Biraz kısa oldu sanki ama olsun :) Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar ^^
Aradan iki gün geçmişti. Bu sürede Safir, dinlenmiş ve kendini toplamıştı. Aras ile arada atışsalar da kendini iyi hissetmediği için uzatmamıştı. Şimdi ise deponun alt katında onun yanındaydı. Artık merdivenden inerken acı hissetmiyordu ya da yürürken topallamıyordu. Artık zamanı gelmişti. Depoya gideceklerdi.
"Gergin misin?"
Kız, soruyu duymazdan gelerek önündeki haritaya baktı. Evet, gergindi ve bununla nasıl başa çıkacağını bilmiyordu. Daha önce de gergin olmuştu elbet. Ancak hiçbiri bunun gibi değildi. Hiçbir gerilim filmi bu kadar etkilemezdi insanı ne de olsa.
"Kaybetmekten korkmuyor musun?"
"Kaybedecek bir şeyim yok. Kendimden başka. Ve ben çoktan kayboldum zaten."
Kızın cevabı çocuğun konuşmasını engellemişti. Karşısındakinin acı çektiğini görebiliyordu. Kızın derinlerinde neler olup bittiğini merak etse de kendi sınırları ve kızın önüne çektiği surlar bunu engelliyordu. Duvarlarını yıkamazdı, kızın da yıkmayacağını biliyordu. Sıkıntıyla bir nefes aldı ve iki gün önce kızın, omzunda uyuduğu koltuğa oturdu. Elleri gerginlikten yeni biten sakallarında dolaşıyordu.
"Sen Aras. Sen kaybetmekten korkmuyor musun?"
Kızın sorusu onu şaşırtmıştı. Başını kaldırıp ona baktı. Gözleri derindi. İçinde kırıklar vardı. Bunları görmek onun da canını yakıyordu. Kendi kırgınlıklarını hatırlatıyordu.
"Bir kişi ikinci kez kazanamaz Safir. Bu sefer ben kazanacağım."
"Nasıl yani? Sen, Armen'i tanıyor musun?"
"Boşver."
"Sen bilirsin" diye mırıldanarak arkasını döndü Safir. Kimseyi konuşması için zorlayacak hali yoktu. Sakinliğini koruyarak masanın üzerinden bıçağını aldı. Aras'ın ona bakmadığından emin olduktan sonra bıçağı beline yerleştirdi. Üniforma gibi üzerinde taşıdığı deri ceketin üzerinde olmasını isterdi. Ama o kargaşa da giyilecek bir yanı kalmamıştı. Yağmurluklarıyla idare etmek zorundaydı.
"Çıkalım mı? Ancak gideriz."
Aras'ın sesini duyduğunda Safir ayağa kalktı. Çocuğun suratına bakmadan yürümeye başladı. Betona vuran ayak sesleri kulaklarını tırmalıyordu. İstemese de konuşmak iyi olacaktı. En azından gerginliği azalacaktı.
"Söyler misin, burada bizim dünyamızdan yani gerçek dünyadan farklı bir şeyler var mı? Benim mürekkepte olmam dışında."
"Imm, kurt adamlar ve vampirler yok maalesef. Elfler de. Olmasını çok isterdim ama Hogwarts'da yok maalesef. Paralel evren olarak düşün işte. Gerçek dünyanın kopyası. Biraz daha karışığı ve bir yazar gözünden olanı."
"Keşke Andrina kitaba biraz da vampir serpiştirseydi. Fena olmazdı."
Aras'ın kahkahası adım seslerini bastırmıştı.
"Benden memnun değilsin yani, bunu mu anlamalıyım?"
"Şöyle sivri dişlerin olsa fena olmazdı hani."
Kahkahaları yankılanırken depodan çıkmışlardı. Konuşmak ikisine de iyi gelmişti. Gerginliklerini yerini rahatlamayla karışık heyecana bırakmıştı. Depoya girmekten korkmuyorlardı, başlarına kötü şeyler gelebilirdi ancak bu ihtimalleri düşünmüyorlardı. İkisi de başarılı olacaklarına odaklanmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mürekkep Dünya
FantasíaGücünü ve güzelliğini adından alan bir kız ; Safir. Tek sığınağı kitaplarken şimdi bir kitabın içinde esir. İsteği gerçekleşti. Kurtarması gereken bir dünya var! Ve durdurması gereken bir savaş. Peki ya ölürse ? Ya da daha beteri. Bu kitabın içinde...