26-

673 62 9
                                    

Çalışmam gereken finallerim var. Ama ben kendimi dizginleyemeyip bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz. Ki benim çokça içime sinen bir bölüm oldu. Keyifli okumalar. ^^


Kitabın zihnine kazınan en can alıcı satırları dudaklarından döküldükten sonra Safir, mavi gözlere baktı. Karanlığın çöktüğü mavi gözler bombanın düştüğü parkı izliyordu. Öfkesi ortadaydı ama bir yandan da bu durumu kabullenmiş gibiydi. Nihayetinde kelimeleri soğuktan rengi solan dudaklarının arasından çıkardı.

"Bak, senin dünyandan daha beter dünyalar da varmış"

"Hayır. Benim dünyam daha beter. Anlamıyorsun. Burası benim dünyam kadar karanlık değil ve olamaz da. Okuduğum hiçbir kitapta ya da izlediğim hiçbir filmde kendi dünyamdan beterini görmedim. En azından onlarda insanlar birbirini sevebiliyor ve onların sonu mutlu oluyor. 1984 dışında . Ve benim dünyamın sonu da 1984 gibi olacak. Ama bunun nedeni devletler değil bencil insanlar olacak. Benim dünyamda insanlar birbirini sebepsiz sevemiyor. Sebepsiz saçmalıklarımız gökyüzüne ulaşacak yakında."

"Sen de bencilsin."

Kız duraksadı. Çocuğa gözlerini dikti.

"Bencil? Herkes kadar. Ama fazlası değil. Fazlası olsaydı çıkarlarımın peşinden koşardım. Kurtarmak zorunda olduğum bir dünyada yok olmaya yüz tutmazdım."

Aras kızı kendine iyice çekti. Barut kokusunun kapladığı havada kızın ilkbahar kokusuna ihtiyacı vardı. Şu hayatta herkesin bencil olduğu bir gerçekti. Ancak kimi bu bencilliği ile insanlığı yok ediyordu kimiyse, Safir gibi, dünyayı kurtarmak için didiniyordu. Ancak nasıl olursa olsun en nihayetinde insan kendini tüketiyordu.

"Artık İstanbul'un en güzel caddeleri ölüm kokacak."

"Senin dünyan için evet. Ama benim dünyamda İstanbul'un en güzel caddelerinin ara sokaklarında o koku her zaman var. O sokaklarda her gün ölüm, acı, nefretin kokusu kol geziyor. Dünyanın en masum şehirlerine her gün bombalar düşüyor. Burası benim dünyamdan daha güzel. Savaşa rağmen. En azından bu dünyayı kurtarabilirim."

En azından burada sen varsın.

Duyguları kız için fazla cesurdu. İçinden geçen bu cümle bile kısa süreliğine afallamasına neden olmuştu. Aras kızın suratını tutup kendine çevirdiğinde Safir içindeki gizli cümleleri görmüş olmasının korkusuyla ona bakıyordu.

"Dünyandan bu kadar nefret etme. Savaş olmasaydı özgürlük bu kadar güzel olmazdı. Ölüm olmasaydı da yaşam. Dünyanı kabullen. Çünkü bir gün her şey daha güzel olacak"

"Sana inanmalı mıyım?"

"İnanmak zorundasın. İnanmak zorundayız."

Aynı anda ikisinin de dudakları kıvrılırken bir bomba sesiyle umutları kana bulandı. İkisi de kendini yere atıp duvarın arkasına saklandılar. Düşen bombalar yakındı. Üzerlerinden geçen uçaklara baktılar. Aras sinirle dudaklarından küçük bir küfür kaçırırken Safir Aras'a sığındı. Kan kokusu ortalığı tamamen kapladıktan sonra ayaklanıp motorlarını bıraktıkları yere doğru koşmaya başladılar. İnsanların haykırışları kulaklarına varıyordu. Bir anda kararan gökyüzü günün en aydınlık zamanında insanlara cehennemin karanlık kokusunu sunuyordu. Sakin olan şu tepede yere düşen beton parçaları ayaklarına dolanıyordu. Kulaklarını dolduran tiz çığlıklar içlerinde gücü emiyordu. Yine de insanalar direnerek kendilerine sığınacak bir yer arıyordu.

Son kez duyulan bomba sesinden sonra Safir ve Aras kendilerini yere attılar. Beton parçalarına çarpan tenlerinde çizikler oluşmuştu. Bu küçük saldırıdan sonra etrafı kaplayan sessizlikte kız başını kaldırdı. Çok kalabalık olmayan tepede insanlar kendilerini korumayı başarsa da birkaç tane kanlı ceset gözüne çarpmıştı. Bunu okumamıştı. Bunun olmaması gerekiyordu. Ortalık beklediğinden de beter haldeydi. Kitaba göre ilerlemiyordu artık olanlar. Değiştirmek için uğraştığı kitaba bulaşmak belki de doğru olan değildi. Her şey daha beter olabilirdi. Kader denilen şey tüm kitapların üstündeydi.

Mürekkep DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin