5

178 26 74
                                    




















" Yoona bebeğim." Yunho kızını arıyordu çünkü akrabalar ve misafirler gelecekmiş. Ne için yani? Bakın biz evlendik yarrağı da yedik haberiniz olsun demek için falan mı yani?




Yunho odadan çıkıp etrafa baktı ama yoktu. Merdivenleri inerken avluda Mingi ile oyun oynadığını görünce gülümsedi. Yanlarına iner inmez minik kızını kucağına aldı ki beklemediği bir şey oldu.




Mingi'nin eli beline dolanmış dudakları ise yanağını bulmuştu. Utandığı için gülümserken kızının kafasını diğer tarafa yaslayıp başını Mingi'ye çevirdi. Uzanıp dudaklarını öpmesiyle irice açtığı gözleriyle yutkundu.




Bu da iyice alışmıştı. Öp elle falan. Düğünde de sormadan öpmüştü. Şimdi de sormadan öpmüştü. Neden bu kadar heyecan yapıyorum öptüğü için gidip kafasına vurmak varken neden ergenler gibi dudağıma dokunuyorum dedi içinden.




" Ar edep kalmadı anam sizde. Damat al kızını çık giyin öpüşüp koklamayı odaya saklayın."




" Eşimi istediğim her yerde öperim ana. Sen git de yemeğin altına bak. Hoş yemekleri yapan Seonghwa ama neden sofra kurulunca sen yapmış oluyorsun."




Yunho duyduğu laflarla saçını savurup kaynanasına göz kırptı. Kocasısu beyin ardından Merdivenleri çıkınca odaya girince ilk lavaboya adımladı. Miniğinin elini yüzünü yıkayıp kuruladı. Geri odaya dönünce yatakta ki kıyafetleri giydirmeye başladı.




Mingi Hwa için dediği şeyle de gurur duymuştu. Doğruyu söylemişti çünkü. Şirret kadın iy sevmiyordu gerçekten. Hwa ile terasta ki konuşmalarının üstünden beş gün geçmişti. Hwa'ya daha çok destek olup akıl veriyordu. Hong'un yaptığı şeyi de Mingi'ye söylemişti zaten.




" Uykum var." Kızının söylediği şeyle gülümsedi. Bugün erkenden kalkıp ete beri çok koşturmuştu tabi. Hem öğle uykusu saati de gelmişti. O yüzden başını sallayıp kızını yatağa yatırıp üstüne bebek battaniyesini örttü. Uyuyana kadar kızının karnını okşayıp minik minik ninni söyledi.




Uyuyan kızıyla yavaşça yataktan kalkınca koltukta oturmuş kravatı bağlamaya çalışan Mingi'nin yanına geçip oturdu. Kravatın ucunu tutup kendine çekince sırıtan adamla kravatı güzelce bağlayıp gömleğin yakasını düzeltince Mingi'nin gözlerine baktı.




" Çok yakışıklı olmuşsun."




" Aynam sen olduğun içindir gülüm."
Ne? Yunho yine utanmıştı. Gülüm lafına bile takılmamıştı. Yavaşça yüzüne uzanan adamla bekledi. İyice yüzüne yaklaşan adamla o da bedenini öne doğru itti. Dudaklarına değen dudaklarla ensesine dolanan elle, onunda elleri Mingi'nin göğsünü buldu.




Kalın dudakların bu kadar tatlı olması. Bilseydi daha önce öpüşürdü. Geri çekilen bedenle kala kalırken sırıtan adamla hemen ayağa kalktı. Daha bir haftalık tanıdığı bir adamı öpmüştü. Eşiydi ama olmaz bir haftalık sonuçta.




" Sen etkileniyon benden yavrum." Yunho duyduğu şeyle gözlerini duvardan çekip koltukta oturan Mingi'ye kaydırdı.




" Hee öptüğümden etkilenseydim cicim. Bir değil on çocuğum vardı."




Dur bir dakika bir çok insanla öpüştüm demiş olmuştu. Aman zaten çocuğu vardı. Öpen öpmüştü yani dimi. Yunho şirince sırıtıp ayağa kalkan Mingi'ye baktı. Ayıp mı ettim acep diye düşünürken ceketini giyip hiçbir demeden odadan çıkan adamla ofladı.




Çilek / YungiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin