9

98 18 52
                                    



















Yunho şu bir haftayı kızına adamıştı resmen. Şükür ki çok iyiydi miniği. Tabi Mingi de çok ilgilenmişti. İşten gelir gelmez elini yüzünü yıkayınca ondan önce küçük prensesi öpüyordu. Ve şimdi de her zaman ki gibi Mingi banyodan çıkmıştı. Şimdi işten gelmemişti çünkü sabah yani ise gidecek adam.





" Prensesim." Çamaşırları katlarken oturduğu koltukta yatağa adımlayan Mingi'ye baktı. Kızı daha kıkırdarken kollarını iki yana açmış dev adamı bekliyordu.





" Babam." Kızının söylediği lafla elleri kucağına düşerken ona bakan Mingi'ye baktı. Dev adamın gözünden akan yaşla hızla yerinden kalktı. Kızı Mingi'yi kabul etmişti. Başını olumlu anlamda sallarken Mingi küçüğe geri dönüp kızım diye kucaklayınca Yunho da onların yanına oturdu.





" Sizi çok seviyorum." Mingi'nin duygu dolu söylediği sözlerle Yunho gülümseyip eşinin yanağına öpücük kondurunca küçük Yoona da eksik kalmayıp Mingi'nin diğer yanağına öptü.






" Tamam baba kız kahvaltıya geçin bende geleceğim." Yunho ayağa kalkan ikili ile Kızının elini tutup öpünce yanağından makas alan Mingi'nin eline vuracaktı ki Yoona'ya kötü örnek olmak istemediği için sadece dişleri arasından tekrar konuştu.





" Elini kırarım şimdi kahvaltıya geçin. Çamaşırları koyup gelicem."









~~~








Şuan masa da büyük bir sessizlik vardı. Çünkü Seonghwa bu masada Hong'un yanında oturmuş değişen tavrı ve giyinişi ile kaynanasını kudurtuyordu. Yunho ise eseri ile gurur duyuyordu. Hoş o en başından beri olması gereken şeyi sadece Hwa'nın gözlerini açarak yapmıştı.






" La havle la havle bunun ne işi vardır burda?" Yunho bir yaşlı kadına birde Seonghwa ve Hongjoong çiftine bakıyordu. İnce belli bardağını eline alıp çayını keyifle yudumlarken umursamazca davranan eltisiyle sırıttı.






" Kime diyem ben bu oros-"





" Ana yeter! Sana karşı susuyorsam anam olduğun için. Yaptığını sen çok iyi bilirsin. Konuştrmayasın beni." Yunho duyduğu lafla tek kaşını havaya dikti. Bilmediği bir şey vardı yani. Ve kaynanasını susturan bir şey. Kesinlikle öğrenecekti.







" Ayrıca Gunwoo, Ayun ve Arın neyse artık Seojun da o sizin için. Benim kanımı taşıyanı kabul etmeyeni atarım sokağa." Kabul Hongjoong agresif ve tersdi. Eğer o ağa olsaydı kök söktürürdü. Biricik kocasısu beyi daha sakin yaklaşıyordu. Ki bu daha iyiydi yoksa çoktan kanlar dökülmüştü.







" Ben komada iken yapmış oğlunuz dna testini. Uyanık olsam asla yaptırmazdım. Sizin lanet kanınızı taşıyor utanç verici. Şimdi kabul etseniz de ben kabul etmiyorum. Sizin soyadınızı almayacak. Onun tek babası ve ailesi benim."







Yunho Seonghwa'dan duyduğu sözlerle çayının son yudumunu höpürdeterek içti. Bardağı masaya bırakınca ona dönen eltisine göz kırptı. Yavaşça gözlerini açıp kapatmasıyla Yunho hemen kaynanası gile döndü.






" Oğul ne demek bu hani aldattı seni?"







" Aldatma yok. Bu şerefsiz Choi aşiretinin işiymiş. Hwa kendine dokundurtmamış. Ayrıca zorla olan bir şeyde eşimin suçu günahı da olmazdı. Bu konu konakta bir daha açılıp konuşulmayacak. Seonghwa'nun yeride bu masadır. Benim yanımdır."






Çilek / YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin