20

86 16 28
                                    
















Bayram geçeli bir ay olmuştu ve Yoona'nın biyolojik unsur babasından ses yoktu. Buna elbette seviniyordu ama içini kemiren şeyler vardı. Ayrıca Hwa'nın hamile olduğunu resmen kaynanası her yere yaymıştı. Çeyrekler, kıyafetler, hediyeler gelmişti dört bir yandan. Ben hamile kalsam ne olur acaba demeden duramıyordu.




" Eltim dalgınsın." Wooyoung'un sesini duyunca yaslandığı korkuluklardan geriye çekilip başını eltisine çevirdi. Saçlarını perma yaptırmış gözlerine ise göz kalemi sürmüştü nedense daha çekici duruyordu şuan. Ve bunu bilen Wooyoung'un kaç gündür San'ı böyle sinir ettiğini de biliyordu. Malum özel kalmamıştı herseyi anlatıyorlardı.





" Hiç o adam her an çıkıp kızımı isteyecek diye korkuyorum sadece. Ve Jongho ile Yeosang'a ulaşamıyorum. Evden Mingi olmadıkça çıkamıyorum. Daha doğrusu çıkarım da o piç ile karşılaşma korkusu var üstümde. Sen nereye hem böyle?"




" Nereye olucak çarşıya. Arkadaşlarımla buluşucam. Sende gel benimle çocukları Hwa hyung'a bırakırız kaynanam da bakar zaten he mi? Olur demi?"





Yunho belli belirsiz salladı başını. Ama kafa dağıtma işi daha mantıklı gibiydi. Oturduğu yerden kalkıp bekle beni diyip odasına yol almıştı. İçeri girince Mingi'ye haber verip vermemek arasındaydı. Yinede temkinli olmak adına aradı fakat açılmamıştı. Bu sabah toplantılar var lafı aklına gelince omuz silkti sonuçta aramıştı. Telefonu yatağa atıp dolaba adımladı. Kapakları açınca ne giysem diye göz gezdirdi. Siyah bir tişört, süt kahve pantolon, konvers ve boyundan asmalı çantasını aldı.





Güzelce giyinip Mingi'nin bayıldığı parfümünü sıktı. Saçlarını rastgele gele bırakıp çantanın içine gerekli şeyleri koyunca ayakkabıları da giyip odadan çıktı. Avluda Hwa ile konuşan Wooyoung'un yanına adımlayıp kızının kuzenleriyle oynadığını görünce yanına gidip dalgalı saçlarını geriye yatırdı.
" Ben Wooyoung enişten ile alışverişe gideceğim bebeğim. Ben gelene kadar Seonghwa enişteni üzmek yok tamam mı?"





" Tamam babacım." Diyip kollarını boynuna saran kızıyla gülümseyip saçlarına öpücük kondurup geri çekildi. Anında oyununa geri dönen kızıyla Woo ve Hwa'ya adımladı.





" Hadi gidin artık. Bol bol kahve için." Wooyoung'un çocuklarına öpücük atıp konaktan çıkmasıyla o da çıktı. Bir anda ona atılan anahtarı tutup şoför koltuğuna geçince arabayı çalıştırdı ki yanındaki yerini alan Wooyoung ile durmadan gaza bastı.





Bugün eğlenip sıkıntı ve stresi vücudundan atmak istiyordu. Çünkü kimsenin gücü kızını ondan almaya yetmezdi. Ne ben nede Mingi buna izin verir dedi içinden. Ara yoldan geçip çarşı yoluna girince çalan telefonuyla cebinden çıkarıp gördüğü yazıyla gülümsedi. Yeşil tuşa basınca kulağına yasladı.






" Anam aradı çıkmışsın konaktan. Ben Sanghyuk piçini kesmeden nereye yavrum sen?"





" Aaa ağam aşk olsun. Ben kesmez miyim sanki Sanghyuk'u. Merak etme kızımız evde. Kimseler bırakmaz onu."





" Yengem, babam, anamlar kızımıza bakarlar biliyorum. Ama sen gözümün önünde değilsin. Şirkette kendi kendimi yemek istemiyorum anladın."





" Kocamsu beyim benim merak etme beni. Yanımda Wooyoung var bizi gören bizden kaçar anladın."





" Anladım yavrum ama varınca arayacaksın çıkarken de he mi?"





Çilek / YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin