" Hwa hyung sana yönelik demedim. Konu şuan bu da değil. Bakın ben ve Mingi zaten zor süreçten geçiyoruz. Şimdi kızımızı da elimizden almak için uğraşanlar çok. Bize destek olmak yerine yok Choi'ler yok Kim'ler diyorsunuz. Zaten bir bebek daha geliyorken stres bana iyi gelmiyor. Evim basılıyor, iş yerim basılıyor. Bu mu sizin aile geleneğiniz. Hepiniz beni bulup vurmak için toplanmıştınız. Şimdi konu beni savunmak olunca mı sırt dönüyorsunuz!"
Sessizleşen ev halkıyla saçlarını okşayan elle derin bir nefes alıp verdi. Şuan biraz daha iyi hissediyordu işte.
" Benim abimin suçunu bana atmayın. Kocan zaten zamanında öldürdü abimi. Ailem ses etmedi çünkü haklıydı. Ne siz selam verin dedik nede biz. Ben arkadaşım için geldim. Yunho için geldim meraklısı değilim bu konağın."
Soobin'in yeter be dercesine konuşup içini dökmesiyle o da bazı şeyleri öğrenmiş oldu. Yani Hwa'nın derin kuyulara atılmasının sebebi Soobin'in abisiymiş. Ki Hongjoong da öldürmüş katile benzemiyordu halbuki. Hoş bu konağa girdi gireli nelere görüp şahit olmuştu.
" Kalabalık aile beş para etmez he." Wooyoung'un ortaya attığı lafla ciddi misin bakışları onu buldu. O da omuz silkip ne var ya dedi. Ancak yanında sırıtan kocasıyla dirseğini karnına geçirdi. Onca kalabalık insan kaos başı çekmiyordu bunları.
" Abi duydunuz mu? Dedem desem geliyormuş." Yeosang'ın içeri apar topar girip kolunu yarıp ortaya geçerek söylediği şeyle Jongho ve Yunho hariç herkes siktiri rahatça çekerken o ne alaka dedi. Şuan konu kendi ve kızıydı. Konu o şerefsizin karşısına rahatlıkla çıkabiliyor olmasıydı. Konu şuan bu evin kaos yüklü aile kabarcığı oluşturmasıydı.
" Senin deden mi vardı Mingi?"
" Evet yavrum ve inan tanışmak istemezsin. Ve kalkıp gelmesi de hayra alamet değil."
" Abartma Mingi gelir gider işte. Normal tonton bir dededir sonuçta." Bakışları onay istercesine kocasısu beyde oyalandı ki başını iki yana sallamasıyla diğerlerine baktı. Hepsi olumsuz sesler çıkarıp sağa sola bakıp gözlerini kaçırıyorlardı. Hayır yok yani anası göre eski manitası gelir o gitmeden dedesi gelir neydi benim günahım diyip carlamak istiyordu. Daha bebeklerinin olacaklarına bile sevinememişlerdi.
" Deden de gelsin amına koyim. Ara varsa eski kız yada erkek arkadaşların da gelsin. Belki seninde kızın yada oglun çıkar bir yerden. Arayın topu gelsin lan. Siktiğimin evine geldim geleli ailevi travmatik olayları despot karakterleri falan bitmedi. Yeter bebeğimin olacağına bile sevinemedim ben. Kızıma mı üzüleyim aileniz mı uğraşayım o piçle mi uğraşayım. Ne yapayım ulan ben? Bu ne için geliyor hakkımız hüküm emir falan vermek için mi?"
Haklı isyandı. Yunho derin bir nefes aldı. Geri çekilip salondan çıkınca koşar adım terasa çıktı. Gerçekten bunalmıştı artık biri gidiyor biri geliyordu. Lanetler diye söverken terasta oyun oynayan çocuklarla sinrini hemen köşeye attı. Kızının onu fark etmesiyle koşması bir olunca kucağına aldı miniğini.
" Ben çok korktum." Çocuğa travma yaşatıyoruz resmen dedi içinden.
" Hayır babacım korkmak yok. Burdayım ben kardeş gelecek ya o yüzden arada böyle çok uyumam dinlenmem gerekiyormuş. Korkma sen bebeğim."Kızının saçlarına öpücük kondurdu. Sedire oturunca kızı da geri kuzenlerinin yanına oyun oynamaya dönmüştü. Yunho ise kollarını göğsünde birleştirip derin bir nefes alıp verdi. Başını gökyüzüne çevirince akşam olduğunu yeni idrak etti. Gözleri yıldızlarda dolandı ta ki kocasısu beyinin kokusu genzine dolana kadar. Başını sola çevirince gördüğü yüzle tebessüm etti.
" Sana çıkıştım kusura bakma Mingi. O kadar üst üste biniyor ki herşey. Kusura bakma tekrardan."
" Ne kusuru yavrum. Asıl sen kusura bakma yaptıklarım için, anamın yaptıkları için, aile dramaları için. Haklısın ancak özür dilemekten başka bir şey gelmiyor elimden. Daha bizde toparlayamadık tam zaten."
Yunho başını Mingi'nin göğsüne yasladı. Vücudunu saran kollar ile o da eşine sarıldı. Saçlarına konan öpücükle gözlerini kapadı.
" Biz toparlayalım herşeye inat. Geçmiş geçmişte kaldı diyelim. İlk şu Sanghyuk'u def edelim. Ardından kızımız Song soyadını alsın. Ardından deden ne için geliyorsa onu yapıp gitsin. Ardından gelecek çocuk içinde kıyafetler alalım ve bebeğin adına Yoona karar versin."
" Hım oldukça mantıklı geliyor kulağa. Bugün bayıldın haberi gelince ne ara şirketten çıkıp eve geldim hatırlamıyorum bile. O piçi bulup beynine mermi yağdırmak çok istedim ama vazgeçtim. Biz kızımızı alınca onunla hesabı göreceğim."
Yunho kahkah atınca geriye çekilip Mingi'nin şaşkın yüzünü avuçlarının arasına aldı. Sağa sola sallayıp mıncırırkende konuşmayı ihmal etmedi.
" Sen haşin erkek misin sen? Mermi boşaltınca adam mı olucan sen? Kocamsu bey hamile ve depresyondayım azdırmayın beni. Mermiye azmadım bu arada. Benim için endişelenmene yükseldim." Ruh hastası.Yunho alnını yavaşça Mingi'nin alnına yaslayınca gözlerini kapadı. Biraz daha iyi hissediyordu. Çok stres yapacak bir şey yok. Her zaman ki gibi Yunho olacaktı. O kendinden emin özgüvenli güçlü zeki ve slay Yunho olacaktı. Neydi bu kendinden geçmiştik bir depresyon bir ruhen çökme falan. Hiç yakışmadı Yunho hiç. Dik dur kendine gel. Senin baban Jeong Heseok sen umutsuzluğa doğan güneşsin.
Kendi kendine gaza getirince resmen gözleri parladı desem yeridir. Gözlerini geri açınca uzanıp Mingi'nin dudaklarına öpücük kondurdu.
" Öncelikle hayatım sen benim kocamsu beyim olduğundan ve kızımın babası olduğundan yıkılmazsın. Biz slay grubuyuz aşkım. Diğer yandan ağa olan sensin değil mi? O zaman ne yapacaksın gücünü göstereceksin. O ilk zamanlarda kardeşimi dövüp beni el üstünde tutan adam vardı ya ona geri döneceksin. Bize bu haller yakışmıyor çünkü beyim. Biz o mükemmel çılgın çocuk ruhlu slay çiftiz tamam mı?"
" Hayatımda duyduğum en iyi motivasyon konuşması budur yavrum. Hem beyin miyim gerçekten?"
" Kocamsu beysin bey."
~~~
Yunho oturduğu sandalyede bıkkınlıkla nefes verince elini çenesine yaslayıp birde öyle yaşlı adamı dinlemeye devam etti. Kahvaltı masasına oturmayı bırak geldi geleli herşeye karışıp laf söylemişti. Şirketten aşiret bilmem nesine kadar. Ordan evin dizaynından damatların misafirperverlik haline kadar herşeye değinmişti. Tabi şimdi de o Kaba saba sesi ve aksanı ile konuyu sonunda Yunho ve yaptıklarına! getirmişti.
" Hele şu herif yüzünden kaybettiğimiz ihaleye mi yanayım? Yada ananı bir hiç için yollamana mı torun? Anan atandır baban atandır hiçbir şeyi onlardan önce tutmak nedir? Bu dul çocuklu herif için birde. Berdeli kabul etmediğimi de biliydin sen. Ama inadına gettin nikahı bastın sonuç nedir he Mingi ağa! İpe sapa gelmez ar edep namus ahlak gelenek görenek bilmeyen ahada bu dulu koynuna aldın. Yazık sağa yazık."
Bunun da dilini kesecekti. İyice kasaba dönmüştü zaten bir dil daha hiç bir şey fark ettirmezdi. Oturduğu sandalyede biraz daha dikleşip yaşlı moruğa baktı.
" Bana bak bey baba. Ben ilk başta kardeşim için berdel saçmalığını kabul ettim. Sonra senin bu deli torununa aşık oldum ki bunlar bizim bileceğimiz işler. Yok dul yok çocuklu demezsen sevinirim. Ar edep namus kavramlarını hiç ağzınıza bile almayın herkesin aklı başında herşeyi idrak edip ona göre davranıyor. Eğer benim her haksızlığa zulme karşı laf etmemi diyorsan da bey Baba orada susacaksın. Bir gece dilini keserim ruhun bile duymaz çünkü. Beni yargılamak sana kalmadı. Şimdi yaşlı başlı adamsın ya yaşına hürmeten gösterdiğim saygıyı bilip yemeğine ye."
♡♡♡♡♡
Karakter eklemekten karaktersiz oldumbshxjskhdkehdks
Rüyalar alemine hoşgeldiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek / Yungi
Fanfiction" Benim Yunho'm." " Yo ben kızımın Yunho'suyum." Aşiret ficidir! Tamamen hayal ürünüdür! Gerçekle ilgisi yoktur! Yan karakterler ve shipler; jongsang seongjoong woosan