13

97 18 37
                                    


















Yunho kafeden içeri girince boş masaya geçip oturdu. Onun arkadaşı yoktu sadece kafa dağıtmak için evden çıkmıştı. Hem kızı biricik arkadaşı olurdu. Gelen garsona sipariş verince pusette ki miniğinin ellerini tutup öptü ki saçlarına asılan kızıyla kahkah attı. Mingi babasından ayırdım diye bu sinir dedi içinden.





" Mingi baban için mi bu öfke? Alınıyorum ama Yunho'ya sa sevgi. Ne kadar babacı çıktın güzelim."





Siparişi getiren garsonun kızına yaptığı mimik jestlerle tebessüm etti. Temas etmediği sürece bir şey olmaz. Kızına kimse dokunamaz asla. Garsonun başka bir isteğiniz olursa burdayım diyip yerine geri gitmesiyle Yunho tatlıdan büyük bir çatal alıp yerken Kızına da ufak ufak yediriyordu.





" Yunho~ya." Duyduğu sesle başını geriye çevirdi. Oha ama lise arkadaşları. Onların burayı terk etme gibi büyük hayalleri vardı ve onunda vardı sonuç hepsi buradaydı. Lanet kader ve hayat.







" Soobin hala aynısın." Gülümseyerek arkadaşına sarılıp ardından kısa boylu diye çok kez dalga geçtiği Lia'ya da sarıldı. Sunoo'nun şirince sırıtıp sarılmasıyla o da ona sarılıp geri çekildi.
" Gelin gelin oturun. Görüşmeyeli yıllar oldu. Hani gidecektiniz buralardan yalancılar sizi."





" Oha asıl senin bebeğin mi var? Duymuştuk ama Song aşiretinin ağası ile evlendiğini." Sunoo'nun burun kıvırarak konuşmasıyla sadece sırıttı. Burada herşey çok çabuk yayılıyordu.






" Ne kadar tatlısın sen. Oy minnoş seni. Babası Mingi mi?" Yunho yutkundu ardından kızına baktı. Onca anıyı düşününce sadece evet demek düşüyordu Yunho'ya. Çünkü durum açık ve netti.





" Uzun hikaye ama evet babası Mingi. Ee sizde ne var ne yok?" Yunho garsona o sırada tekrar el etti. Dedikodu zamanı ve kafayı dağıtacağı kesindi. Lisede ki o ergenlik kokan grup olarak bir araya gelmeleri resmen tesadüf.





" Şey ben sözlendim de Park aşiretinden Sunghoon ile." Sunoo'nun cilveyle elini uzatıp gösterdiği yüzükle ıslık çaldı. Gözü istemsizce kendi yüzüne gitti. Berdel adında gerçekleştiği için pek önem vermemişti ilk ne dikkatini çektiyse onu almıştı. Şimdi ise daha çok kıymetliydi onun için.






" Ben bekarım ve mutluyum. Tıp fakültesi ebemi ağlatıyor zaten." Lia'nın bıkkınlıkla kuruduğu cümleyle aynı Lia dedi içinden. Lise de böyleydi aşk falan umursamazdı. Soobin'e gözleri kaydı ki yayılıp ağa paşa rollerine girince kahkah attı. Evli miydi lan yoksa?





" Evlendin mi yoksa?"




" Bizim aşiret öyle bir damat görmedi. Adı Yeonjun." Bir dakika Choi. Seonghwa'nun felaketi olan Choi'ler. Bunu elbette arkadaşına yıkmıyordu daha yeni dank ediyordu Choi aşiretinden olduğunu.




" Sen peki? Gitmiştin geri gelmişsin ne zaman?"





" İki yıldır burdayım. Gittim buralardan da geri geldim işte. Üniversiteyi okuyamadım. Ama kafem var botanik kafem. Çilekli menüler var genellikle. Hiç denk gelmedik şaka gibi."






Aradan bir kaç saat geçti. Lia ödev hazırlığı için onlara veda etmişti. Soobin ise güzel eşinin avm'de onh beklediğini söyleyip gitmişti. Yunho ve Sunoo ise çarşıya inen sokakta yürürken konuşmaya anılarından bahsetmeye devam ediyorlardı.







" Seonghwa hyung'ı bir kaç kez gördüm zaten. Oldukça tatlı biriydi. Sunghoon kuzenlerin güzeli diyordu. Seonghwa hyung ise kafasına vuruyordu. Oldukça komik." Yunho duyduğu şeyle sırıttı. Seonghwa'nun da çocuk ruhlu olduğu belliydi. O kabus gaflet dolu konakta belli olmuyordu.






İkili bir kaç adım daha attılar ki çalan korna ile önlerini kesen araçla kaşlarını çattı ikisde. Şoför koltuğundan inen Mingi ile derin bir nefes verdi Yunho. Sunoo ise bir Yunho'ya birde Mingi'ye bakıyordu.





" Neyse Ben gideyim ama bir ara tekrarlayalım Yunho. Sende kendine dikkat et küçük Song." Yunho ilk kendini ardından kızını öpüp uzaklaşan Sunoo'dan gözlerini çekip Mingi'ye baktı. Konuşmayacaksa neden buradaydı yani? Bazen ağamızı! anlamıyordu.






Yunho arabaya ilerleyip arka koltuğa kızını koyup ön koltuğa da kendisi yerleşince aracın dışında ki Mingi'yi izlemeye başladı. Güneş gözlüğü yine gözündeydi. Elleri cebinde aracın önünden geçip kapıyı açan adamdan gözlerini çekti. Meraklı gözükmek istemiyordu çünkü.






" Kemerini tak." Yunho ona denileni yapınca camdan dışarıyı izlemeye başladı. Ay dur şimdi heyecan yapmıştı. Bu delinin bir anda karşısına çıkmasını beklemiyordu. Hafiften yanakları kızarırken belli olmasın diye camı biraz açıp esen rüzgarın kızarıkları geçirmesini diledi.







" Choi'lerle aramız iyi değildir sen gidip onunla konuşuyorsun Yunho." Soobin. Ne alakası var arkadaşıydı hemde lise o zamanlar aşiretteki kişileri bilmezdi bile dikkatini hiç çekmezdi.






" Ne alaka Mingi o benim lise arkadaşım. Sizin düşmanlığınız beni irtelemez." Sağa çekilen araba ile derin bir nefes alıp verdi. Zaten araları kötüydü iyice açılsın istemiyordu ama resmen Mingi zorluyordu. Arkadaşın mı tamam geç işte.






" Yunho hep burnun dik. Hep kendi bildiğini okuyorsun? Yoona'nın babası ben değilsem kim? Seni sikip bırakan piç mi? Ailemin yanında beni nasıl küçük düşürdüğünün farkında değil misin? Sana anam olayını anlatmaya çalıştım ama hala daha tokattasın. Orospu demen yanlıştı Yunho. Eğer bunu duymak zoruna gittiyse kusura bakma."







Yunho duyduğu laflarla başını Mingi'ye çevirdi. Şebeklik yapmıyordu, yavrum demiyordu, tatlı tatlı gülmüyordu. Kocasısu beyi değildi. İki günde böyle olur muydu?






" Üstelik diğer aşiretlere karışıyorsun. Ağa bende olsam sıkarlar Yunho. Yongbok'un derdi sana mı düştü? Choi Soobin ile arkadaş olman saçmalığın daniskası. Neden dur durağın yok?"






" Üzgünüm. Haklısın biraz bencilce davrandım. İstersen annenden de özür dilerim." Yunho hayatı boyunca bu kadar büyük bir geri adım atmamıştı. O da Mingi içindi. Kocasısu beyi ondan uzak olsun istemiyordu.






Yunho Mingi'nin elini tutup gözlerine baktı. Gunes gözlüğü yüzünden bir şey gözükmüyordu ki. Yunho sinirle hemen gözlüğü çekip çıkardı. Uzanıp Mingi'nin dolgun dudaklarını öpüp geri çekilince şirince sırıttı. Artık affetmesi gerek yani. Hala daha pas vermiyor ay lanet adam dedi içinden.






" Kızımın tek babası da sensin." He oldu galiba şimdi. Sanki antenli televizyonda bir çekip çekmiyor gibi. Yunho geriye Uzanıp kızını pusetten çıkarınca kucağına aldı. Mingi'ye uzatınca babacım demişti Yoona. Yunho ise köpek dedi içinden.





" Güzelim gel babaya." Mingi'nin Yoona'yı kucağına almasıyla derin bir nefes verdi. Yoona ise Mingi babasına sarılır sarılmaz burnunu ısırıp saçlarını yolmuştu. Oh iyi yaptı dedi içinden Yunho. Hak etti biraz da bunu.







" Affettin mi beni kocamsu bey?" Ona dönen adamın ifadesiz suratı ile yutkundu. Önüne dönünce gözleri dolmuştu. Resmen kendinden büyük bir ödün vermesine rağmen tepki yoktu. Annesinden bile özür dilemeye hazırdı.






" Anamdan özür dile bakarız Yunho."

















♡♡♡♡♡






Mingi birazda haklı sanki ya ama biraz





Rüyalar alemine hoşgeldiniz.



Çilek / YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin