Biraz kısa bir bölüm oldu ama olsun. Medyadaki şarkıyı hikayenin sonuna doğru okursanız güzel olur. :) Keyifli okumalar! :)
"Carpe mortem. Ölümü yaşa."
Aras'ın sesi dudaklarından dökülen sözcükleri büyük bir güçle sahiplenmişti. Sinirlerine hakim olmakta zorlandığı için ayağa kalkıp odada dolanmaya başladı. Bu hali Safir'i korkutuyordu. Safir, Aras'ın neden böyle davrandığına anlam veremiyordu. Duvarda böyle bir şey yazıyor olması Armen'in sadistliğine yakışan bir haldi. Bunda şaşırılacak ya da kızacak bir şey olmamalıydı. Ancak Aras, ipleri çözülmüş ve kırmızların arasına bırakılan boğaları andıran bir sinire sahipti. Camın karşına gelince durdu ve dışarı baktı. Safir, onu yanına gitmeye korktuğu için yerine sinip izlemeyi tercih etmişti.
Aras, elleriyle yüzünü kapattı. Bir müddet öyle durduktan sonra parmaklarını sarı buklelerinin arasından geçirdi. Başını dikleştirip derin nefesler almaya çalışsa da kendine hakim olamadığı yere vurduğu ayağından belli oluyordu. Sadece bir dakika cam kenarında dikildikten sonra tekrar geri döndü ve koltuğun karşısındaki masanın üzerinde duran gereksiz süs eşyalarını bir hamlede yere indirdi. Hızını alamadığı için duvardaki tablolardan birini de yere indirmişti. Çıkan sesler, köşesine çekilen Vera'nın odaya gelmesine neden olmuştu. Aras'ın neye sinirlendiğini bilmese de onu hiçbir şeyin sakinleştiremeyeceğini yıllar önce öğrendiği için korku içinde koltuğa sinen Safir'in yanına çöktü.
"Carpe mortem!"
Sesi, bir aslan gürlemesi gibi odayı kaplamıştı. Minimal düzendeki odada yıkıp dökecek bir şeyler arasa da karşısına çıkan tek şey küçük aydaydı. Derin bir nefes alıp yumruğunu aynaya geçirdi. Cam kırıklarının elini acıtması umurunda değildi. Sinirle odada dolanmaya devam ediyordu ve duvarda yazılı olan sözcükleri sürekli mırıldanıyordu. Safir, onun bu halde olmasına daha fazla dayanamadığı için cesaretini toplayıp karşısına geçti.
"Çekil karşımdan."
"Çekilmiyorum."
Aras, onunla uğraşmak istemediğini belli etmek istercesine arkasını dönüp gezinmeye devam etti. Bu hali kızın sinirlerinin tepesine çıkmasına neden olmuştu. Derin bir nefes alıp odada gezinen adamın koluna yapışarak onu kendine çevirdi.
"Neden bu kadar sinirlendin bilmiyorum ama sakin ol ve otur şuraya."
Aras, kızın tuttuğu kolunu silkerek ondan uzaklaştı. Sözleri umurunda değildi. Sakinleşmesi için bir şeyler yapması gerekiyordu. Mesela Armen'in yanına gidip suratına iki yumruk geçirmesi etkili olabilirdi ya da onu ateşlerin içinde bırakabilirdi. İkincisi sinirini daha çok yatıştırırdı. Ayrıca intikamını da almış olurdu. Tüm bunların ötesinde insanlara yaşattıklarını yaşamış olurdu.
"Ben sakinim."
"Ya tabi, ondan etrafta deli dana gibi dolanıyorsun."
Sözcükler Safir'in dudaklarından döküldükten sonra kız koltuğa oturdu. Vera'nın orada öylece beklemesi canını sıkıyordu.
"Sen neden bir şey yapmıyorsun?"
"Ne yaparsam yapayım, Aras'ın kafasına koyduğu şeyi yapmadıkça sakinleşmeyeceğini biliyorum çünkü. Sen de boşuna uğraşma bence. Neye sinirlendi bilmiyorum ama geçmez bu hali. Çocukluğumdan beri tanıyorum onu."
Safir'e Aras'tan bulaşan gerginlik Vera'nın sözleriyle kendini endişeye bırakmıştı. Ne yapacağını bilemez halde gözlerini kapatacağı sırada Vera'nın ayaklandığını gördü. Onu bırakıp gideceğini anladığında kaşları çatılmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mürekkep Dünya
FantasyGücünü ve güzelliğini adından alan bir kız ; Safir. Tek sığınağı kitaplarken şimdi bir kitabın içinde esir. İsteği gerçekleşti. Kurtarması gereken bir dünya var! Ve durdurması gereken bir savaş. Peki ya ölürse ? Ya da daha beteri. Bu kitabın içinde...