Velayet Mahkemesi
Final
Yunho ilerleyen arabadan aşağı atlamayı o kadar çok istiyordu ki. Kızını belki de saatler sonda ondan alacaklardı. Hemde doğum gününe Üç gün kala. Miniği onsuz uyuyamazdı bile. Minicikten kalbi bilmeden nelere şahit oluyordu. Gözlerinden akan yaşı silerken başını omzunun üstünden geriye çevirip pusette uyuklayan bebeğine baktı.
" Balım, bebeğim herşeyim." Elini tutan elle başını eşine çevirdi. Elinin üstüne öpücük konduran Mingi ile tebessüm etti. Onun da desteği olmasa ne yapardım dedi içinden. Mingi o kadar çok uğraşmıştı iyiliği için şahitler için. Konağa gelen çocuk esirgeme kurumundakiler bile şaşırıp kalmışlardı çünkü Mingi'yi ilk babası sandılar öyle yani.
" Ağlama kızımızı ona bırakmayız yavrum. Biraz daha ağlarsan gece için gözyaşın kalmaz."
Yunho sonda duyduğu şeyle sırıttı. Aah bu adam olmasa bir çok şeyin üstesinden gelemezdim dedi. Uzanıp dudaklarını öpüp geri çekilince otuz iki diş sırıtan kocasısu beyin ağır şive ile ' ha şöyle ' demesiyle gülerek önüne döndü.
Araç caddenin üzerinde ışıklardan sağa dönünce adliye gözler önüne serilmişti. Araçtan inince arka kapıyı açıp kızını pusetten çıkarıp kucağına aldı. Geri çıkıp kapıyı kapatınca peş peşe yanlarına dizilen araçları izledi. Çok kalabalık gelmeyin demişti.
Yaklaşık abartısız yüze! yakın araç park halini alınca Yunho içinden tek tek çıkan kişilerle şaşırdıkça şaşırdı. Bu kadar kalabalık ve diğer aşiretleri hiç beklemiyordu. Yanında hareketlilik hissedince sağa döndü ki eşinin alnını öpmesiyle gözleri dolmuştu bile.
" Herkes burda kocamsu bey."
" Anladım ki benim bizim saçmalık, yersiz ve fazla diye düşündüğümüz davranışların bir çok kişiye yardım oldu. Huzur oldu iyilik oldu yavrum. Bende inadımı kırıp her birini toplayıp konuştum. Onlarda Yunho için can kurban diyip geldiler."
Yunho şuan ağlayabilirdi. O kadar çok hoşuna gitmişti ki şuan hüngür hüngür duygu seline kapılabilirdi. Mingi'den ayrılınca küçük kızını babasının kucağına verip ona bakan eltilerine ve arkadaşlarına koşarak ilerledi. Hepsi kocaman bir sevgi yumağı olunca bunu Wooyoung ' yeter he ' diyip bozmuştu.
" Çok teşekkür ederim her birinize gerçekten."
" Ne teşekkürü eltim. Aşk olsun asıl biz Jongho ve Yeosang'a teşekkür edelim kaçıp gittilerde seni biz aldık diye."
" Wooyoung onca konuştun ama tek doğru laf yok. Ne demek hem eltim sen bize zor zamanlarda yardım ettin. Ana oldun, baba oldun, kardeş oldun, dost oldun. Bizde zor zamanında yanında olalım dedik."
Yunho Hwa'nın dediği şeyle dudak büzdü. Konağa ilk geldiği zamanı hatırlıyordu herşey siyah beyaz renksiz gibiydi. Şimdi bir bakınca cıvıl cıvıldı. E eli değmişti o kadar tabi olacak neyse.
" Hadi girelim içeri. Oyalanmamak gerektir." Yongbok'un dediğini başıyla onayladı. Gidip kızını o piçin soyadından alacaktı. Şimdi Song'du soy adı ama baba adı farklı olunca o soyad fazla güzel gelmiyordu yüzüne.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek / Yungi
Fanfiction" Benim Yunho'm." " Yo ben kızımın Yunho'suyum." Aşiret ficidir! Tamamen hayal ürünüdür! Gerçekle ilgisi yoktur! Yan karakterler ve shipler; jongsang seongjoong woosan