17-

740 60 4
                                    

Geçen sefer gördüğü adam karşısında dikilirken Safir'in düzensiz nefesleri aniden şiddetlenen yağmura karışmıştı. Kız ne yapacağını şaşırmış öylece duruyordu. Adam da bu halden keyif aldığı için şu anlık sadece kızın korkusunu izliyordu. Safir, bir şeyler yapmazsa başına gelecekleri az çok tahmin edebildiği için beynini acil durum moduna geçirdi. Alnında silah varken düşünmesi hiç de kolay olmuyordu.

Düşün, düşün, düşün.

Zihnine emirler yağdırırken alnında duran silaha baktı. Güvenlik kilidi vardı ve kapalıydı. Bu da ona zaman kazandırırdı. Elindeki bıçağı adamın fark etmemesini umarak elini usulca belinin arkasına sakladı. Derin bir nefes aldıktan sonra hızlıca adamın, alnına silah doğrultan koluna yapıştı ve dişlerini o kola geçirdi. Adam bir küfür savururken boştaki eliyle kızın açık saçlarını kavramış ve çekmeye başlamıştı. Safir, dişlerini adamın kolundan çekmek yerine çığlığını engellemek için adamın koluna daha çok bastırdı. Acısına aldırmadan arkasına sakladığı bıçağı çıkardı ve adamın baldırına gelişi güzel sapladı. Ağzına dolan küflü bakır tadıyla ısırdığı yerin kanadığını anlayıp geri çekildi. Adamın saçlarındaki koluna da bıçağı savurduktan sonra kendini kurtardı. Saç dipleri tarif edilemez bir şekilde acırken kız, adamın kısacık saçlarını, anlıyla buluştuğu noktadan kavradı ve geri çekti. Bunu yaparken adam eğilmiş bacağına bakmaya çalışıyordu. Yaptığının büyük bir tehlike olduğunu bilse de inleyen adamın çenesine tekmesini geçirdi. Ağzının kenarından sızan küçük kan damlalarından dilini ısırdığı belli oluyordu. İçindeki öfkeyi dökmek istercesine elindeki bıçakla adamın baldırlarını çizdi. Karşısındaki iri yarı heriften tepki beklerken o acısına dalmıştı. Bunu fırsat bilip biraz önce bıçağı sapladığı yere soğuk elleriyle bastırdı. Adamın dudaklarından anlaşılmayan küfürler dökülürken bir eli kızın saçını tekrar bulmuştu. Ancak iki kolu da yaralı olduğu kızı zapt edemiyordu. Zor da olsa kız kendini kurtardı ve adamın kolundaki yaraya dişlerini tekrar geçirdi. Adamın tepkisiz halinden başına kötü şeyler geleceğini anladığı için daha fazla oyalanmayarak kaçmaya başladı. Adamın peşinden gelmediğini tahmin ediyordu. Adım sesleri duymuyordu neticede. Ancak bu durum adamın diğerlerine haber vermeyeceği anlamına gelmiyordu. Bu yüzden acele etmeli ve buradan uzaklaşmalıydı.

Deponun etrafını çevreleyen ışıklara şükrederek deponun etrafını dolandı. Adamların ne aman nereden çıkacağı belli değildi. Girişe yakın camlardan birinin önünde çöküp nefeslenirken buradan nasıl uzaklaşacağını düşünüyordu. Bu saatte buralardan bir araba geçmezdi, geçen arabalara binse de başına iyi şeyler gelmezdi. Taksi de çağıramazdı. Ki bu kendini ifşaa etmek olurdu. Tek bir seçenek vardı. Koşacak ve yol kenarındaki bir ağacın arkasına saklanıp Aras'a haber verecekti. Yapabileceği başka bir şey yoktu.. Kafasını arkasındaki duvara yaslayıp gözlerini kapattı. Birkaç saniye yağmuru hissettikten sonra ayaklanacakken sesleri duydu. Adamlar içeridelerdi ve sular hakkında konuşuyorlardı.

"Sulardaki miktarı arttıracakmışız. Emir geldi. Ayrıca iki gün sonra dağılmaya başlayacağız. Herkes yerini biliyor değil mi?"

"Biliyoruz Alpha."

Adam onayı aldıktan sonra konuşmaya devam etti.

"Unutmayın, kimliğinizi belli edecek en ufak bir hata da nasıl öleceğinizi de belirlemiş olursunuz. Sadece yağmalama yapacaksınız. Gasp yok, henüz. Ayrıca Kaya nereye kayboldu?"

İçerdekiler bilmediklerini söylerken kapının açılma sesi duyuldu.

"İçerde... Hır..sız... Var."

Safir, adamın sesini duyduğu an dimdik kesilmişti. Bu adam oydu. Demek diğerlerine haber vermemişti ama şimdi hepsi peşine takılacaktı. Hızlıca oradan uzaklaşıp motoru park ettikleri yere koştu. Arkasına bakıp adamları kontrol ederken önüne çıkan Aras'ı fark etmemişti. Motorun yanındaydı. Yüzünde gülümseme oluşurken motora bindi ve alıştığı üzere kollarını Aras'ın beline doladı.

Mürekkep DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin