bakışlarını kendi tabağına çevirdiğinde kız gözlerini devirdi ve tabağına yöneldi. Yemek boyunca masadan çıt çıkmamıştı. Safir tabağını bitirip Arasa baktığında Aras yemeğini çoktan bitirmiş ve kasaya yönelmişti. Çantasını alıp Aras'ın peşine takılmıştı. Aras bıkkınlıkla arkasına döndü.

Mürekkep DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin