7

148 25 41
                                    



















Yunho rahatsızca uzandığı yatakta ete beri dönerken kızının sesini duyunca gözlerini açıp uykulu gözlerini ovaladı. Hala daha kızının sesini duyunca gerçekte olduğunu anladı. Yatağın yanına dönünce ağlayan kızıyla kaşları çatıldı. Hafifçe sarstı ki gözleri kapalıydı. Ardından elini alnına bastırdı. Ateşler içinde olduğunu görünce küçük kızını hemen kucağına aldı.




" Mingi mingi uyan!" Koltukta yatan Mingi'ye seslendi. Ağamız ise duyduğu sesle gözlerini açıp doğrulurken yatağa bakmak için başını sağa çevirdi. Fakat küçük kızını kucağında tutan telaşlı ve korkmuş Yunho ile hemen doğrulup ikiliye adımladı.




" Yavrum ne oldu?" Yunho titreyen dudakları eşliğinde Yoona'yı işaret edince Mingi şaşırdı. Küçük yatarken kıkır kıkır gülüp oynuyordu.
" Hadi hastaneye gidelim hemen."




Mingi başını sallayıp arabanın anahtarını almak için makyaj masasına ilerledi ki. Aklimq gelen şeyle küfür savurdu. Aracı yıkamaya vermişti lanet gün bugündü ve kızı şuan hastalanmıştı. Bu yüzden kendine kızdı Mingi.




Ardından hemen odadan çıkıp ardında şaşkın bir Yunho bıraktı. İlk gelen ilk San'dı. Bu yüzden onların odasının önüne gelince hemen kapıyı tıklattı. Bir kaç kez bunu yapınca kapıyı açan Woo ile yutkundu uzun olan.




" San'ı uyandırı ver bir zahmet Woo kardeşim. Arabasını hazırlasın Yoona ateşler içinde yanıyor hastaneye gitmem-"




Yunho'nun çığlığı ile Mingi kala kalırken. Wooyoung ise tamamen uykusundan uyanmıştı. Mingi koşar adım odasına ilerlerken Wooyoung ise hemen San'ı uyandırmaya gitmişti.
O sırada konak ahalisi de uyanmıştı seslerden.





Yunho kucağında hareketsiz kalan kızıyla bağırmıştı. Ne olmuştu bir anda ona bir şey olursa ne yapardı. Ne kadar soğukkanlı olmak istese de kucağında ki kızıydı. Canı kanıydı ve şuan ölüden farksızdı.






" Damat!" Boğuk kulaklarına kayınvalidesinin sesi yayıldı. Ardından kucağında ki kızı ellerinden alındı. Ne olduğunu anlamadı boşluktaydı sanki. Kaynanası hızla banyoya kızıyla birlikte girerken omuzlarında el hissetti. Başını çevirince Mingi'yi gördü.






" Annen neden aldı kızımı doktora gitmeliyiz nerde bu araba! Hani zengindiniz dünyanın parası vardı bu evde bir araba mı yok!"





" Sakin yavrum. Gidecez hem anam bilir korkma San da arabayla götürecek bizi."
Yunho belli belirsiz başını sallarken o sırada banyodan çıkan kadınla kucağına geri bırakılan kızının ağladığını duydu. Uyanmıştı yaşıyordu teni de mosmor değildi çok şükür dedi içinden.





" Hastaneye götüren hemen." Mingi annesini onaylarken ikili küçük kızlarıyla birlikte odadan çıkmışlardı. Yaşlı kadın ise bir koltukta ki yastık yorgana birde yataktakine baktı. Homurdanırken odadan çıkıp o sırada Hwa'yı gördü.






" Ben merak ettim ana da ama gittiler zaten. Hayırlı geceler."





" Senin hayır dilediğin gece böyle olur işte. Uğursuz orospu lanet piçin de sende uğursuzunuz."






Seonghwa duyduğu laflarla yutkunup yaşlı kadından gözlerini çekti. Adım sesleri duydu başını kaldırdı ki sinirle Kaynanasının üstüne doğru geldiğini gördü. Yanağına yediği tokatla herşey bir anda olmuştu. Seonghwa Merdivenlerden yuvarlanırken bulmuştu kendini. Kaç basamak sonra durdu bilmiyordu. Ama hiçbir şey olmamış gibi yanından geçen kadını gördü.






Gözünden yaşlar düşerken ağzında ki kanı tükürmek için hafifçe doğruldu ki başının döndüğünü hissetti. Gözleri kararırken konakta sessize bürünmüştü.











~~~









Yunho sedyede yatan minik kızının elini tutup öptü. Havale geçirmiş meğerse ve bu yaş aralıklarında çok gözükürmüş. Doktor dikkatli olmalarını söyleyip ateş düşürücü verip gitmişti. Şimdi ise minik kızı serum ve hava yiyordu. Minicikten kolları nasıl iğneye dayandı. Gözleri yine dolarken saçına konulan öpücükle geriye çevirdi başını.





" Kurban olduğum ağlama Yunho'm. Kızımız iyi şükür."





" Mingi Seni hak edecek ne yaptım." Yunho dudakları titrerken konuşmuş ve hemen Mingi'ye sarılmıştı. Anında sırtına dolanan kollarla gülümserken biraz daha iyi hissediyordu artık.






" Çilek sattın." Mingi'nin dediği şeyi anlamazken geriye çekilip oturduğu için yukarıdaki adama başını kaldırıp baktı.
" Zaten Çilek satıp kafe işletiyordum Mingi."





" Yavrum Hwa'nın yengemin Çilek aldığını hatırlamıyorsun sen? O gün arabanın içinde ben vardım. Gördüm seni o zaman ilk kez. Kader nasıldır ki kardeşin kardeşimi kaçırınca berdeli kabul ettim."






Yunho duyduğu şeyle dona kalırken dudakları istemsizce aralanmıştı. Mingi ise bunu fırsat bilirken hemen yavrusunun dudaklarına uzanıp öpücük kondurdu. Yunho öpücük sayesinde kendine gelirken Mingi'nin koluna yapıştırdı bir tane.





" Ulu orta öpme. Ayrıca berdel gibi saçma bir şeyi neden bekledin? Ya başkası hayatıma girseydi?"





" Benden başka hiçbir hayatın olamaz yavrum. Ayrıca kızını görünce evli sandım. Bizde evliye bakmak olmaz. O gün Jongho'nun evi diye girdiğim yerde çok şaşırdım seni görünce normal de ama gözlük olduğu için belli olmadı. Berdel şart olduğu için yavrumu kimse kapmadan kapayım dedim."





" Neyim ben Mingi midye tava mı havada kapasın amına koyim." Yunho ettiği küfürle eşine bakarken şirince sırıttı. Bu adamın ona çok önceden aşık olduğunu bilmek güzel hissetirmişti.
" Bana beya önceden yanıksın yani kocamsu bey?"






" He vallahi yavrum. Ne yanma ama kızarmış tavuk oldum."






Yunho sırıtırken kollarını Mingi'nin beline sarınca kafasını karnına koydu. O sırada saçlarına konan öpücükle gülümsemesi daha da genişledi. Espri anlayışları uyuşmasada içinde Mingi'ye doğru son sürat koşan bir şey vardı ve o buna engel olamıyordu.
















♡♡♡♡♡






Devamı diğer bölümde hemen şimdi attım uçun





Rüyalar alemine hoşgeldiniz.


Çilek / YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin