Bölümün sonuna doğru medyadaki şarkıyı dinlemenizi tavsiye ederim. Bölümün ruhunu yansıtan bir şarkı. Yorum ve oylarınızı da unutmayın lütfen. Keyifli okumalar! ^^
Gece boyunca Safir, Andrina ile daha fazla konuşmak için vakit kollasa da etrafını saran kalabalık buna izin vermemişti. Saçları yapılmış makyajlı yüzlerle en az kendileri kadar samimiyetsiz diyaloglara girmek zorunda kalmıştı. Neyse ki bulduğu ilk fırsatta oradan uzaklaşmış depoya varmıştı.
Şimdi ise bordo elbisesi ile depodaki odada bir ileri bir geri gidiyordu. Yiğit'e arabadayken Andrina'nın söylediğini söylemişti. Kendisi kadar şaşırdığı söylenemezdi. Biliyordum dercesine başını sallamakla yetinmişti. Olacaklar zihnini kemiriyordu. Çok vakit kaybetmişlerdi. Üstelik Andrina'nın ne yapmaya çalıştığını da anlamıyordu. Çözmesi gereken onca şey dururken o büyük günün tarihi de yaklaşıyordu. Ellerini toplu saçlarının arasında daldırdı ve tokasını çıkardı. Kapının sesini duyduğunda derin bir nefes alıp arkasına döndü. Nihayet gelmişlerdi.
"Neredesiniz? Delireceğim."
"Sakin olmayı denesen? Zaten bunu beklemiyor muyduk?"
Aras'ın sesindeki dinginlik kızı daha da germişti. Bir şey olduğu belliydi. Başka bir şey. Yine de bunu sonra konuşmak için rafa kaldırıp şu anki konuya dönmeye çalıştı.
"Sizi bilmiyorum ama ben bunu beklemiyordum. En azından bunu duymak istemiyordum. Ne demek Andrina'nın Armen'e aşık olması? Anlayamıyorum. Şimdi ne olacak yani nasıl olacak bu şey? Andrina ondan tarafa-"
"Arada nefes almayı dene bence Safir. Sanmıyorum. Andrina onun tarafında olsaydı sen burada olmazdın ve de o bize bunca yardımı yapmazdı."
Safir, Aras'ın söylediklerine hak verip koltuğa oturdu. Ayağını sıkan ten rengi topukluları çıkarıp bacaklarını topladı. Aras'ın dediklerini daha önce kendisi de düşünmüştü. Yine de kurtçukların zihnini kemirmesine engel olamıyordu. İhtimaller can sıkıcıydı.
"Peki, ne yapacağız? Az kaldı. Ve biz kayda değer bir şey yapamadık bile."
"Sen öyle san."
Aras'ın cevabı ikisini de şaşırtmıştı. Yiğit meraklı bakışlarını Aras'a dikerken Safir gözlerini devirmekle yetinmişti.
"Armen'in yerini buldum. Lorenzo'nun adamları da hazırda zaten. Baskın yapabiliriz bence. Yani yeraltı dünyasında küçük bir karmaşa fena olmaz. Biz de bu esnada silahların yerini buluruz."
"Ne yapabiliriz inan bilmiyorum Aras. Sıkışıp kaldık burada. Adamlar peşimde. Şuna bak. Mayıs geldi. Gerçekten, artık ne yapacağız bilmiyorum."
"Mücadele etmektan başka çaremiz yok."
*
Safir, üzerindekileri çıkardıktan sonra gecenin yorgunluğunu ve gerginliğini atmak için kendini yatağının soğuk kollarına bıraksa da başarılı olamamıştı. Berbat bir gün geçirmişti. annesi ile yaşadığı o an aklından çıkmıyordu. Annesi gerçekleri söylemekten çekinen biri olmamıştı asla ancak hiçbir zaman da bu kadar açık sözlü olmamıştı. Hiçbir zaman açık açık ona bir 'strateji' olduğunu söylememişti. İstenmediğini biliyordu. Hiçbir zaman istenmemişti. Ağlamamak için dişlerini sıktı. Gözyaşlarını geri gönderip doğruldu. Uyuyamayacağını bildiği için üzerine hırkasını geçirip alt kata indi. Mayıs ayında olmalarına rağmen havanın serin olduğu gecelerden biriydi. Sıkıca hırkısına sarılıp kendine kahve yaptı. Birkaç yudum içtikten sonra masaya bıraktı. Kafasını dağıtacak bir şey arasa da bulamadığı için Aras'ın kaldığı yere inmeye karar verdi. Uyumadığını biliyordu. Ancak bu kadar uykusuz kalmasını anlayamıyordu. Buna nasıl gücü yetiyordu tam bir muammaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mürekkep Dünya
FantasyGücünü ve güzelliğini adından alan bir kız ; Safir. Tek sığınağı kitaplarken şimdi bir kitabın içinde esir. İsteği gerçekleşti. Kurtarması gereken bir dünya var! Ve durdurması gereken bir savaş. Peki ya ölürse ? Ya da daha beteri. Bu kitabın içinde...