" Sizi edepsizler başınız ana baba er yokken elin aşiretinin evinde ne işiniz vardı he?" Yunho sinirden bacağının titremesine engel olamıyordu. Onlar Lee konağından çıkınca karşılarına San da çıkmıştı. Lan maşallah dediği üç gün yaşamıyordu. Wooyoung'u yaka paça araca atmıştı resmen Yunho ise durdurmaya çalışsa da gözden kaybolan araçla kendi arabasına geçip konağa sürmüştü.
Şimdi ise ev halkının önünde kocası bile yanında iken kaynanası ağzına geleni diyordu. O sırada Jongho içeri girdi abisinin halini kayınvalidesinin üstünlük kurma laflarıyla boğazını temizledi.
" Abime boşa bir ise kalkışmaz. Sizin oğlunuz benden izin almıyor bir yere giderken. Veya oğlunuzun peşine adam takmıyorsunuz bana haber hiç vermiyorsunuz. Ne bu saçmalık?"
Yeosang eşine kızmıyordu ne demek istediğini anlıyordu çünkü. Cahil bir ailesi olduğu için gerçekten genellikle çok utanıyordu.
" Damat sen karışma! Abin ilk Seonghwa'yu baştan çıkardı şimdi de Wooyoung'u." Yunho kayınpederinin dediği lafla derin bir nefes alıp verdi. Son kez Mingi'ye baktı eğer konuşursa ekstra cevap vermeyecekti fakat konuşmamıştı. Kırılsa da sinri ön planda olduğu için hiçbir şeyi belli etmedi.
" Ben sadece size karşı sessiz kalan kişilerin gözlerini açıyorum. Seonghwa'yu ezen sizdiniz. Wooyoung'a da. Size kalsa herkes orospu bayan Song. Ama kendi eteğinize baktığınız yok. Bize orospuluğu öğretende sizsiniz o zaman."
Yunho yüzüne inen tokatla yana düşen başıyla Woo ile göz göze geldi. Yunho başını önünde ki kadına çevirince tek kaşını havaya kaldırdı. Şuan öldürse yeriydi. Şuan bu kadını aşağı atsa yeriydi. Şuan bu kadını lime lime doğrasa yeriydi.
" Abime hangi hakla tokat atarsınız!" Jongho abisinin yanında yerini alırken Wooyoung da eltisinin yanında yerini alıp Seonghwa da diğer tarafına geçmişti.
" Bu tokatın hesabını vereceksiniz Bayan Song. Bana babam bile vurmamışken siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz! Bu gece kendinizi koruyun geçen ki dediğim lafı yapmayan da Yunho değil!" Kaynanasının dilini kesinlikle kesecekti. Ama ilk önce elini kesecekti.
~~~
Yunho kızının odasında küçük pufta oturmuş iki büklüm ağlarken sesini kızına duyurmamaya çalışıyordu. Resmen Mingi Onu ne savunmuş nede korumuştu. Tokat yemesine rağmen gıkını çıkarmamıştı. Zaten yediği tokata değil Mingi'nin tavrına ağlıyordu. Bu sabah öperek gülerek işe yolladığı adama ne olmuştu?
Yunho kollarını göğsünde birleştirince kızına baktı. Uyuyordu mışıl mışıl miniği. Şimdi ise gidip dediğini yapacaktı kaynanasının dilini kesecekti. Yada elini yeterince sabretti zaten. Puftan kalkıp elinin tersiyle gözlerini silip odadan çıktı. Kapıyı kapatınca merdivenlere ilerledi. O sırada merdivenin başına Mingi'yi görünce kaşlarını çattı.
Hiçbir şey demeden yanından geçecekti ki kolundan tutan adamla sinirle nefes verdi. Onu peşinden sürükleyen Mingi'nin neresine gelirse gelsin yumruk atarken odaya sokulunca sinirden delirmek üzereydi. Bu neydi şimdi neyin showu bu?
" Siktir git önümden Mingi. Anana dokunucam diye mi korktun? Merak etme en fazla ömrü boyunca konuşamayacak! Şimdi çekil önümden."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çilek / Yungi
Fanfiction" Benim Yunho'm." " Yo ben kızımın Yunho'suyum." Aşiret ficidir! Tamamen hayal ürünüdür! Gerçekle ilgisi yoktur! Yan karakterler ve shipler; jongsang seongjoong woosan