Hongjoong sabah erkenden uyanınca banyoya girip ardından odaya geri dönmüştü. Hwa'yı görmeyince kaşları çatıldı. O sırada yatakta yatan Seojun'un açık üstünü örtüp odadan çıkınca kapıyı kapadı. Ondan önce bu odadan çıkmak neymiş soracaktı hesabını. Yunho ile takıla takıla saçma sapan hareketlere bürünmüştü Hong'a göre.
Merdivenlere geldi ki uçta ki bedenle Gözleri irice açıldı. Hızla yanına koşarken Hwa diye seslendi. Cevap ve hareket yokken bedeni yavaşça kendini çevirdi. Ağzında ki kan ve yüzündeki çiziklerle küfür savururken o intihar ettiğini düşündü.
Dün gece de kavga etmişlerdi ve onun ardından Mingilere bakıcam diye odadan çıkıp bir daha gelmemişti giderken de ağlıyordu. Hongjoong yüreğine oturan şeyle Hwa'yı kolları arasında tutarken konağa yeni giren Mingi ve Yunho da sessiz olmaya özen gösteriyorlardı ki ikiside gördükleri manzara ile kala kalmıştı.
Yunho hızla öne doğru atılıp merdivenlere adımladı ki eliyle ağzını kapadı. Hongjoong'a öyle bir bakışı vardı ki düşmanlar bile böyle bakmamıştır birbirlerine.
" Sen! Sen bunu nasıl yaparsın? İnanmak çok mu zordu! Sevmek çok mu zordu? Seojun'un babası zengin değilsen bile bas bağırana ne olmuş! Senin eşine tecavüz etmeye kalkışan heriflere mi inancın! Ona rağmen tamamen kendini koruyup sana adayan bu adama inanmak çok mu zordu! Seni sevmese bunca saçmalığa neden katlansın! Seni lanet olası ona nasıl kıydın sen!"
Konak Yunho'nun bağırışlarıyla tekrar uyanırken Hongjoong ise duyduğu şeylerle heri Hwa'ya dönüp baktı. Bedeni iyice kucaklayıp onunla birlikte ayağa kalkınca konağın kapısına adımladı. Uyanan ev halkı ise birer taraftan çıkıp gelip avluda gördükleri şeyle kala kalmışlardı. Sonunda yaptı diye düşündüler. Hwa'ya kıydı dediler içlerinden. Masal gibi başlayan şey kabusla bitmişti.
~~~
" Ya işte Yunho nasıl çat çat dedi lafları. Vallahi içimin yağları eridi. Ben San kızar diye ses edemedim pek. San da biraz Hongjoong hyung'a benziyor kızdırmak istemedim."
Seonghwa geçti dercesine omuz silkip gülümsedi. Herkes onu öldü sanırken o sadece yoğun bakımda bir hafta kalıp şükür ki oğlu için yeniden uyanmıştı. O sırada küçük Seojun Hwa'yı görmeyince günlerce ağlamıştı. Kimse onu ne susturabilmiş nede doyurabilmişti. Hongjoong hastane yatan Hwa'yı bırakıp günler sonra eve gelince küçük oğlanın odasına gitmişti.
Çocuklar babalarına hemen sarılırdı değil mi? Ama Seojun bunu yapmamıştı. Korkardı çünkü o Hongjoong'dan. Babasına vuruyordu ya ona da vurursa diye. O yüzden odaya giren bedeni izlemişti ilk ardından ağlayan babasına daha çok bağırıp vurduğunu hatırladı bu yüzden hıçkırmamaya özen gösterdi.
" Babanı merak ediyorsun değil mi?" Seojun başını aşağı yukarı salladı. Yatağa doğru gelen bedenle komidin ve yatağın arasında ki küçük beden daha da ufaldı. Hongjoong ise Yatağa oturup gözlerinde ki korkuyu gördü küçüğün.
" Babamı yine acıttın için mi gelmiyor? Ben onun yaralarını öpüp iyileştiririm. Beni yanına götürür müsün baba?"
Hongjoong duyduğu kelimelerle mıhlandı sanki Yatağa. Küçücük bedenden çocuk aklından çıkan laflar bunlar mı olmalıydı? Kaç kere kavgalarına şahit olmuştu? Kaç tane yaraları minik kalbiyle sarmıştı? Gözünden akan yaşı silerken çocuğa elini uzattı ki kollarını yüzüne siper eden çocukla artık aralarında büyük bir uçurum olduğunu anladı.
Bu an Seojun ve Hongjoong arasında ki köprü de olan az anılarından biriydi. Hwa ise oğlunun çok üzüldüğüne emindi. Şimdi ise kolları arasında uyuyordu. Yanında ise eltileri vardı.
" Ben Gunwoo'yu uyutup geleyim." Wooyoung'un odadan çıkmasıyla Yunho ve Seonghwa baş başa kalmışlardı.
" Wooyoung'un özrünü gerçekten kabul ettin mi hyung?"" Onunda elinden bir şey gelmezdi. San da aynı Hongjoong çünkü. Wooyoung şuan iyi ve mutlu ise gerçekten aşkları kuvvetli ve sadece kendi duvarları içinde yaşadıkları için. O yüzden ona kızmıyorum kırılmıyorumda. Çok destek oldu hem. O da gizlice yemekler verirdi hep. Seojun'un ilaç masraflarını da karşılardı. Mingi de sağolsun onu dışarı götürüp gezdirirdi. Yani ona manevi babalığı Woo ve Mingi yaptı. İkisine de minnettarım."
Yunho düşününce mantıklı buldu. Birde onların mutlulukları bozulmasın zaten. Kardeşinde de bu aralar bir şey vardı ve onunla pek fazla iletişim kuramıyordu. Bu yüzden onu da köşeye sıkıştıracaktı bir ara. Yeosang'ın da bir şeylerden memnun olmadığı belliydi.
" Anladım hyung. Hem Seojun'un manevi teyzesi de benim o zaman." Yaptığı espriye göz deviren Seonghwa ile kahkah atarken odanın kapısı bir anda açılmıştı. İçeri giren Hongjoong'u görünce tiksinircesine baktı Yunho. Hwa'yı tek bırakmak istemiyordu Hongjoong ile. Bu yüzden kollarını göğsünde birleştirdi ki Hwa'nın sesini duyunca ona döndü.
" Bana sıcak çorba yaparsın Yunho~ya. Bol karabiberli olsun." Yani odadan kovuyordu. Yunho tamam diyip yataktan kalkınca Hongjoong'dan gözlerini gram ayırmadan odadan çıkınca kapının kulpunu tutup Hongjoong'a son bakışını atarken konuştu.
" Hayvan herif. Ellerin kırılır umarım götelek." Yunho kapıyı kapatınca kendine göz devirdi. Götelek neydi orospu çocuğu demek varken. Hızla merdivenleri inip mutfağa girince hemen knorr hazır çorbalık çıkardı. Bu da çorba sonuçta ne olucak canım.
Seonghwa Yunho'nun dediği şeye gülmemek için savaş verdi. Zaten yanına doğru gelen Hongjoong ile gerçekliğe daha çabuk döndü. Yatağın kenarına oturan adamla derin bir nefes nefes alıp verdi. Eli havaya kalkınca irkildi. Bu yüzden kucağında ki minik oğluna biraz daha sarıldı.
" Dna testini yaptırdım." Hongjoong'un dediği şeyle oğluna biraz daha sarıldı. Havada ki el oğlunun saçlarını bulunca bir oğluna bir Hong'a baktı.
" Onunla benim aramda uçurumdan bile büyük bir mesafe var Seonghwa. Bana ne dedi biliyor musun? Babamı yine acıttın dedi. O yüzden gelmiyor gelsin ben onun yaralarını öperek iyileştiririm dedi."
Seonghwa duyduğu şeyle gözlerinden yaşlar akmasına mani olamadı. Onun minik kahramanı. O olmasa bu hayatı asla kaldıramazdı zaten. İyi ki oğluydu böyle şeyleri görüp bilmesini istemezdi ama hayatında olduğu için mutluydu.
" Neden intihar ettin Hwa?"
" Ben intihar etmedim Hongjoong. Oğlumu o yılan annenin eline bırakmazdım. Bana anan vurdu da öyle düştüm ben merdivenlerden. Ardından ise başımdan usulca çekip gitti. Ama sen şimdi bana kızarsın demi? Hatta annene iftira atıyorum diye vurursun. Öyleyse git sor annene. Yüreğinde kuş kadar cesareti varsa desin. Yok diyemez ama dimi çünkü Seonghwa orospu ve hak ediyor. Yanılıyorsunuz bu sefer susmicam. Bu sefer korkup sinmicem bir köşeye. Bana yapılan bütün kötülüklerin hesabını illa bir gün hepiniz vereceksiniz."
Sessizlik kapladı odayı. Hwa gözlerine bakamayan Hongjoong ile sadece gördün mü dediğime geldin bakışı eşliğinde başını salladı. Ya Hongjoong efendi ya.
" Benim oğlumla günahım neydi Hongjoong. Neydi de bana bunları reva gördün sen?"
♡♡♡♡♡
Cevap ver lan it
Rüyalar alemine hoşgeldiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek / Yungi
Fanfiction" Benim Yunho'm." " Yo ben kızımın Yunho'suyum." Aşiret ficidir! Tamamen hayal ürünüdür! Gerçekle ilgisi yoktur! Yan karakterler ve shipler; jongsang seongjoong woosan