36-

579 57 6
                                        

Sosyal platformlar üzerinden konuşmayı sevmesem de böyle şeyleri bu defa susmayacağım. Hangi partiden olursak olalım yapılan şey kabul edilebilir gibi değil. Bizi birbirimize düşürenler umarım en kısa zamanda cezasını bulur. Olaydan habersiz, bizim evladımız olan er ve erbaşları üzerimize salanlar umarım hak ettiklerini bulurlar. Daha fazla konuşmayacağım. Duygularımız, tepkilerimiz ve korkumuz yeterince net çünkü.

*

Bu arada yeni kapağımızı o yetenekli elleriyle hazırlayan golgehayaller e teşekkürlerimi sunuyorum. Ellerine sağlık canım! Ve sizi yeni bölümle baş başa bırakıyorum.


Aras'ın bakışları Armen'in üzerindeyken Safir olduğu yerde kalakalmıştı. Armen'in ona "küçük kız" diye seslenişini duyduğu andan itibaren adeta şoktaydı. Armen'i görmek yılanlı adamdan daha çok korkutmuştu onu. Ancak asıl darbe Aras'ın onun sözüne inanıp onu takip etmesi olmuştu. Aklı akmıyordu. Onun sözüne nasıl güvendiğine hala inanmıyordu.

Birden ellerinde hissettiği serinlikle bakışları ellerine indi. Aras'ın parmakları sıkıca kızın parmaklarına dolanmıştı. Yüzüne bakmak istemiyordu. Leyla'ya ait duygu kırıntıları görmekten korkuyordu. Onu ne kadar sevdiğini, kendinden kaçarken görmüştü. Aras'ın elini sıkça kavrayan parmaklarına tepki vermeden yutkundu. Şimdi ne olacaktı?

Aras içinden tüm duyguların geçtiği gözlerini ne olduğunu anlamak için tekrar Leyla'ya çevirdi. Ağzı bantlı olduğundan konuşamayacağını biliyordu. Hala daha onun Leyla olduğuna inanamıyordu. Aklından ona çok benzeyen birinin olma ihtimali geçse de bakışlarındaki acı sadece ona ait olabilirdi. Ancak bu sefer gördüğü acı öncekiler gibi masum değildi. Parmaklarının Safir'in parmaklarını kavramasıyla öfkesinin iyice gözlerindeki acıyı esir ettiğini görmüştü. Gördüğü Leyla'dan başkası değildi. Ama Leyla eski Leyla değildi.

"Yüzleşmemiz lazım galiba."

Armen'in arkadan gelen sesi cümlesindeki olasılık kelimesinin aksine olabildiğince keskin ve netti. Safir hiçbir şey yapmadan Aras'ın parmaklarına bakmaya devam ederken Aras kendine gelerek Armen'e baktı. Onun hakkında, aralarından yıllar ve soğuk savaşlar geçse de bildiği bir gerçek vardı. Söz verdiği zaman asla sözünden dönmezdi. Bir şey yapmayacağım dediğinde ona bu yüzden güvenmişti. Karanlığın dibine ne kadar batarsa batsın onun da kendine has kuralları vardı ve dürüstlük ilk kuraldı. Zaten ilk başta Armen'in yanında gibi görünmesinin nedeni de buydu. Onlardan asla şüphelenmeyecekti. Aras'ın yalanlara ne kadar saplandığını bilmiyordu çünkü.

"Önce Leyla ile başlayalım ne dersin?"

Armen'in emrivaki sesi bu sefer karanlığa bürünmüştü. Gözleri gibi. Öfkesini ya da nefretini göstermekten çekinmiyordu. Dişlerini sıktığı kasılan çenesinden belli oluyordu. Ne olduğunu hala sindiremeyen Safir'in parmakları Aras'ın parmaklarını sıktı. Bir anda kendini onun göğsünde bulmuştu. Aras'ın bunu ne ara yaptığını bilmese de kendini orada hissettiği an buna ne kadar ihtiyacı olduğunu hissetti. Hiçbir şey duymak istemiyordu, görmek de. Özellikle de Leyla'nın bakışlarından kaçıyordu. Leyla'nın bakışları ona değdiği an içinde alevler geziniyordu. Onu öldürmek ister gibi bakıyordu.

Armen alaycı bir ifade takınıp ellerini arkasından bağlayarak son derece rahat adımlarla Leyla'nın yanına vardı. Karşısına dikildiği an başını sağa sola eğerek adeta onunla dalga geçti. Aras, Leyla'yı karşısında görmüş olmanın verdiği şokla hareket edemiyordu. Leyla'nın neler söyleyeceğini az çok tahmin edebiliyordu. Duyacağı soruların cevabı açık olsa da konuşamamaktan korkuyordu. Safir'den güç almak için onu kendine çekmişti. İlkbahar kokusu ona güç veriyordu. Yüzünü saçlarının arasına gömmek ve bu karanlıktan çıkmak istiyordu. Ancak aynı zamanda neler olduğunu da deli gibi merak ediyordu.

Mürekkep DünyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin